Yüzleşme - Bölüm 4

563 18 5
                                    

Kapalı balkon kapısının camından gözümün içine girmek istercesine davranan güneş ışınlarının ardından kolumdaki saatime bir bakış attım. Neredeyse sekiz olacaktı. Muhtemelen ev halkı birazdan uyanacaktı ve bizi de uyandırmaya Müge Abla gelecekti. Belki de gelmezdi, bizi kendi halimize bırakırdı ve bende düşünmeye devam ederdim. Bütün gece bu işin içinden nasıl kurtulabiliriz diye düşünmekten berjer koltukların birinde sabahı getirmiştim. Melek'i bir şekilde Sancar'a emanet etmeliydim ama nasıl olacaktı bu iş, emin değildim. Tabii ki sonrasında olacaklar içinde aynı şekilde. Onunla bir şekilde konuşmalıydım ama inanmadığı sürece bu iş uzamaya devam edecekti. Araya birilerini sokmak kesinlikle seçeneklerimin arasında olamazdı. Dün gece Gediz'e de söylemiştim, bu benimle Sancar arasındaydı. Kimse bu durum yüzünden zarar görmeyecekti.

İç çekerek oturduğum yerden kalktım ve balkon kapısına doğru ilerledim. Kapının tek kanadını açarken bahçedeki hareketliğin sesi geldi. Çok fazla çıkmadan balkon duvarının gerisinden başımı uzattım. Bahçedeki oval bir masanın etrafında Gediz sabah kahvesini yudumluyordu. Benimde keyfim yerimde olsaydı bir kahveye asla hayır demezdim, hele ki sabah güneşin aydınlattığı bu Muğla'ya karşı.

Ona kaçamak bakışlar atarken başını içeriye doğru çevirdi ve kahve bardağını masaya geri bıraktı. Oturduğu yerden kalkınca bende onun gibi odaya geçtim ve onun sesini duydum.

"Sefirin kızı!" Sancar'ın gürültülü girişi odaya kadar gelmişti. "Sefirin kızı, in aşağıya!"

Gözlerim fal taşı gibi açılırken hala da uyuyan Melek'e baktım. Bağırtıları kesilince kapıya biraz daha yaklaştım. Elim kapının kolundaydı. Aşağıda bir şeylerin konuşulduğunu anlayabiliyordum ama şimdi de kelimeler seçilmiyordu. Kapıyı araladım.

"Ne oluyor sabah sabah, Allah aşkına?" Müge Ablanın sesini duydum.

"Ona buradan gideceksin demiştim Gediz. Ne diye onu alıp evine getirdin?" Sancar'ın her zamanki gibi sinirli sesini duydum. Odadan sessizce çıktım ve koridorda yavaşça ilerledim. Kapalı kapıya kaçamak bir bakış attım. Melek'in bu konuşmaları duymasını istemiyordum.

"Sen onu evinden neden attın? Sana kızınla gelen bir kadını sokağa atmak hangi efenin kitabında yazıyor?" Merdivenlerden ses çıkarmadan inerken Gediz'in sesini duydum.

"Sen bu işe hiç karışma."

Merdivenlerin son basamağında durup onların salondaki haline baktım. Sancar burnundan soluyan bir boğa gibi Gediz'e bakıyordu, üstünde hala dün geceden kalma siyah takımı vardı. Gediz ise ellerini arkasında birleştirmişti ve başını kaldırmıştı, meydan okuyor gibi.

Sancar, Gediz'in omzunun üstünden bana baktığında hızla merdivenlere doğru ilerledi. Ardından salondaki herkes bize döndü. Sancar daha fazla yaklaşmadı.

"DNA testi istiyorum, hemen." Sözlerinin üstüne bastıra bastıra söyledi.

"Yavaş." Gediz inanamayarak başını salladı.

Ondan korkmadığımı göstermek istercesine son basamağı da indim ve karşısına dikildim. "Sen inanmadıktan sonra DNA testinin ne anlamı var ki?" Tek kaşımı havaya kaldırdım. "Sana söyledim, sana kızını getirdim."

"Gözlerimle görmek istiyorum." Kollarını arkasında birleştirdi. Yüzünde aşağılayıcı bir ifade vardı. Yaptığı her hareketle gözümden daha çok düşüyordu. "Senin yalanlarınla uğraşmaktan bıktım çünkü."

Bende onun yaptığı gibi yüzüme aşağılayıcı bir ifade yerleştirdim. Oyunu onun tarzıyla oynayacaktım çünkü güzel davranıştan zerre kadar anladığı yoktu.

Tamam Mı, Devam Mı?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin