Mercedes'in içinde hissettiğimden daha sakin bir şekilde yol alırken, evimize doğru gidiyorduk. Az önce yaşanılan garip konuşmanın ardından ikimizin de ağzını bıçak açmamıştı. Aslında Gediz'e sormak istediklerim vardı ama şu an onun da kafasının karışık olduğunu biliyordum. Orada yaşanan konuşmayı düşünüyordu.
Gediz'i de anlıyordum. Yıllarca beraber çalıştığı arkadaşını, ortağını aynı onun çok daha öncesinde yaptığı gibi silmişti. Kardeşim dediği bir insanla vedalaşmıştı. Bununla ilgili bir probleminin olmadığını biliyordum. Çünkü Gediz zaten kafasına bunu çok önceden koymuştu. Bu ortaklığın, artık yürümeyeceğini o da çok iyi biliyordu.
Evet, belki birisini kaybetmişti. Ama birbirimize dediğimiz gibi, beraber iyileşecektik. Şifayı ikimizde bulacaktık ve bu kötü anılar, ayrılıklar elbet bir gün unutulacaktı.
Hem, merak ettiklerimi arabada sormak da istemiyordum. İlla ki yalnız kaldığımız bir zaman olacaktı.
Gediz'e kaçamak bir bakış attığımda, gözlerinin yola odaklı olduğunu görebiliyordum. Birazdan Melek'in yanında olacaktık. Ona bu müjdeli haberi vermeden önce aramızda bir tatsızlığın yaşanmasını istemiyordum.
Evimizin garaj yoluna girdiğimizde, anahtarlarımı çıkarmak için uğraşmadım ve zaten herkesin evde olduğunu bildiğimden zile bastım. Birkaç saniye bekledikten sonra kapıyı Melek açtı. Onu görmemle yüzümde kocaman bir gülümseme oluştu. Holden geçtiğimizde ve daha rahat bir yere geldiğimizde, hemen onun hizasına çökerek minik kollarını boynuma dolamasını izin verdim.
"Anneciğim!" Melek'in duyabileceği şekilde söylerken, başının hemen üstünden öptüm ve kızıma daha sıkı bir şekilde sarıldım.
"Ne oldu?" Artık dayanamayarak meraklı bir şekilde benden ayrıldığında, bakışlarını bir bana bir de Gediz'e çevirerek sordu. "Ne karar verdiler?"
"Artık hiç ayrılmayacağız." Yüzündeki saçlarını çekerek minik yüzünü iki elimin arasına aldım ve kızımın gözlerinin içine bakarak konuştum. "Hep beraber olacağız."
"Yaşasın!" Kollarını tekrardan etrafımda dolarken yüksek desibelli sesiyle söyledi.
Bu haberi o kadar uzun zamandır bekliyorduk ki... O günden beri sanki üzerinden asırlar geçmiş gibi geliyordu.
Melek doğduğundan beri onun üzerinde ne bir söz hakkım vardı ne de başka bir şeyim. Babam ve Akın beni öylesine bir oyuna getirmişlerdi ki onlara boyun eğmek zorunda kalmıştım. Elimde de başka bir imkânım olmadığı için Melek'in velayeti uzun bir süre babamda kalmıştı. Ta ki Akın'ı bıçaklayıp Muğla'ya geri dönene kadar...
Babamın peşimden gelmesiyle velayet konusu bir kez daha gündeme gelmişti ve yaşadığım o korkunç saldırıdan sonra da kesin bir karara varmıştım. Şimdi de Gediz'in de sayesinde muradıma ermiştim.
Bir daha hiçbir güç beni kızımdan ayıramazdı, alıkoyamazdı. İkimiz de bunun sözünü vermiştik.
"Şükürler olsun." Melek'in omzunun üstünden Refika Hanım'a baktım. Ellerini göğsünün üstüne koymuş bir şekilde bize bakıyordu.
"Gözümüz aydın." Kızı da annesine hak verircesine gülümsedi. Müge bir elini kardeşine uzattı ve güç verircesine Gediz'in elini sıktı.
Melek'le kucaklaşmamız sona erdiğinde, hiç vakit kaybetmeden Gediz'e yöneldi ve yine Gediz de hiç vakit kaybetmeden Melek'i kucağına aldı.
"Belirlediğimiz zamanlarda babanla görüşemeye devam edeceksin tabii. Ama artık elimizde belgeler var." Dizlerimi koyduğum yerden doğrulduğumda, Gedizlere dönerek baktım. Melek aynı bana yapmış olduğu gibi kollarını Gediz'in boynuna dolamıştı. Söylediklerimi dikkatli bir şekilde dinliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tamam Mı, Devam Mı?
FanfictionSeninle beraber bir ev yapmaya çalıştım. Ama kapılar başka tuzaklara açıldı, merdivenler ise bir koridora çıkmadı. Değişmeye başladım. Çenemi kapalı tutmaya, daha ağır başlı, daha güzel, daha az uyanık olmaya çalıştım. Sonra da beni öldürdün, hem de...