En sonunda cuma günü gelip çattığında, neredeyse mutluluk göz yaşları dökecektim. Bu hafta tahmin ettiğimden o kadar çok yoğun geçmişti ki sınıra ulaştığımı hissediyordum.
Melek'in okul işi, Sancar'ın saçma sapan konuşmaları derken kafamı karıştıran o kadar çok olay olmuştu ki bu toplantı da şimdi bunların üstüne tuzu biberi olacaktı.
Masamda bugün hazırladığım dosyaları son kez gözden geçirdikten sonra bu kafa karışıklığımın toplantıya yansımaması için dua ediyordum. Aslında çok fazla derinlemesine beni ilgilendiren konular olmayacaktı ama yine de kendimi güvence altına almam gerektiğini hissediyordum.
Dosyalarımı elime alarak odamdan çıkmaya hazırlanıyordum ki Deniz'le kapıda karşılaşmamız da bir oldu. Birbirimize gülümserken eliyle toplantı odasının olduğu tarafı işaret etti.
"Bende size haber verecektim. Yunan ekibini toplantı odasına aldım."
"Teşekkürler Deniz." Başımla onu onayladım. "Ben Gediz Bey'e haber veririm."
Deniz'de beni başıyla onaylarken finans bölümüne haber vermek için yanımdan geçip gitti.
Aslında bu konuşmayı toplantı sonrasında yapmayı düşünüyordum ama sanırım içimdeki huzursuzlukla daha fazla erteleyemeyecektim. Akşam yemeğinde Gediz'le konuşmuş sayılırdık ama bir türlü rahat edememiştim, çünkü yine aramızda o gerginliği hisseder gibi olmuştum ve öyle ya da böyle sebebini öğrenecektim.
Onun odasına doğru ilerledim ve Gediz'in kapısını tıklattım ama içeriden bir ses gelmedi. Biraz daha odasında oyalanmaya devam ederse, Yunanlılara karşı ayıp olacaktı.
En sonunda kapısını açıp da başımı uzattığımda, ayaklanmış bir şekilde masasının üstündeki birbirine karışmış gibi gözüken kağıtlarını toparlıyordu.
"Geldiler. Birazdan başlayacağız."
"Tamam."
Başını kaldırmadan cevap verdiğinde, daha fazla dayanamayacaktım. Son birkaç gündür neden böyle davrandığını öğrenmem lazımdı ve bunu da kafama koyarak buraya gelmiştim.
Zaten çok da açmamış olduğum kapısını kapattığımda, biraz da olsa mahremiyet istiyordum.
"Gediz."
Adını söylediğimde beni dinlediğini belirtir gibi dudaklarının arasından bir ses çıkardı.
"Benimle ilgili bir problem mi var?" Gergin bir şekilde önümde birleştirdiğim ellerimle oynarken sonunda sormuştum.
"Hayır. Nereden çıkardın onu?" Kısa süreli de olsa gözlerimiz buluştu. Aslında yine aynı şeyi yapıyordu ya da böyle davrandığının farkında bile değildi.
"Birkaç gündür tuhaf davranıyorsun." Yüzümde nasıl durduğunu bilmediğim bir gülümseme ile sordum. "Alışkın değilim."
Evet, Gediz çok laubali bir adam değildi ama bu kadar ciddi olduğunu da sanmıyordum. Sanki ilk günlerdeki o ifadesi silinmişti.
Bunun, benim yüzümden olduğunu ister istemez düşünüyordum. Çünkü bu kadar derdi başına saran ben olmuştum.
Yani, beni suçlasa bile ona kızamayacak bir konumdaydım.
"İşlerim istediğim gibi gitmedi. Hala da sezon açılışıyla uğraşıyorum, uğraşıyoruz." Sonunda kağıtlardan başını kaldırdığında söyledi ve bizde ilk defa doğru düzgün göz göze geldik.
Nedense bu sıkıntısının sadece işle ilgili olmadığını hissediyordum.
"Sancar ile bir sorun yaşıyorum. Daha onunla bile paylaşamadığım bir sorun."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tamam Mı, Devam Mı?
FanfictionSeninle beraber bir ev yapmaya çalıştım. Ama kapılar başka tuzaklara açıldı, merdivenler ise bir koridora çıkmadı. Değişmeye başladım. Çenemi kapalı tutmaya, daha ağır başlı, daha güzel, daha az uyanık olmaya çalıştım. Sonra da beni öldürdün, hem de...