Melek'in okul alışverişi için günün bize göre erken bir saatinde evden çıktığımızda, ilk olarak üniforma işini halletmek istemiştim. Eğer bir tadilat işlemi gerekecekse bunu bir an önce halletmemiz daha iyi olurdu. Bunun için yeniden okuluna gittiğimizde, Melek'in dün geceki durgunluğu da üstünden gitmişti ve yerine yeniden gülümsemesi gelmişti.
Hem yazlık hem de kışlık üniformalarını aldığımızda bu işin içine Sancar'ı katmak istemiyordum. Zaten şu sıralar görüşmemiz ne kadar iyi olurdu, ondan bile emin değildim.
Hem eğitim masrafını kendi üstüne alarak yapması gereken her şeyi yapmıştı, ben her ne kadar bu durumdan memnun kalmasam da. Bu ufak tefek eksikleri kızım ile beraber benim halletmem en iyisi olacaktı.
Tabii özel okul olduğu gerekli olan ders kitaplarını da tamamlamayı ihmal etmemiştik. Melek kitaplarını görmesiyle daha da bir heyecanlanırken, biraz sonra gideceğimiz yerle daha mutlu olacağını biliyordum çünkü en sevdiği alışverişi yapmaya gidiyorduk.
Kırtasiye eksiklerini tamamlamak için yönümüzü Ortakent'e çevirdiğimizde, aslında buraya zamanında iyi ki Gediz'le gelmişiz diye geçirdim içimden. Onun beni buraya getirmesiyle birçok markanın da burada olduğunu görmüştüm. İşleri merkezde oradan buradan halledeceğimize, tek bir yerden çok kolay daha bir şekilde halledebilecektik.
Defter ve diğer kırtasiye seçimleri Melek'in titizliği ile tahmin ettiğimden çok daha uzun sürdüğünden kendime engel olamayarak saatime bir bakış attım.
Dün gece telefonda Gediz'e onlara geleceğimi söylemiştim ve bu işin daha fazla uzamasını istemiyordum. Ablası ile bir an önce konuşmamız hepimiz için en iyisi olacaktı.
En sonunda mağazadan çıktığımızda geriye bir tek okul çantası işi kalmıştı. Onun için herhangi bir spor mağazasının olduğu tarafa doğru yürürken, Melek'in birden konuşmasıyla dikkatimi ona verdim.
"Elvan Yenge!" Melek'in bakışlarını takip ettiğimde, bizim biraz daha ilerimizde Elvan ve Zehra'yı gördüm.
Bir bu eksikti. Kimseyle karşılaşmak istemezken, çok daha büyüklerine denk gelmiştik.
Melek'in seslenmesiyle onlar da bize doğru döndü ve olduğumuz yerde beklemeye başladık.
"Fıstığım, nasılsın?" Elvan eğilerek Melek'i öptüğünde, kızımda aynı şekilde karşılık verdi. Zehra Melek'i beklediği sırada bana sarıldı. Bir şey belli etmek istemiyordum, o yüzden doğal davranmaya çalıştım.
"Merhaba Nare." Elvan gülümseyerek söylediğinde Zehra'da aynı şekilde söyledi.
"Size de merhaba." Onlara yüzümdeki tebessümle karşılık verdiğimde, Elvan elimdeki torbaları işaret ederek konuştu.
"Bakıyorum da alışverişler yapılmış." Melek'e bakarak söylediğinde, kızım başıyla onaylayarak onun da elinde tuttuğu küçük torbayı hepimizin görebileceği şekilde kaldırdı.
"Evet. Okulum için hazırlıklar yapıyoruz."
"Öyleymiş." Zehra onaylayarak söylediğinde, Efeoğlu Konağı'nda herkesin her şeyden haberinin olduğunu anlamıştım. "Aldık güzel haberlerini."
Zehra ve Melek'in arasında ufak bir diyalog başladığında, Elvan bana dönerek sordu.
"Sen nasılsın Nare?"
"Her zamanki gibi."
Zaten başka ne olabilirdi ki?
Durumların o da farkındaydı ve kızım beni daha fazla kötü görmesin diye mutluluk oyununu oynamaya çalışıyordum, o yüzden pek fazla konuşmak istediğim bir konu değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tamam Mı, Devam Mı?
FanfictionSeninle beraber bir ev yapmaya çalıştım. Ama kapılar başka tuzaklara açıldı, merdivenler ise bir koridora çıkmadı. Değişmeye başladım. Çenemi kapalı tutmaya, daha ağır başlı, daha güzel, daha az uyanık olmaya çalıştım. Sonra da beni öldürdün, hem de...