Umut Adımı - Bölüm 17

485 20 2
                                    

"Hala da inanamıyorum." Gediz yüzündeki gülümsemeyle arabalarına binip marinadan çıkmak üzere olan artık yeni ortaklarımız diyebileceğim Japonlara el sallıyordu. Bende onun yanındaydım. Hala da şoktaydı. Bu anlaşma ona çok iyi gelmişti.

"Eğer bugün burada olmasaydın, bunların hiçbirini başaramazdık." Bana dönüp söylediğinde başımı salladım. O zaten işin büyük çoğunluğunu halletmişti, ben sadece ufak bir yerde yardımcı olmuştum.

"Teşekkür ederim Nare." Tebessümle söyledi.

"Bir şey yapmadım ki." Tek omzumu silkip söylediğimde o da harekete geçti ve yanından ilerlemeye başladım. "Sadece ufak bir konuşmaydı."

"Hayır, ufak bir konuşmadan çok daha fazlasıydı. Bu anlaşma gerçekten önemliydi." Teknelerin olduğu yere doğru giderken esen rüzgârdan yüzüme gelen saçlarımı önümden çektim.

"Bu birliktelikle holding olarak daha da genişleyeceğiz. Hem kendi ülkemize katkı sağlayacağız hem de hatırı sayılır bir listede kendimize yer bulacağız." Sesindeki heyecanı duyabiliyordum. Bir insanı mutlu etmek bu kadar kolaydı işte. Bu ufacık şeylerden bile günümüz renklenebiliyordu.

"Eğer bir işe yaradıysam, bu beni anca mutlu eder." Ahşap kaplı, denizin üstündeki yola adımımızı attık.

"Yurtdışında ismimizi daha da duyurduğumuzda, asıl sen o zaman gör."

"Paramıza para katacağız diyorsun yani." Yüzümde eğlenceli bir ifadeyle ona baktığımda başıyla beni onayladı.

"Aynen öyle."

Teknelerin arasında ona döndüğümde o da benimle durdu ve bana baktı. "Keşke bu imparatorluğun nasıl kurulduğunu bilsem."

Bu başarının nereden geldiğini o kadar çok merak ediyordum ki, bu kadar paranın nereden geldiğini.

"Sana etrafı gezdireceğimi söylemiştim." Eliyle tekneleri gösterirken hareketlendi ve yanımdan geçip gitti. "Hazır zamanımız varken şöyle bir bakalım."

Dudaklarımı büzerken omzumun üzerinden ona döndüm. "Yine lafı değiştiriyorsun."

Neden bunu yapıyorsun?

Bakışları beyaz yatın arkasında sallanan bayrağa dikildiğinde konuştu. "Lafı değiştirdiğim falan yok."

Kollarımı iki yana açarken söyledim. "Bazen beni öyle bir susturuyorsun ki, sanki hiç anlatmayacakmışsın gibi hissediyorum."

İç çekerek bana döndü. "Hiç anlatmayacağım demedim Nare." Omuzlarını silkti. "İlla ki bir gün konuşuruz, zamandan bol neyimiz var?" Eliyle benim arkamda kalan ofis binasını gösterdi. "Nasıl olsa artık buradasın."

O bana anlayış göstermişti. Ona olanları anlatmamı isterken sabretmişti ve beklemişti. Hazır olduğumu hissedene kadar anlatmam için beklemişti. Evet, belki sonrasında biraz onun inadının da etkisi vardı ama eninde sonunda öğrenmişti.

Sancar'la geçmişlerinde ne olduğunu bilmiyordum. Ben burada sekiz yıl yokken, onların neler yaptığından bir haberdim. Sadece Akın'ın anlattıkları kadar biliyordum, o da Sancar'ın bir ortak bulduğu ve para kazanmaya başladığıydı.

Belki de bu şirketi, bu başarıyı zorluklarla inşa etmişlerdi, bilemezdim. Gediz bana anlatmadığı sürece de öğrenemezdim. O yüzden bende onu rahat bırakmaya karar verdim. Anlayışlı olmalıydım.

Derin bir nefes alırken başımı salladım. "Öyle olsun bakalım."

Verdiğim cevapla yüzündeki rahatlamayı gördüğümde yanına ilerledim ve yolun sonuna kadar yürümeye başladık, o sırada da Gediz anlatıyordu.

Tamam Mı, Devam Mı?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin