Odama geri dönmem gerektiğini biliyordum ama şu an için hareket edebilecek gibi de hissetmiyordum. Gediz elindeki ihbarnameyi evirip çevirip okumaya devam ederken, masasının karşısındaki kahverengi koltuğa geçmiştim.
Zaten bu velayet davası kararını çoktan almış olmama rağmen, Sancar'dan hemen birkaç gün sonrasında bu kadar hızlı bir geri dönüş olmasını beklemiyordum.
Belki de iyi olmuştu. Bu sayede daha fazla birbirimizle yüz göz olmayacaktık.
"Anıl'ı arayacağım." Gediz sandalyesini geriye çekmesinden dolayı çıkan sesten, bakışlarımı diktiğim odanın tabanından çekip ona döndüm. Açıkçası söylemek gerekirse, Anıl'ın kim olduğunu bilmiyordum.
Kaşlarımı çatarak sordum. "Kimi?"
"İstanbul'daki avukat arkadaşımı." Benim yanımdaki boşluğa gelip oturduğunda söyledi.
Şimdi kimden bahsettiğini anlamıştım. Babamla ilgili yaşadığımız ufak çaplı krizde de danıştığı arkadaşını aramayı teklif ediyordu.
"Hatırladım."
"Buradaki hiçbir avukata güvenemeyiz." Karşılıklı bir şekilde birbirimize bakarken neden arkadaşını aramamız gerektiğini söylüyordu.
Bu konuda haklıydı. Çünkü genel olarak Muğla, Sancar ile olan durumumuzdan haberdardı. Bu tarz bir davada Sancar'ın tarafını tutmaları da oldukça yüksekti.
"Cem Bey'den de yardım isteyemeyiz." Gediz'in söylediğini onaylayarak başımı salladım.
Cem Bey holdingin avukatıydı ve bu tarz davalarla ilgilenmediğine adım gibi emindim. Gediz düşüncelerini sıralamaya devam ederken sessizce onu dinliyordum.
Gerçekten de önümüzde oldukça zorlu bir süreç vardı ve yanımızda güvendiğimiz insanlar olursa Melek benimle, bizimle beraber kalabilecekti.
"Yine ortalık karışacak desene." Aramızda oluşan kısa bir duraksamanın ardından yüzümde pek de mutlu olmayan bir ifade ile söyledim.
"Karışırsa da karışsın Nare." Omuzlarını silkerek söyledi.
Ne olursa olsun, Sancar'la her karşı karşıya geldiğimizde bir şekilde durumlar karmaşık bir hal alıyordu. Ama belki en azından bu seferlik durumu iki medeni insan gibi çözebilirdik. Tabii Sancar'ın bu süreçte nasıl bir tutum sergileyeceğinden emin değildim.
En son Gediz ile bana sanki onun düşmanıymışız gibi bakışlar atmıştı.
"Zaten öyle ya da böyle bu olmayacak mıydı?" Yüzümü okumak istercesine bana doğru hafifçe eğildiğinde sordu.
Evet, velayet davasını açacağımı söylemiştim ama dedim ya, bu kadar hızlı bir şekilde işlemlere başlayacakmışız gibi de gelmiyordu.
"Hazırlıksız yakalanmışım gibi hissediyorum." Hissettiğim gerginlikle kucağımda ellerimle oynarken, onlara bakarak söyledim.
"Korkma." Her zamanki gibi kendinden oldukça emin bir şekilde çıkan ses tonuyla konuştu.
Gediz'in bu tavrını her seferinde takdir ediyordum. Çünkü durumlar ne olursa olsun, kararını net bir şekilde ifade edebiliyordu. Bazen kötü hissettiğim anlarda bile benimle öylesine bir konuşma gerçekleştiriyordu ki aklımda ne sıkıntı varsa uçup gitmesini sağlıyordu ve mantıklı kararlar almama yardımcı oluyordu.
"Evet, Sancar'ın da kızını görmeye hakkı var ama velayetin sende kalması için ne gerekiyorsa yapacağız."
Az önce içimden geçirdiğim şekilde konuşmasına devam ettiğinde, gülümsemeden edemedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tamam Mı, Devam Mı?
FanfikceSeninle beraber bir ev yapmaya çalıştım. Ama kapılar başka tuzaklara açıldı, merdivenler ise bir koridora çıkmadı. Değişmeye başladım. Çenemi kapalı tutmaya, daha ağır başlı, daha güzel, daha az uyanık olmaya çalıştım. Sonra da beni öldürdün, hem de...