Sabahın ilk ışıklarıyla gözlerimi hafifçe araladım. Saate baktığımda dokuz olduğunu görüp irkildim.
Okula geç kalmıştım ve annem hala başıma gelmemişti. Ayaklarımı sarkıtarak yatağımdan kalkıp odadan çıktım.
"Okullar tatil." anneme boş boş bakıp uykulu gözlerimi ovuşturdum. Durduk yere nesne tatildi ki?
"Kar tatili." gözlerimi büyüterek cama koştum. Haberler gece yağacağını söylemişti ama hayal kırıklığına uğramamak için inanmamıştım.
Tüm masumiyeti ile etrafı kaplayan beyaz örtüye hafif bir gülümsemeyle baktım. Kaç yıl olmuştu sahiden? 2-3?
Tekrar odama girerken dün Ege ile yaptığımı konuşma aklıma gelmişti.
Anıl'ı sevip sevmediğimi sorduğunda ki şaşkınlığımı hatırladıkça hala gülüyordum. Gözlerim açılmış dudaklarım gözlerimle yarış edercesine aralanmıştı.
Ege ile beni en çok shipleyen kişilerden birinin de Anıl olduğunu düşününce gülmeden edememiştim. Ege bu gülmemi olumlu cevaba yorarken bakışları yere düşmüştü.
Sevmediğimi öğrendiğinde ise bakışlarını hızlıca yerden kaldırıp bana bakmıştı. Onun bu sevimli haline bakıp gülümsedikten sonra ise eve girmiştim.
Telefonumdan yükselen seslerle babam kapımın arkasından sesini duyurmak için bağırdı.
"Bir işi olan benim ama senin telefonun benimkinden daha yoğun!"
Dudaklarımı dişlerimin arasına alarak telefonuma uzandım. Bizimkilerin grupta konuştuğunu görüp telefonu titreşime aldım.
Öğleden sonra birimizin evinde buluşalım diyorlardı. Evden çıkmaya üşendiğim için kendi evimde olmasını istemiş ve onay beklemeden çıkmıştım.
Saat on ikiye gelirken çalınan kapıya ilerledim. Tüm grup gülümseyerek bana bakarken ben de gülümsedim.
"Dışarı gel." başımla onaylayıp montumu üzerime geçirdim. Çağan kenarda buz yerken ona onaylamazca bakıp elindeki buzu aldım.
En sevdiği oyuncağıyla ayrılmış çocuklar gibi bana bakarken kızgın tutmaya çalıştığım bakışlarımı ona yönelttim.
"Hasta olacaksın." gülüp elimdeki buzu aldı. "Anaç tavırlarını sevsem de buzumu veremem Dolunay."
Sinirle peşinden gidip elindeki buzu ileride doğru fırlattım. Yere atsam hiç sorun etmeden alıp yemeye devam ederdi çünkü.
Mutsuzca buzun arkasından bakarken kafama yediğim kar topuyla yavaşça arkama döndüm.
"Niye testere çekiyormuşuz gibi dönüyorsun?"sinirli bakışlarımı Ege'ye çevirip sadistçe sırıttım.
"Biraz sonra testere çekeceğiz çünkü. Kimin kurban olduğunu merak ediyor musun?" telaşlı bakışları bir süre yardım ister gibi etrafta dolandığında son durağı ben oldum.
"Sanırım hayır."koşmaya başladığında ben de peşinden koşmaya başladım. Kayan ayaklarımızla dengede kalmaya çalışırken ikimizde oldukça komik duruyorduk.
Ayağım kayıp dengemi sağlayamadığımda dizim kaldırıma sürterken yere düştüm. Acıyla küçük bir çığlık attığımda Ege hemen durup arkasını döndü. Hızla yanına geldiğinde gözleriyle dizimi tarıyodu.
"Aptal niye dikkat etmiyorsun?" gözlerimi devirip dizime baktım. "Nasıl dikkat edeyim Ege normal koşuyorum işte."
Söylenmeme kızgınca bakarak ayağa kalkmama yardım etti. Sesini çıkarmadan yürürken kızdığını anlayıp yerimde durdum.
Sebebini anlamak ister gibi yüzüme baktığında bakışlarını dizime çevirdi. "Canın mı acıdı?"
"Bana kızgınsın." anlamayarak gözlerini kırpıştırdı. "Ne?"
Yineleyerek konuştum. "Bana kızgınsın barış öyle gidelim."omuz silkip ilerlerken arkasından şaşkınca baktım.
Birkaç adım atıp yanında beni göremediğinde yanıma gelip durdu.
"Pardon seni unutmuşum."gülmemek için kendini tuttuğunda ters ters ona baktım. En azından kendini tutuyordu.
Bizimkilerin olduğu alana geldiğimizde Ece dizimi görüp telaşla yanımıza geldi. Dizime eğildiklerinde oflayarak gözümü etrafta gezdirdim.
Karşıdan bir silüet gördüğümde dikkatle baktım. Gittikçe netleşen görüntü gözlerimin hızla açılmasını sağlarken vücudum beni taşıyamadı.
Geriye doğru sendelediğimde karşımdaki kişiye dolan gözlerimle baktım. "Deniz?"
Ece hızla arkadasını döndüğünde Deniz'i görüp ona doğru koşmaya başladı. Özlemle sarıldıklarında Deniz dolan gözleriyle bana baktı. "Sen gelmeyecek misin?"
Kollarını iki yana açtığında başımı onaylamazca sallayarak arkamı dönüp yürümeye başladım. Arkamdan Ece'nin her zaman ki gibi ilgiyi üzerine toplamaya çalışıyor lafını duyunca üzüntüyle durdum.
En son Deniz'in Ece'ye karşı sitemli sesini duymuştum.
*******
"Hayır Çağan o işlemin orda yapamazsın." Çağan kafası karışmış bir şekilde kitaba bakarken kapattı.Okullar tatil bugün ya yeter bu kadar ders. Çözdüğümüz toplam soru sayısına bakıp hafifçe güldüm. Üşüyen ellerimle kazağımı bileğime doğru çekip soruları gösterdim.
"Beş soru." omuz silkip kitapları çantasına koydu. "Konuşmayacak mısın Ece ve şu yeni çocukla."
"Deniz." gelen sesle ikimiz de başımızı çevirdik Deniz bize bakarken ben de ona bakmayı sürdürdüm.
Karşımdaki sandalyeye oturduğunda Çağan ondan beklenmeyen bir olgunlukla ayaklandı.
Masada sessizlik hakim olurken Deniz güldü. "Hiç değişmemişsin. Susarak kaçıyorsun."
Gözümün önüne Deniz'den susarak kaçtığım binlerce anı gelince gülümsedim.
''Gülümsedin. Gördüm." dikkatle ona baktığımda kilo vermiş olduğunu gördüm. Gözlerime tekrar bir hüzün bulutu çöktüğünde omuzlarımdan sarstı.
"Hadi ama Dolunay."
"Niye gittin?" üzgünce bana baktı. "Biliyorsun işte."
Evet biliyordum. Birbirimiz hakkında her şeyi bilirdik biz. Annesi ve babası boşandıktan sonra uzaklaşmak isteyip İzmir'de kalan teyzesinin yanına gitmişti.
Bekar olan teyzesi onunla oldukça mutluyken,ben onsuz mutsuzdum.
"Ece çok üzgün Dolunay biliyorsun konu ben olunca düşünmeden konuşuyor."
Masadan kalkarken burukça gülümsedim. "Konu ben hariç bir şey olunca hepiniz için ne kadar değerli olduğunu mu."yutkunarak devam ettim. "Evet biliyorum."
Nasılsınızz?
Okullar tatil oldu mu?
Kar nasıl?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dinle Beni Bi'
Literatura FemininaTut elimi buradan gidelim olmaz demeden dinle beni bi' sırasının üzerine koyduğum kağıda tebessümle baktım. Resmen en güzel şekilde ifade ediyorduk kendimizi, şarkılarla.