Ege'yle evlerine doğru yürürken gergin olduğunu buradan anlamak mümkündü. Şu an sadece eşini kaybetmiş babasının yanına değil birkaç ay önce beraber güldüğü,yemekler yediği annesinin olduğu eve onsuz girecekti.
Evin önüne geldiğimizde kapıya uzun uzun baktı. Bir daha bakamayacak,baksa da göremeyecek gibi. O içeri girerken kapının önünde beklemeye karar verdim. İkisi de çok önemli bir kadını kaybetmişti acılarını beraber paylaşmaları en doğrusuydu.
Ege eve girdiğinde babasını yemek masasında yalnız otururken görüp yutkundu. Sandığından daha zor oluyordu. Hergün bu masadan yükselen gülme sesleri yankılandı kulağında. Annesinin yaptığı tuhaf yemek tarifleri babasıyla birlikte söylenmeleri annesinin onlara attığı bakışlar aklına geldi. Kızaran gözünü ovuşturarak babasının yanına oturdu. Adamın bakışları ona döndüğünde ne yapacağını bilemez haldeydi. Karşılıklı biraz sustuktan sonra boğazını temizledi. "İyi olmalısın evlat!"
Ege eve tekrar göz atıp verdiği kararı babasına iletti. "İstanbul'a geri dönüyorum." şaşkınca oğluna bakarken verdiği karara karşı çıkmak için hazırlandı. "Okulun, arkadaşların, sevdiğin kız ve işin orada. Burada ne işin var?"
"Babam. Babam var!" gözleri dolan adam bunu saklamak için çok çabaladı. Oğlunun düzenini bozmak istemese de ona ihtiyacı vardı. "Bunu senden kim istedi? Mersin'de kal Ege."
"Geleceğim. Haberin olsun sadece."
"Taşınmak istersen bu evden yani..." Duyduğu en saçma şeymiş gibi babasına baktı. Annesinden kaçmayacaktı."Hayır bu evde annemle yaşayacağız." daha fazla konuşmadan evden çıktı. Hemen Mersin'de ki işleri halledip buraya dönmek istiyordu. Kapıda onu bekleyen sevgilisine bencillik edip etmediğini düşündü önce. Yine bırakıyordu onu ama bu sefer her şey farklıydı.Kızarık gözleriyle ona yaklaşırken kendi gözlerinin yansımasını gördü. Dolunay'da onun kadar ağlamıştı. Beraber sessizce yürürken ilk onun bilmesi gerektiğini düşündü. "Ben İstanbul'a taşınıyorum Dolunay."
"Tamam taşınırız." hiç tereddüt etmeden verdiği cevaba şaşkınlıkla baktı Ege. "Taşınıyorum. Ben." Dolunay ifadesini bozmadan yürümeye devam etti. "Tamam taşınırız. Birlikte." derin bir nefes alıp ne yapması gerektiğini düşündü. Onun bir düzeni vardı ve bunun bozulmasını istemiyordu.
"Senden bunu istemiyorum."
"Benden bunu istediğini söylemedim." hiç duraksamıyor sesindeki ciddiyet bir an olsun azalmıyordu. Kendinden bu kadar emin olması Ege'yi deli ederken kolundan tutup durdurdu. "Senin bir hayatın var.""Evet karşımda duruyor." ne diyeceğini bilemeden ona bakarken kafası karışıktı. Dolunay'ı vazgeçirmek mümkün gibi değildi ama bunu istemiyordu. Kendi için fedakarlık yapılmasını istemiyordu. Dolunay onu duymuş gibi gülümsedi. "Bunu senin için yapmıyorum. Orada nefes alabilirim mi sanıyorsun? Sen burada yalnızken. Ben de geliyorum ve bu senin kararın değil."
Başını sallayıp daha fazla ısrar etmeyecekken arkadan gelen sesle duraksadı. "Biz de geliyoruz!" arkadaşları ona bakarken Dolunay gülümsedi. Bu kararı beraber almamışlardı. Kimse kimseye bunu teklif etmemişti. Ortak olan tek bir şey vardı. O da sevgiydi. Ege ne yapacağını şaşırmış haldeyken Dolunay koluna girdi. İlk öne çıkan Çağan olmuştu. "Biliyorum ciddiyetsiz herifin tekiyim. Çok da sıkıntı çıkarıyorum sana ama sensiz dar gelir oralar be! Sıkılırım oğlum ben sensiz." Konuşurken burnunu çekiyor kızarık gözlerini durmadan kırpıştırıyordu.
Ege dostlarına bakarken gözünden akan yaşlara engel olamadı olmak da istemedi. Ece tüm pozitif enerjisiyle çıkarken içinde saklamaya çalıştığı bir acı vardı. "Biliyorum çok olmuyor tanışalı ama senin acın,bizim acımız kardeşim!" Ege öne adımlayıp kollarını ona sararken herkes etraflarına sarıldı bir kişi hariç. Dolunay durmuş bu dostluğu izliyordu.
***
Mersin'e gelip evlere dağılınca Anıl hariç hepimiz toparlanmaya başladık. O da bizden biraz sonra gelecekti. Eşyaları toplarken odama giren Ece'ye yorgun bakışlarımla baktım. Elimdeki eşyayı kenara koyup oturduğu yatağa beni de çekti. "En azından ev arkadaşı muhabbetinden kurtulduk."
Aynı anda güldüğümüzde ikimiz de tam anlamıyla mutlu değildik. Derya teyze ikimize de değmiş bir kadındı. Eşyaları toplayıp bir hafta içinde tüm işleri hallederken kampüsüme son gez baktım. Özleyecektim. Burayı,Mersin'i her yeri her karışını özleyecektim. Ama sevdiğim insanı yalnız bırakmam söz konusu değildi.
Hepimiz havaalanına geldiğimizde birbirimize sarıldık. "Her şey çok güzel olacak."
"O zaman en baştan başlamaya." Ege derin bir nefes alıp kolunu belime sardı. ''En baştan başlamaya."
***
Şimdilik herkes kendi ailesiyle kaldığı eve giderken bizimkilerle koltukta oturuyorduk. Ege'nim sevgilim olduğunu bende duymayı bekliyorlardı. Birkaç kez öksürüp ağzımı açtım ama hemen sonra tekrar kapattım. Annem bıkkınlıkla bana bakarken babam ters ters bakıyordu. "İstanbul ne güzel değil mi ya?" annem bir anda ayağa kalkıp ofladı."Ne uzattın be!" gıcık bakışlarımı ona atarken babam da bir hadi işareti yaptı.''Anlamışsınızdır." annem başını kaşıyıp bana döndü. Ben anlamadım." babama döndüğünde ifadesiz durmaya çalışıyordu. "Sen anladın mı?" babam da kafasını hayır anlamında salladığında oflayarak bir anda söyledim. "Ege benim erkek arkadaşım!" tek gözümü kapatmış gelecek tepkiyi beklerken yanımda bir hareketlilik hissettim. "Yanında ol onun. Kolay değil." babam odadan çıkarken balık gibi arkasından bakıyordum. Annem kalktığı yere oturup bir yastığı üzerine fırlattı.
"Ne bekliyordun çocuğun derdi başından aşkın ama ben kız babasıyım olay çıkaracağım ayrıl demesini mi?"
"Pek sayılmaz." annem de kalkıp odadan çıkarken saçlarımın üzerine bir öpücük bıraktı. Derin bir nefes vererek camın yanındaki koltuğa uzandım. Zor zamanlar geçiriyorduk. Hep beraber ama her şeyi yine hep beraber atlatacaktık.
***
Evden çıkmış fırından poğaça alırken Ege'lere doğru gitmeye başladım. Kapılarına bakarken ne yapacağımı şaşırmış gibiydim. Bu eve eskisi kadar rahat giremeyeceğim kesindi. Kapı açıldığında irkilerek açana döndüm. Babası Cengiz amca gülümseyerek yanıma geldi. "Hoş geldin kızım girsene içeriye." ben de gülümseyip içeri girecekken onun çıktığını fark edip yerimde durdum. "Siz kahvaltı yaptınız mı?" başını hayır anlamında salladığında sitemle ona baktım.
"Kahvaltı yapmadan gitmeniz doğru değil. Gelin ben hemen hazırlarım." Tereddütle bana bakarken yanına gittim. "Lütfen. Gerçekten kahvaltısız ise gidemezsiniz." İçeri girdiğimizde hızlı hızlı hazırlamaya başladığımızda mutfak masasında oturmuş bekliyordu.
"Derya bu yüzden seni çok seviyor demek ki." Derya teyzeden bahsederken geçmiş zaman eki kullanmasına gülümsedim. "Neden?"
"O da senin gibi. Kararlı, inatçı ve anaç. Senin her zaman onun gibi olduğunu ve onun yerini dolduracağını söylerdi." tebessüm edip son tabağı da masaya koydum. Ben "Ege'yi uyandırayım."
"Kalktım." uykulu gözlerle masaya oturacakken kolundan tuttum. "Yüzünü yıkadın mı?" çok normal bir şekilde hayır anlamında kafasını salladığında vücudunu banyoya doğru yönlendirdim. "Yıka öyle gel." çocuk gibi dudak büzdüğünde kolundan tutup çekiştirdim. "Gel koca bebek."
Yüzünü yıkayana kadar yanında beklemiş havluyu ona uzatıyordum. Gülüp hızlıca yanağımı öptüğünde ben de gülüp banyodan çıktım.
Cengiz amca masaya boş bakışlar atarken sesli bir şekilde güldüm. "Yemelisin Cengiz amca."
''Hiç istemiyorum." Ege bana gördün mü bakışları atarken gözümü devirip masaya oturdum. İkisine de tabak yaparken gururla gülümsedim. "Bitirmenizi rica ediyorum." rica kısmı bastırarak söylediğimde ikisi mesajı almıştı.
Cengiz amca tabağının sonuna doğru gülüp arkasına yaşlandı. "İyi kız buldun Ege. Sırtımız yere gelmez vallahi!" Ege kahkaha atarken ben hafif bir tebessüm ettim. Sanırım hepimiz bir yerden tutacaktık birbirimizi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dinle Beni Bi'
ChickLitTut elimi buradan gidelim olmaz demeden dinle beni bi' sırasının üzerine koyduğum kağıda tebessümle baktım. Resmen en güzel şekilde ifade ediyorduk kendimizi, şarkılarla.