Gediz annesine de durumu açıklamamız gerektiğini söylediğinde, ona hak vermiştim. Ablasının neler olacağından az çok haberi vardı ama Refika Hanım'ın küçük çaplı bir kriz geçirmemesi için ona gerçekleri olduğu gibi anlatmamız en iyisi olacaktı.
Haftasonu için oldukça erken bir saatte Anıl bizim eve geldiğinde ve buluştuğumuzda, istediğimiz anlaşmanın taslak bir halini hazırlamıştı. Beraber ufak tefek detayların üzerinden geçtiğimizde, aslında bu anlaşmanın benim nezdimde hiçbir önemi yoktu ve eminim ki Gediz için de aynı durumlar geçerliydi. Onun ne kadar anlayışlı bir insan olduğunu biliyordum. Etrafımızdaki şu kara bulutlar dağıldıktan sonra kâğıt üzerinde boşanırken bir sorun çıkarmayacağını da biliyordum. Ama yine de bunun imzalı bir belgesi olması gerekiyordu ve biz de formaliteden imzalayacaktık, yapacak bir şey yoktu.
Anıl durumu bir de Gediz'le konuşmak istediğinden ve zamanın da onun için önemi büyük olduğundan, kahvesinin ardından kalkmak istedi.
"Biz de seninle çıkalım." Evrak çantasını eline aldığında ve ayaklandığında söyledim. "Belediyedeki işlemleri halletmek için de Gediz'le buluşacaktık zaten."
Anıl saatine bir bakış attığında, ben de Melek'e seslenmek için merdivenlerin başına geldim. Zaten ona kahvaltısından sonra hazırlanması gerektiğini söylemiştim. Gediz ve benimle işlemler için oradan oraya sürüklenmesini istemediğim için Refika Hanım ve Müge Abla ile onların yanında kalması daha iyi olacaktı.
"Yıldırım nikahı için mi başvuracaksınız?" Sanki bu durumla eğleniyormuşçasına bir ses tonuyla söylediğinde, başımla Anıl'ı onayladım.
Başka şansımız mı vardı sanki? Belediye bizim için ne kadar erken nikah tarihi verirse, o kadar iyi olacaktı.
Melek'in ayak seslerini duyduğumda artık çıkmak için hazırdık. Anıl'ın bize gelmesiyle beraber Melek ile de tanışmış olmuşlardı ve kızımın hissettiği merak da sanırım bununla biraz da olsa giderilmiş olmuştu.
Hep beraber Işıklıların evine geldiğimizde, onları da sabah kahveleri saatinde yakalamıştık. Refika Hanım arka arkaya olan bu sürpriz ziyaretlerimizi beklemiyormuş gibiydi ama dert ettiği de söylenemezdi. Sanırım o da Melek'in eve kattığı rengi ve neşeyi seviyordu. İlk zamanlarda tanıdığım kadından, şimdi eser bile kalmamıştı. O da haklıydı. O kadar çok şey değişmişti ki bir anda... Bazen şaşırıp kalmıyor değildim.
Melek'in Müge ile İngilizce pratik yapmaya başladığını duyduğumda, onların keyiflerini bozmak hiç istemedim. Anlaşma üzerinde konuşan Anıl ile Gediz'in bahçedeki masasına geçtim. Gediz yüzündeki ciddiyetle elindeki kağıtları okuduğunda, neden bunu yaptığını anlamayarak yanındaki sandalyeye oturdum.
"Bence hiç başka bir anlaşma hazırlamak için uğraşma Anıl." Elindekileri masaya bıraktığında, karşısında oturan arkadaşına baktı. "Bu taslağı imzalayalım, gitsin."
Ben de Gediz gibi düşünüyordum aslında. Anıl'ın hazırladığı anlaşmada hiçbir eksik yoktu. Aksine, ikimizin de tüm hakları korunmuştu. Olması gereken de buydu. Yani, benim açımdan bir sıkıntı yoktu. Eğer şimdi imzalayalım dese, bunu hemen yapardım.
"Eklemek istediğiniz bir şey yok, değil mi?" Anıl ikimizin arasında bakışlarını gezdirdiğinde, Gediz'den onay almak istercesine ona döndüm. İkimizde aynı anda başımızı olumsuz anlamda salladığımızda, Anıl ceketinin iç cebinden bir kalem çıkartarak ikimizin arasına koydu.
"O zaman hayırlısı olsun diyelim mi?"
Anıl'ın lafına gülerek kalemi ilk olarak ben elime aldığımda, adımın yazılı olduğu yerin hemen altına çok da abartılı olmayan imzamı attım. Evlilik sözleşmesini imzalayan insanların mutlu olduğunu, hepimiz ilk defa burada görüyorduk herhalde. Neredeyse güle oynaya imzalayacaktık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tamam Mı, Devam Mı?
FanfictionSeninle beraber bir ev yapmaya çalıştım. Ama kapılar başka tuzaklara açıldı, merdivenler ise bir koridora çıkmadı. Değişmeye başladım. Çenemi kapalı tutmaya, daha ağır başlı, daha güzel, daha az uyanık olmaya çalıştım. Sonra da beni öldürdün, hem de...