28 < TİKSİNÇ > 28

256 24 5
                                    

Valizlerimi sıkıca tutarken etrafıma bakındım. Aradan 2 gün geçmişti ve şimdi Amerika'ya gelmiştik. Amerika'ya çok fazla gitmişliğim olduğu için bazı bölgelerde nerede ne olduğunu iyi biliyordum.

Yazda olduğumuzu söylememiştim sanırım. Herkes rahat stil kısa kollu şortumsu şeylerden giymişti. Bende öyle. -Kıyafetleri ifade edişimi sorgulamayın pls- Uçaktan iniş yapmıştık ve şu an önümüzde çok büyük bir hayran topluluğu vardı.

Gerçekten bunlar buna nasıl katlanıyor diye bir sorgu çektikten sonra onların arkasından tıklım tıkış ilerlemeye başladım. Biri onları telefonla çekerken telefonunu düşürdü bende yardım etmek amaçlı yaklaşıp telefonu yerden alıp ona uzattığım an kafama bir İron Man oyuncağı yemem bir oldu.

Nasıl büyükse artık oyunca birden dengemi kaybedip yere düştüm. Fanlar beni umursamazken ben kafamı tutup oturduğum yerden hangi yerimin acıdığına yansam diye düşünüyordum. BTS de beni pek sallamıyordu.

Gözlerimin önünde bir el belirince hiç beklemeden tutup kalktım. Kimdi bilmiyorum ama şu an ihtiyacım olan eli bana uzattığı için minnettardım. "Teşekkür ederim." Dedim İngilizce sonra da hiç beklemediğim bir ses duydum. "Ne demek sizi korumak görevimiz Melodi Hanım" Kafamı kaldırıp suratına baktığımda içime bir rahatlama hissi doğdu. Cidden karşımda onun olduğuna inanamıyordum.

"Yiğit senin burada ne işin var?" Dedim Türkçe konuşarak. Kendisi benim küçüklük arkadaşım olur. Kaç yıllardır görüşmüyorduk. Aslında sadece o değil bir de Enes adında bizden 4 yaş küçük bir küçüklük arkadaşımız daha var.

Biraz bahsetmek gerekirse babamın küçüklük arkadaşlarının çocukları. Küçüklüğümüz beraber geçti en çokta Yiğit ile. O benden bir yaş büyük ama okula falan benimle aynı anda yazıldı. Aynı okula gitmedik ama hep bululuyorduk. Babalarımız buluşturuyordu. Aynı beşikte büyüdük yani. Lise zamanlarımda onu neredeyse hiç görmemeye başlamıştım. Birden onca yıl sonra karşıma çıkması tuhaf oldu.

Bana sarıldı. "Şimdi onu boşver. Kaç yıl oldu görüşmeyeli nasılsın?" Gülümsedim. "İyi olmaya çalışıyorum işte." Dedim kafamı tutarak. "Senden naber?" Dedim. Bana cevap vereceği sırada  Arkamdan Jungkook'un sesini duydum. Yerdeki oyuncağı almış ve fanlarına sallıyordu. "ARMY lütfen daha dikkatli olun." Diyerek gülümseme sundu.

Etraftan da 'Yaaa çok tatlı çok düşünceli' gibi tavırlar yükselirken büyük bir göz devirme gerçekleştirdim. Hoseok'un bana hadi der gibi işaretini görünce hızlıca Yiğit'e dönüp "Dışarıda seni bekliyor olucam" diyerek yanından uzaklaştım.

Araba bekleme gibi bir alana geçtik. Fanlardan uzaklaşmıştık ve bu beni çok rahat hissettirmişti. Gürültü başımı ağrıtmıştı.Oyuncağın geldiği yerin sızısı da pek geçtiği söylenemez.

Biri omuzumdan dokununca arkamı döndüm. Bu Tae idi. "Şey kafana oyuncak geldiğini gördüm. İyi misin?" Ona kocaman gülümsedim. "Merak etme iyiyim." Diyince birden panikledi ve ciddi olmaya çalışarak "Ne- ne! Ne merak etmesi canım" dedi. Hoseok onun koluna hafifçe vurarak "Hadi ama merak ettin işte. Size onun olaydan haberi olmadığını söylemiştim ve bana inanmamaya devam ediyorsunuz....Tae hadi ama" Bir kere daha hafifçe vurduktan sonra Tae omuzlarını aşağı kaldırıp indirdi ve yere bakmaya başladı.

Aklıma takılan kısım olayın ne olduğu? "İyi olmana sevindim" diye göz kırpan Hoseok'a tam ne olduğunu soracaktım ki biri "Dışarı çıkabilirsiniz" diyince çıkmak zorunda kaldık.

Etrafta Yiğit'i ararken birden önüme çıkmasıyla korktum. "Ayh!" Dedim az biraz yüksek bir sesle. Sanırım bütün üyeler bana bakıyordu. "Nereye?" Diyince ona gülümsedim. "Otele gidiyoruz." Dedim. Kaşlarını çatıp diğerkilere baktı. "Erkeklerle mi?" Suga ve Jungkook dışında diğer üyeler tiksinirmiş gibi Yiğit'e bakarken onlara dik dik baktım. Yoongi umursamaz bir tavırla arabaya bindi. Sonra diğer üylerde yavaş yavaş binmeye başladı.

Jungkook'a ağzımı oynatarak 'Ne bakıyorsun?' Dedim sonra Yiğit'in kolunu tutup biraz çekiştirdim. "Sonra anlatsam" dedim. "Benimle otele giderken anlatabilirsin" dedi. Jungkook'a baktığımda Yiğit'e atılan bakışı bana yapıyordu. Bana tiksinir gibi bakıyordu.

Bende hızlıca Yiğit'e döndüm. "Harika olur. Otelin konumu bende var" dedim. Şu an o muşmula suratı görmek hiç istemiyordum. Bu onu görmemek için iyi bir fırsattı. Hızlıca BTS'in bindiği arabaya yaklaşıp açık kapısından içeri bağırdım. "Ben başka arabayla gidiyorum." Dedim. Hoseok "Dikkat et" dedi. Bende gülümsedim.

"Hadi ama hyung dikkat etmesine ne gerek var. Yanındaki sevgilisini görmüyor musun?" Diyen Jungkook kafasını cama doğru çevirdi. Sinirlerim yavaş yavaş yine yükseliyordu. Gülümseyerek arabaya bindim ve Jungkook'un oturduğu koltuğa doğru yaklaştım. Çenesini tutup kendime çevirdim.

"Sana bir açıklama yapmak zorunda değilim ama şunu bil Yanlış Anlama Kralı! Yazlık oynattığın birini bu kadar kafana takmamalısın..." Diyerek yüzüne yaklaştım ve burnumu burnuna sürttüm. "...Yoksa başın ağrır vah vah" Sağ elimle saçını karıştırıp arabadan inmeye doğru ilerlerken ellerimi silkeledim.

Ne yapalım?

Tiksinme sırası bendeydi.

STILL WİTH YOU /JKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin