"Bu otelde mi kalıyorsun?" Diyen Yiğite kafa salladım. "Tesadüfe gel." Arabadan inerken ona merakla bakıyordum. "Buranın sahibi benim" Tamam Yiğit'in de zengin olduğunu biliyordum ama oteli olduğunu bilmiyordum.Sevinçle yerimde zıpladım. "Hadi be!" Bana gülümsedi. "Aslında otelde rahat edemezsen benimkine gelmeni söyleyecektim ama sen gelmişsin zaten" Bende ona gülümsedim.
Otelin içine doğru ilerlerken muhabbetimiz sürdü. Telefonuna mesaj gelen Yiğit telefonunu eline alırken bende resepsiyona doğru diğerkilerin yanına ilerledim. Para durumundan ötürü ikili ikili kalıcaktık ama benim aklımda daha iyi bir fikir vardı.
Yiğit yanıma yaklaşırken "Sana daha iyi bir haberim." Dedi. Bende hemen sözüne atladım. "Sözünü bölüyorum unutma diyeceğini. Senden bir ricam var." Diyerek kulağına yaklaştığımda aklımdakini söyledim. O beni onayladıktan sonra "Sana bir iyilik borçluyum" dedim.
"Lütfen buradaki müşterilerimizin odasını ayrı ayrı VIP yapalım" diyerek görevliye yaklaşan Yiğite gözlerim pörtleyerek paktım. VIP istememiştim. Sadece ayrı odalar olabileceğini düşünüyordum.
"Gerek yok. Senin parana muhtaç değiliz." Sert bir çıkış karşılayan Yoongi ile birlikte diğer üyeler sinirle bakıyordu. Tabi korece konuştuğu için Yiğit hiçbir şey anlamamıştı. Ona dönüp ne dediğini söylemek istemediğim için daha yumuşak bir şekilde ona anlattım ve bana verdiği cevabı da diğerkilere anlattım.
"Melody için yapıyorum. Beni yanlış anlamayın sadece rahat etmenizi istemiştim. Buranın sahibi benim ve Melody'nin değer verdiği arkadaşları için yapabileceğim ufak şeylerden biri ." Bu kısmı keşke olduğu gibi çevirmeseydim. Yoongi'nın "Ne değer verdiği arkadaşıyız ama" demesini de tabiki çevirmedim.
"Bana bir yemek borcun var" diyerek yanımdan uzaklaşan Yiğit'in arkasından sadece sırıtıyordum. Görevlinin verdiği anahtarları aldıktan sonra aynı katta olan odalarımıza giriş yaptık.
...
Bize odalarımızda müsade edilen sürenin sonuna geldiğimizde herkes yavaş yavaş kapısının önüne çıkmaya başlamıştı. Şansızlığım yine beni takip ediyordu. Jungkookla odalarımız karşı karşıyaydı.
Odamdan çıkar çıkmaz onun yüzünü görmek bir kez daha beni hayattan soldurdu. Buna aldırış etmemeye çalıştım.
Aşağı indiğimizde bu sefer de otelde istediğimizi yapmamız için bir süre verildi. Bende en çok sevdiğim yer kapalı havuzu bulmaya çalıştım. Tabelaları takip ederken fikrimi değiştirip ilk önce yemekhaneye ilerledim. Jin işte oradaydı ve yemek seçiyordu. Onun yanına gittim. Burada bana sinir olmayanlarla konuşmalıyım. Sonuçta 1 yıl geçicek değil mi?
Elime onun gibi bir tabak alıp arkasına geçip onu takip etmeye başladım. "Buradaki yemekler senin yemeklerine benzemez ama yinede iyi olduğunu düşünüyorum" Bana dönüp birkaç saniye gözlerime baktı. Sonra önüne bakınmaya devam etti.
O an aklıma gelen şeyle telefonumu çıkarıp arama butonuna ' Worldwide Handsome' yazdım. "Hah cidden çıktığına inanamıyorum" Elimdeki telefonu Jin'e doğru gösterdim. "Bu gerçektende senmişsin. Hiç bakmamıştım." Dedim ve telefonu kendime çektim.
Jinse sinirlenir gibi elindekini tezgaha bıraktı ve bana döndü. "Cidden bizim şarkıcı olduğumuzu bilmiyor muydun?" Telefonumu cebime yerleştirdim. "Siz söylemediğiniz sürece nereden bilebilirim söyler misin?" Dedim. Evet bu biraz aptalcaydı.
"Ne bileyim internet falan-" sözünü böldüm. "Bak Jin..." Beni merakla dinliyordu. "Şirkete girdiğimde cidden bir şok yaşadım ama elimden bir şey gelmezdi. İmzalamak zorunda kaldım. Benimle olayınız ne hiçbir şey bilmiyorum ama size gerçekten çok kırgınım. Bana böyle bir şeyi söylemediniz. Salak salak etrafınızda dolanan biri oldum sadece. Sana şu an yakınlaşmaya çalışmamın nedeni sanma ki sana dargın değilim. Sadece..sadece bu kırgınlığı sizin için unutmak istiyorum. 1 yılı kavgayla geçiremeyiz. Ama emin ol Jungkook'un bana yaptığını unutmayacağım" dedim.
Kolumu tutup beni boş bir masaya oturturdu ve karşıma da o oturdu. "Şarkıcı olduğumuzu sana söyleyecektik. Sen gitmeden önceki akşam bunu halledicektik ama birden gittin. Arkanda ne bir şey bıraktın ne bir mesaj attın sonra o şey-" Yanımızdaki sandalyenin çekilmesiyle Namjoon yanımıza gelmiş bulunmaktaydı.
İç çekerek bana döndü. "Konuşmalarınızı duydum. Song Yun. Konuşma vaktinin geldiğini düşünüyorum." Hazırım. Bakalım neler oluyor?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
STILL WİTH YOU /JK
FanfictionHala seninle kalabilme şansını bana verebilir misin? /BİTTİ/ DÜZENLENİYOR... (30.04.2021) /21.07.2020/