Hepimizin gözünden sakındığı vardı. Çok sevdiği. Ece vardı mesela her şeyiyle,her şeyim. Sarı saçlarını tepesinde toplamış etrafına gülümsüyordu. Çağan ve Anıl komik bir video üzerine yorum yaparken Barış Ece'nin yanında oturmuş sohbet ediyordu.
Ege ise kolunu omzuma atmış başımı göğsüne yaslamıştı. Hala kendini suçluyor olmalıydı. Ama ben kimseyi suçlamıyordum. Başımı iyice gömüp sarhoş olduğum kokusuyla gülümsedim. Biri hayatının aşkını bulacak onun acısından Mersin'e gidecek ve orada tekrar sevgili olacaksın dese... Deli derdim sanırım.
Hayat böyleydi belki de. Yeni bir sayfa diye başladığımız her an kaderimizdeki sayfanın ta kendisiydi. Herkes gülümserken aklıma gelen kavgayla kaşlarımı çattım. "Meriç sessiz bu aralar." iç çektiğimi fark ederek kolunu sıkılaştırdı. "Takma sen onu kafana. Bak ben buradayım."
Gülümseyip başımı tamamen kaldırdım. "Hadi kalkın sıkıldım otur,otur." herkes beni bekliyormuş gibi kalktığında sevinçle sahildeki voleybol sahasına koştum. Biz takımları ayarlarken yanımıza gelen gençlere döndüm. "Acaba oyuna katılabilir miyiz?" Biri yazılı olmayan bir kural söyle dese;'Tatil merkezinde sahilde az kişiyle voleybol oynuyorsan,başka gençler katılır.' derdim.
Onları onayladığımızda grupları ayarlamaya başladık. Aralarında sarışın olan kız öne çıkıp Ege'nin yanına geçtiğinde gözlerimi kıstım. "Biz Ege'yle olabiliriz."
"Sarı çiyan!" Ece sinirle bana dönünce gülümsedim. "Kişisel algılama bebeğim." gülüp gözünü Çağan'ın yanındaki kızlara çevirdiğinde gülümsedim. "Ol canım Ege'yle ol ama o seninle olur mu acaba?" tehditkar bakışlarım üzerinde gezerken Ege gülümseyip yanıma yaklaştı. "Gerilmeyelim şimdi." yaramaz bir şekilde sırıtıp yanımda durduğunda bu muzip hallerine güldüm.
Kesinlikle çocuktu. Oyun başladığında kafama hızlı gelen topla eğildim. "Ne oluyor be!" az önceki sarı çiyana gözüm takılınca Ece'ye takılınca yutkundum. Yani sarı arkadaş kafama bilerek topu atmıştı. Ege önümde eğilirken sinirle kıza baktım. "Bilerek yaptı!" Ege gözlerini büyüttüğünde sırıttı. "Kıskançlık sen de çok etki bırakıyor anlaşılan."
Gözlerimi devirip yardım almadan kalktığımda arkamdan şaşkınlıkla bakıyordu. "Trip gününde mi bu yine ya!"
"Sensin bu!"sahadan çıkıp hızlı hızlı ilerlerken Ece'de peşimden geliyordu. "Gelme gelme kızla yalnız bırakma Ece çabuk!" Ece geldiği hızla geri döndüğünde sinirime rağmen gülümseyip bizim şezlonga oturdum. Ne olursa olsun başkası haklı oluyordu,ya da ben çok abartıyordum. Ama korkuyordum işte bir sorun olmasından, korkuyordum.
Yanımdaki şezlonga biri oturduğunda gözümü alan güneşe rağmen kısık gözle baktım. "Senin bu triplerin ne olacak?" oflayarak ayağa kalktım. "Trip değil bu!" giderken kalkıp arkadan belime sarılarak durdurdu. "Gel oturalım."
Sesimi çıkarmadan oturduğumda bana göre büyük elleriyle saçımı okşamaya başladı. "İyi misin?" ona iki günde üst üste Meriç'le ilgili gördüğüm kötü rüyayı anlatmalı mıydım bilmiyorum. Bu rüya gece sinirimi yıpratıyor ve sabahında gergin olmamı sağlıyordu.
"Yalan söylemedim bilerek attı."
"Döveyim mi reis?" alayla konuştuğunda omzuna vurdum. "Alay etme benimle!" sırıtıp başını omzuma yasladı. "Ne alayı ya çıkışa çağıralım.""Ege ya!"tekrar kalkacakken bileğimden tutup oturttu. Kahkahası sahilde dağılırken ben somurtuyordum. "Küsmüş mü benim çillim." elimi yüzüme dokundurarak mırıldandım. O kadar belirgin değillerdi ya.
"Küçükler ya çilli deme bana."
"Hem çillisin hem de benim canımsın. Çillimsin işte." gülümseyerek omzumdaki saçlarına dokundum. "Çok yumuşak bunlar!"*****
Annemler yarın gideceklerdi. O yüzden buradakilerle tanışmak için bu gece herkesin ailesi buradaydı. Ege'nin ailesi de bir aya gidecek olduklarından daveti memnuniyetle kabul etmişlerdi. Demir yanıma gelip Ege'ye bakmaya başladı. "Enişte bu mu?" başımı salladığımda ayağa kalktı. "Tanışalım o zaman."
Omuz silkip gitmesini söylerken Ege'yi pür dikkat izlemeye başladım. Demir'in sesiyle ona dönmüş kardeşimi görünce elindeki topu yere bırakıp ciddiyetle ona dönmüştü. Konuştuklarını duyamamanın verdiği merakla onlara yaklaştım.
Ben muhtemelen sıradışı bir pozisyonla onları duymaya çalışırken Ege'nin kahkahasını işittim. Sesini yükselterek devam etti. "Yeter bence Demir ablan çatlayacak yoksa!" gizli kalmanın bir anlamı kalmadığını anlayarak yanlarına ilerledim. "Umrumda değilsiniz!" ikisi gülerken babamın yanına gittim. "Top var mı top?" az önce Ege'nin yere bıraktığı topu hatırlayarak evet anlamında başımı salladım.
Memnuniyetle gülümseyip ayağa kalktı. "Gençler gelin futbol oynayalım." gözlerimi devirip babamın boşalttığı yere oturdum. Tüm erkekler bahçeye geçerken Ege koşarak yanıma geldi. Yanımdaki hırkasına uzanırken kulağıma fısıldadı. "Babanla maç çok korkutucu!" alayla sesini korkmuş çıkardığında gülüp omzuna vurdum. Geldiği hızla dönerken arkasından gülümseyerek bakmak kalmıştı bana da.
Kahverengileri güneşte parlarken göz kırpıp topu atarak oyunu başlattı. "Yakışıklı çocuk." annemin şüpheli sesine döndüğümde telaşla yengeme baktım. Ben bilmem dercesine bana baktığında yanımdaki Ece'ye çevirmiştim korku dolu gözlerimi.
Canım kardeşim hemen araya girerek beni kurtardı. "Öyle öyle baksana şunlara hepsi Dalyan gibi çocuklar." Derya teyze Ece'nin dediğine gülerken annem masada kendini biraz daha öne çekti. "Aranızda bir şey yok yani?" masadaki herkes pür dikkat beni izlerken yutkundum. Yer yarılsaydı da içine girseydim şu an!
"Kızın üstüne gitme ayol!" yengem gür bir kahkaha patlattığında Derya teyze de eşlik etmişti. ''Biliyorum ki zaten!" annem bozularak homurdandığında gözlerim merakla kısıldı. "Neyi biliyorsun annecim?"
"İlişkinizi?" ağzım o halini alırken Ece eliyle kapatıp anneme döndü. "Ne zamandan beri acaba?"
"Buraya geldiğinizden beri?" az önceki şaşkınlığa Ece'de dahil olurken ağzımızı kapatacak kimse kalmamıştı. "Teyzen anlatmıştı bir şeyler,konser falan." dudağımı büzerek teyzeme aklıma gelen tüm intikamları sıraladım. "Neyse ki doğru düzgün biri." ağzımı kapatıp heyecanla anneme baktığımda gülümsedi. "Çok iyi bir çocuk yetiştirmişsin Derya maşallah."
Derya teyze gülümserken bana baktı. "Sen de öyle şunun güzelliğine bak." Biz masadan kalkıp futbol oynayan erkeklerin yakınına oturduğumuzda annemler masadaki sohbetlerine devam ediyordu. "Sizin hiç resminiz yok instagramda Dolunay ya neden?"
Dudağımı büzüp terden alnına yapışan birkaç tel saçı sinirle geriye atan sevgilime baktım. "Atarız bir ara herhalde."
"Mersin'in kızları diyorum,dikkat ederler Ege'ye!" omuz silkip oyuna odaklandığımda elimden tutup ayağa kaldırdı. "Sorun ne?"
"Hiç." dışarı çekerken Ege ne oluyor der gibi bakmış bense bilmem dercesine dudağımı büzmüştüm. Herkes uzak bir yere gelince çimlere oturmamı sağladı. "Umursamaz gördüm seni."
"Ya Ece ben kıskançlık yapıp sıkıyor gibi hissediyorum onu. Kötü hissediyorum o zaman da!" gülüp elimi hafifçe sıktı. "Bebeğim abartılı bir şey yok sıradan şeyler bunlar.
Arka bahçeden gelen kahkaha seslerine karışan bağırtılar sonucu maçın bittiğini anlayarak ayağa kalktık. Yanlarına giderken babam Ege'nin omzunu sıkıp gülüyordu. "Futbol dediğin böyle oynanır be!"
"Karılarınız da böyle masada yalnız bırakılır herhalde?" babam hemen elini çekip gülümsedi. "Hemen geliyorum hayatım." bu haline hepimiz gülerken Ege yanıma oturdu.
Saçını elimle arkaya atıp iç çektim. "Yorulmuş gibisin."
"Babanla iyi anlaştım!" çocuksu heyecanına mutlulukla baktım. Babamın gözüne girmek onun için o kadar önemliydi ki bu bana verdiği değeri hissetmeme sebep oluyor ve gülümsememi sağlıyordu. "Neden bu kadar önemli?"
"E evlenirken seni ondan isteyeceğim." şimdiden gelecek hayali kurmasına gözlerim parlarken terli olmasını umursamadan omzuna yaslandım. "Terliyim."
"Sorun değil."
"Eh bazen bazı insanlar,seni seviyorum demese de olur."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dinle Beni Bi'
Literatura KobiecaTut elimi buradan gidelim olmaz demeden dinle beni bi' sırasının üzerine koyduğum kağıda tebessümle baktım. Resmen en güzel şekilde ifade ediyorduk kendimizi, şarkılarla.