Korkunç İhtimal - Bölüm 31

398 15 16
                                    

Gece boyunca yarı uyanık yarı uyur halde düşünmüştüm. Yanımda kızımla biraz daha huzurluydum ama bu huzurun çok uzun sürmeyeceğini biliyordum, her zamanki gibi.

Akın bu evi biliyordu ve her an istediği gibi elini kolunu sallayarak buraya gelebilirdi, çünkü elinde Müge Abla gibi bir koz vardı. Saf aşığımızda onun her dediğine inandığı için Melek'in burada kalması çok da sağlıklı değildi, kızıma bir zarar verebilirdi. O yüzden ne kadar istemesem de onu konağa geri götürmek zorundaydım. Onun orada daha güvenli olacağından emindim. Ne benimle ne de bu evde kalması onun iyiliği için artık mümkün değildi.

Tabii Melek'i konağa geri götürürken de bir yalan bulmalıydım. Evdekiler bu ani karar değişikliğimin sebebini ister istemez merak edecekti.

Ayrıca babamla da görüşmem gerekecekti. Kafama koymuştum, ondan bir şekilde o belgeleri alacaktım ve artık ne yaşanacaksa ona engel olacaktım. Bu yüzden bir şekilde evden çıkmam gerekecekti, özellikle de kimse uyanmadan.

Eğer bütün ev halkı ayaktayken evden çıkmaya çalışırsam, başaramazdım. Zaten babamın da erkenci olduğunu biliyordum, onu bir şekilde otelden ayrılmadan odasında yakalamalıydım ki belgeleri elinden almak için zamanım olsundu.

Güneşin ilk ışıklarıyla planımı kafamda iyice şekillendirdiğimde Melek'e dikkat ederek yataktan çıkıp üstümü değiştirmek için bavulumun yanına geçtim. Kıyafetlerimi seçtiğimde kolumdaki saate bir bakış attım, yarım saate kalmaz herkes kahvaltı masasının etrafında toplaşırdı.

Yaptıklarımla başımı kendimi onaylamazcasına sallamıştım, bir keresinde daha bu evden kaçarcasına çıkmıştım ve nerdeyse Melek'i kaybediyordum ama bu sefer kötü bir şey yaşanmasına izin vermeyecektim.

Çantamın içinden arabamın anahtarlarını çıkarırken yatağın kenarına eğilerek Melek'in yüzüne düşen saçlarını çektim. Her ne kadar yapmak istemesem de onu uyandırmalı ve küçük pembe yalanımı söylemeliydim, bu sayede onu da meraklandırmamış olmayacaktım.

"Melek." İlk olarak seslendiğimde kaşlarını çatmasından başka bir tepki alamamıştım. "Canım, uyan." İstemeyerek de olsa omzundan onu biraz sarstığımda, uyku mahmurluğundan küçülmüş gözleriyle bana baktı.

"Anne?" Haliyle onu neden böyle uyandırdığımı merak ediyordu, onu telaşlandırmamalıydım.

"Anneciğim benim çıkmam gerek." Bir elimle yanağını okşarken söyledim.

"Erkenden mi?" Sessiz çıkan sesiyle söyledi. Başımla onu onayladım.

"Çalıştığım müşterilere bir dosya götürmem lazım." En makul pembe yalan buydu çünkü, aklıma başka bir şey gelmemişti.

"Sen kahvaltını bitirmeden dönmüş olacağım, tamam mı?" Öyle olmasını umuyordum, zira babamdan belgeleri aldıktan sonra orada daha fazla duramazdım.

"Tamam ama çabuk gel." Yastığını biraz daha gömüldüğünde her an uykusuna geri dönecekmiş gibi söylemişti. Alnına bir öpücük kondurarak eğildiğim yerden kalktığımda odadan koridora çıktım ve dikkatli bir şekilde, ses çıkarmadan merdivenlerden indim.

Salona kaçamak bir bakış attığımda kimsenin olmadığını görmemle derin bir nefes vererek sokak kapısından dışarı çıktım. Umarım araba sesine uyanmazlar diye içimden dua ederken çoktan garaj yolundan çıkmak üzereydim.

Melek uyandığında ve kahvaltıya indiğinde beni yanında göremedikleri zaman zaten ona soracaklardı ve Melek de durumu açıklayacaktı. Keşke bu şartlar altında çıkmak zorunda kalmasaydım ama başka şansım yoktu. Fazlasıyla köşeye sıkışmıştım, zaman lehimize işlemeye başlamıştı. Hem babam hem de Akın tarafından üzerimde bir baskının olduğunu hissediyordum.

Tamam Mı, Devam Mı?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin