8 ay sonra...
Şu an nerede olduğumuzu merak mı ediyorsunuz?
"Buradan hem nefret editorum hem bayılıyorum. Başımın tatlı belası olan bu yerle sen ve ben"
"Almanya bizi kavuşturan ve bağlayan bir ülke olacak sevgilim"
Almanya'da düğün yapıyoruz. Evet evet o nefret ettiğim, lanet olsun dediğim, kaybolduğum, hayatımın aşkını bulduğum, hüsrana uğradığım ve en mutlu olduğum günlerin şehri ALMANYADA DÜĞÜN YAPIYORUZ.
Yaklaşık bir aydır buradayız ve düğün alışverişlerini ve mekanı halledip dünyaya düğünümüzü duyurduk. Sevgili olduğumuzu annemle konuştuktan yaklaşık 1 hafta sonra yayınlandı ve büyük bir yorum patlaması yedim.
İyi tarafından bakanlar ve kötü tarafından bakanların saldırısı
Valla beni linçleyenlere hiçbir konuşma yapmadım. Hem gerçek ARMY üyelerin her kararına saygı duyar öyle değil mi? Ben mi yanlış biliyorum?
Neyse gelelim düğün alışverişi zamanında yaşadığımız şeylere
"Emin misiniz? Ya bana elbise yakışmazsa?" Jin gülümsedi. "Merak etme Jungkook güzel bir şeyler bulur. Sen şimdi önündeki takım elbiselere bak." Aklındaki naçizane fikri ortaya sunan Jimin ile düğün elbisesini bensiz Jungkook ve onun takım elbisesini onsuz ben seçmeye karar vermiştik.
Yanımda Jin, Tae ve Hoseok vardı. Bana bir sürü şey gösteriyorlardı ama ben bir türlü karar veremiyordum. "Bu olur mu? Bu da güzel." Elindeki iki takımı gösteren Hoseok'a çaresizce baktım. "İkisi de birbirine benziyor" kendimi boş bulduğum bir sandalyeye bıraktım. "Bu iş hiç bitmeyecekmiş gibi geliyor."
"Buldum!"
Sessizliğini mağazaya girdiğinizden beri koruyan Tae sonunda konuşmaya karar vermişti. Bir kere daha düzgün bir şey bulabilmek umuduyla kalktım ve Tae'nin yanına gittim. Benle beraber Jin ve Hoseok da gelmişti.
Elindekine baktığımda dedim ki "Bunu alıyoruz!" Evet çok ani karar vermiştim ama elindeki gerçekten ama gerçekten tam Jungkook'un tarzındaydı. Tae gururla gülümsedi. "Jungkook'un dolabı benden sorulur."
Hoseok gülerek ona bakmaya başladı. "Ne? Haha Jungkook'un dolabını falan mı dizdin?" Jin hemen araya girip Yae'nin elindekini aldı. "Tabiki dizmedi." Tae'nin suratı düşmüş gibi duruyor. Sessizce "Aslında onun dolabı sadece siyah kıyafetlerle dolu olduğu için renkli şeyleri ben koymuştum." Dedi. Sanırım sadece ben duydum.
Elimi omzuna atıp ona kocaman gülümsedim. Umarım vermek istediğim mesajı almıştır. "Hadi alalım ve artık şuradan çıkalım." Hızlıca aldık ve çıktık.
Şimdi zamanı biraz ilerletelim.
"Cidden Jungkook'un benim ona onca sevdiğim tarzda gelinlik göstermeme aldırmayıp bende sadece muhteşemlik hissi yaratan elbise seçmesine inanamıyorum. Bu çok güzel"Elbiseye tekrar tekrar bakıyordum. Tam bana göre.
Siz göremiyor musunuz? Neden biraz hayal gücü kullanmıyorsunuz. Piyu piyu hayal gücü patlaması
Herneyse
Gelin odasından çıktığım gibi karşımda Jungkook'u görmeyi hiç mi hiç beklemiyordum. Vay canına o o o o o o o o o o o o o ço ço ço çok yakı yakış yakışıklı
Birbirimize gülümsedikten sonra bana elini uzattı. Bende tuttum. Kırmızı halıya doğru ilerlerken kulağıma fısıldadı. "Bugün ayrı bir güzelsin." Aşırı aşırı aşırı utangaçlık krizi uwu
Halıda yürümeye başladığımızda bütün kameralar bize doğrulmuştu. Her yerde flaş patlıyordu. Nikah masasına oturduğumuzda artık soruları beklemeye başlamıştık.
"Sayın Jeon Jungkook Bey Lee Song Yun Hanımı eşiniz olarak kabul ediyor musunuz?"
Mikrofonu kapıp hızla bağırdı. "SONSUZA KADAR EVET!"Sıra bana gelmişti işte.
"Sayın Lee Song Yun Hanım-" hakim elindeki mikrofonu Jungkook'a uzattı. Ben sadece durumun şokundayım. Jungkook mikrofonu alıp elimi tuttu.
"Lee Song Yun hala ve hala vücutlarımızın bir gün mezarı boylayacağı zaman bile olsa senin yanında kalabilme şansını benimle mühürler misin?"
Mikrofonu elime aldım ve sakin kalmaya çalışarak konuştum.
"Bana gökyüzümdeki bakmak istediğim tek yıldız olmak istediğini söylemiştin Jeon Jungkook. O zaman ben sana sonsuza dek bakmak istiyorum."
Etraftan çığlık sesleri ve patlamalar yükselirken imzaları attık. Beraber bana yazdığı şarkı eşliğinde muhteşem bir dans sergiledik. Aşk dolu bir dans.
Düğünün ortasında Jungkook'un "Annen yapmazsam düğünü mahvedeceğini söyledi" demesiyle de zeybek de oynadık. Jungkook'a zeynek de oynattım ya artık ölebilirim.
Günün sonunda herkes gittikten sonra çatıya çıktık. "Üşümüşsündür" diyen centilmen Jungkook üzerindeki şeyi üzerime koydu ve bana sarıldı.
"Teşekkür ederim Jungkook" dedim ve ona daha çok sarıldım. "Bugüne güzel bir menekşe çizeceğim. Belki birlikte yüreyemeyiz dedim ama sen seninle yürümeme izin verdin. Asıl ben sana teşekkür ederim"
Gözlerimden yaşlar süzülüyordu. Bu hüzün göz yaşları değildi. Bu Jungkook'un bana ender türden verdiği mutluluk göz yaşıydı.
"Hala seninle olacağım Jungkook"
"STİLL WİTH YOU"
Ağağağağağağğağa
Bir kitap saha bitirdin inanamıyorum.
Günlük hayatta iki kelimeyi bir araya getiremeyen aptal ben şimdi 4. Kitabımı bitiriyoruum.
Bu kitabın düzenlemesi aylar sonra olacak.veee
Sizlere ne kadar teşekkür etsem az gelir. Buraya kadar okuduğunuz yıldızları parlattığınız için çok teşekkür ederim. Şu an 1K okunmaya doğru gidiyoruz. En kısa sürede ulaşmamız dileğiyle.
Sizleri seviyorum
Çok yakında yeni yazdığım kitabım da yayında olucak. Bu sefer muhteşem çılgınca bir kurguyla sizlerle beraber olucam.
Eee o zaman son yazımı yazıyorum.
Jungkookshii09 hizmetinizdedir
Dı dı dı dınn
ŞİMDİ OKUDUĞUN
STILL WİTH YOU /JK
FanfictionHala seninle kalabilme şansını bana verebilir misin? /BİTTİ/ DÜZENLENİYOR... (30.04.2021) /21.07.2020/