Düzenlendi ✅
Elimdeki ekmeğin son kalanını da ağzıma attıktan sonra Hoseok ve Jimin'in şaşkın bakışlarıyla karşılaştım. Yoongi ise tekli koltukta kenardan göz deviriyordu. Aaah şey onun hediyesini vermeyi unutmuştum. Neyse yarınki gezide veririm.
Elinde peçeteyle gelen Jungkook yanıma oturdu ve çenemi tutup kendine çevirdi. Sonra da ağzıma yüzüme bulaşmış olan ketçap mayonez karışımını temizlemeye başladı. Ben şaşkın bir şekilde bakarken o gayet sakin davranıyordu. Kalbimin nasıl attığının farkında mı acaba? Umarım değildir.
Ona hala aynı bakışlarımı sunarken o sırıtmaya başladı. "Umarım yanımda ekstra pijamamsı kıyafetlerin vardır. Yoksa böyle bakmaya devam edeceksin gibi duruyor." Gözlerimi üzerime çevirdiğimde üzerimin ne kadarda pislendiğini gördüm. Her tarafım şu soslardan olmuştu.
Evet buradan anlıyoruz kiiii AÇKEN SEN SEN DEĞİLSİN SİNİKIRSSS (önemli dipnot: paramı verin)
"Hayır" diyerek çaresiz bir şekilde ona dönerken Jimin odanın içinde "Biri şu Jungkook'u geri çevirsin acayip şeyler yapmaya başladı. Tae yoksa sihir mi yaptın? Buraya gel" diye bağırmaya başladı. Kapıdan tam girecekken geri dönen Tae ise kaçmaya başladı. Jiminde arkasından koşmaya.
"Kıyafete ihtiyacın varsa bizimkilerden alabilirsin daha sonra alışverişe çıkarız" diyen Hoseok'a teşekkürlerimi sundum. "Evet şu an bir pijamaya ihtiyacım var" dedim çaresiz bir şekilde. "Jungkook kıyafetlerini paylaşmayı sevmez istersen-" Jungkook Hoseok'un sözünü bölüp konuşmaya başladı. "Saçmalama hyung. Kızın giyecek bir şeyi yok paylaşmamazlık yapar mıyım? Hahaha ben yani? Haha neyse buraya gel" Kolumu çekiştirmeye başlamıştı.
Üst kata onun odasına girdiğimde ilk önce her yerin İron Man olması dikkatimi çekti. Yatak örtüsü. Çok güzeldi. Ne ara kıyafet getirdiğini bilmiyordum ama elinde bana uzun gelebilecek bir İron Man tişörtü duruyordu. "Hoşuna gittiyse sana verebilirim" dedi. İtiraz etmeye çalıştım ama inanın giymek çok istiyordum.Sonra beni odada giyinmem için yalnız bıraktı.
Odadan çıktığımda bir tane daha İron Man tişörtüyle karşılaştım. Jungkook'un üstündeydi. Elini tutup onu odaya geri soktum ve aynanın karşısına geçtim. Çok güzel duruyorduk. Gerçekten.
Ellerimle cebimi yokladıktan sonra telefonumu elime aldım ve kamerayı açtım. Jungkook ne yaptığımı anlamış gibi poz vermeye başladı. Çok güzel bir hatıra olmuştu benim için. Hatıra kalmasını ne kadar çok istemesemde.
"Beni bekle" diyerek onu odada bıraktım ve çantamdan bir şey kapıp geri döndüm. Arkamda sakladığım şeyi ona uzattım. "Senin için almıştım. Öyle içimden geldi." Dedim. Aldığım saati ona vermiştim. Heyecanla paketi açtıktan sonra saatle karşılaşında yüzündeki gülümsemeyi görmeniz gerekirdi. Ne bileyim çok çok çok tatlıydı.
"Çok teşekkür ederim Song Yun" dedi ve hemen saati taktı. "Nasıl olmuş?" Kolunu bir sağa bir sola hareket ettiriyordu. Gerçekten hoşuna gitmişti anlaşılan. "Çok yakışıklı duruyor" gözlerini saatten çekip bana çevirdi. "Yakışıklı mı duruyor?" Dedi. Bende güldüm. "Evet çok yakışıklı duruyor" dedim ve odadan çıkıp aşağı indim. Arkamdan güldüğünü görmesemde hissedebiliyordum.
Su içtikten sonra tekrar yukarı çıktım. Tam bu süreçte bana çok garip bakıyorlardı ama umursamamaya çalıştım. Odamın kapısını tam kapatacaktım ama aşağıdan ses duydum. Namjoon konuşuyordu. "Jungkook! Gerçekten İron Manli bir şeyini biriyle paylaşabildiğini bilmiyordum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
STILL WİTH YOU /JK
FanfictionHala seninle kalabilme şansını bana verebilir misin? /BİTTİ/ DÜZENLENİYOR... (30.04.2021) /21.07.2020/