Kaçış Yolu - Bölüm 11

519 21 6
                                    

Mercedes tanıdık yola girerken polis merkezinin önündeki sinirim yerini tuhaf ama kendimi iyi hissettiren bir sakinliğe bırakmıştı. Zaten o sinirle hiçbir şey düşünemezdim. Odaklanmam gereken konu eminim ki sinirlerimi yeniden yerinden zıplatacaktı, o yüzden bu sakinlik benim için en iyisiydi. 

Gediz arabayı sokak kapısının hemen gerisinde durdurdu. O çevik hareketleriyle kapısını açıp inerken, bende inmek üzereydim ki aniden kalkmamdan mıydı bilmiyorum gözlerim kararmıştı. Hala da açık olan kapıya düşmemek için tutundum.

"İyi misin?" Gediz evin basamaklarındayken sordu. Ben kapıyı yavaşça kapatırken yanıma gelmişti.

"İyiyim." Bir elini bana uzatmıştı ama dokunup dokunmamak konusunda kararsızdı. Ne de olsa iki kere onu uyarmıştım, böyle davranması çok normaldi. "Başım döndü."

Lafımın üzerine sağ koluma girdi ve beraber eve doğru yürümeye başladık. Arabada kendime durmamı söylemiştim, ne yaptığımın farkında olmadan yokuş aşağıya gidiyor gibiydim çünkü. O gece balkonda bileğimden tuttuğu zamanki ateşi hissetmiştim. Bunu hissetmemin ne kadar doğru olduğundan emin değildim ama şimdi yanmıyordum. Sancar'ın dokunuşu acı veriyordu ama bu öyle değildi. Kendimden korkuyordum.

Yaslandığım kolunun üzerinden ona baktım. "Dikkat et." Merdivenlere geldiğimizde söyledi.

"İyiyim." Anahtarlarla kapıyı açarken bana emin misin der gibi bakıyordu. "Gerçekten." İki kaşımı havaya dikip söyledim.

İçeriye geçerken salonda oturduğu yerden kalkıp hole doğru ilerleyen Müge Ablayı gördüm. Neden işe gitmemişti ki?

"Nare, neler olmuş öyle?" Konuşmasında hem şaşkın hem meraklı sesi duyabiliyordum. Demek Sancar Gediz'i aradığında o da olanları öğrenmişti. İkimizin karşısına dikildiğinde bakışlarını biraz daha üzerimde gezdirdi, ardından kaşları çatıldı. "Yüzün bembeyaz olmuş."

"Başı döndü az önce." Ablası Gediz'in söylediklerini duyunca onun yerine hemen koluma girdi ve koltuklara doğru ilerlemeye başladık.

"Canım ya." Beraber yürürken söyledi, Gediz arkamızdan geliyordu. "Tansiyonuna bakalım. Her an bayılacakmışsın gibi duruyorsun."

İç çekerek ona baktım. "İyiyim şu an. Bir anlık oldu öyle."

"Olsun." Bahçeye bakan beyaz koltuğa beni oturttu ve duvara dayalı olan konsola gidip bir şeyler aramaya başladı. "Yine de kontrol edelim."

Gediz karşıma geçip masaya yaslandığında ona yalvarır gözlerle baktım. Tansiyonum falan umurumda değildi, sadece düşünmek için yalnız kalmak istiyordum. "Hiç gerek yok."

Başını olumsuz anlamda salladı. O da ablasının tarafını tutuyordu.

Müge Abla elinde tansiyon aletiyle yanıma gelip oturdu. Pes etmeyeceğini anlayınca üzerimdeki ceketi çıkardım ve elbisemin kolunu sıyıracağım zaman, keşke sol kolumu açmasaydım diye geçirdim içimden çünkü hala da kırmızıydı. Sancar öyle bir sinirle sıkmıştı ki kırmızılığı olduğu gibi duruyordu. Benden uzak durmasını istiyordum ama canımı acıtmasına da izin veriyordum.

Gediz'in hızlı bir nefes verdiğini duydum. Ona dönüp baktığımda başını çevirdiğini gördüm. İçinden neler dediğini tahmin etmek istemiyordum.

"Biraz daha yukarıya takayım." Müge Ablada konuyu fazla kurcalamamak için sessizce söyledi ve aleti koluma yerleştirmeye başladı. Konuşmadan yaptıklarını izlerken aslında kolumun çok fazla da acımadığını hissettim, sadece kırmızılık kalmıştı ama onunda bir önemi yoktu. Şu an kalbimde hissettiğim acı çok daha büyüktü.

Tamam Mı, Devam Mı?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin