Zamansız - Bölüm 18

461 19 4
                                    

Sancarların konağının önünde arabamı durdururken ön camdan başka arabalarında burada olduğunu gördüm. Acaba bilmediğim bir şey mi vardı diye düşünürken çantamı da alarak arabadan indim ve bahçe kapısına doğru yürümeye başladım.

Artık evinde beni görmek istemediğini söylemiş olsa bile kızım buradaydı, o yüzden bir şey söylemeye hakkı yoktu. Madem benimle kalmasını istemiyordu bende kızımı görmek için bu konağa gelecektim. Bunun kaçışı yoktu.

Bahçeye adımımı attığımda Zehra ve Melek'in oyun oynadığını gördüm. İkisinin arasının gerçekten de iyi olduğunu düşünmeye başlıyordum. Hem Zehra, Melek'e benimle konuşması için telefonda vermişti, demek ki benimle ilgili bir problemi yoktu.

Melek arkasını dönüp de beni gördüğünde her şeyi bırakıp bana doğru koşmaya başladı. Eğilerek onun koşuşunu karşıladım.

"Anne!" Büyük bir çığlıkla kollarını boynuma doladığında onu sıkı sıkıya sardım. "Seni çok özledim."

Sırtını sıvazlarken konuştum. "Bende seni çok özledim canım."

Birbirimizden ayrıldığımızda yüzünün düştüğünü gördüm. Neden böyle yaptığını anlamayarak kaşlarımı çattım. "Ne oldu?" Saçlarını okşarken konuştum.

"Neden geç kaldın?" Sesindeki sitemi duyuyordum, haklıydı. Ona geleceğimi söylemiştim ama kontrolüm dışında olaylar gelişmişti. "Tüm gün seni bekledim."

Yüzümde üzgün bir gülümseme ile ona karşılık verdim. "Üzgünüm bir tanem ama bak, geldim işte."

"Nerelerdeydin?" Sorusunun üzerine yüzüne bakakaldım.

Ne diyecektim? Yalan mı söyleyecektim? Melek, senin sinirli babandan habersiz işe girdim, hem de kendi şirketinde bir işe mi diyecektim? Yüzündeki saçları çekerken ne diyeceğimi bilemeyerek ağzımı açıp kapatırken Zehra'nın sesini duydum.

"Hoş geldin Nare." Kurtarıcım olmuştu. Derin bir nefes alarak Melek'in omzundan ona baktım.

"Merhaba." Melek'in önünden kalkarak gülümsedim. Zehra ile bir problemimiz yoktu ve evet, onunla anlaşabilirdim.

"Ben böyle habersiz geldim ama..." Bir elimi Melek'in omzunun üstüne koyarak kızıma döndüm. "...bugün Melek'i görmeye geleceğimi söylemiştim."

"Sorun değil." Omuzlarını silkti. "İstediğin zaman gelebilirsin."

"O zaman bu geç gelmenin cezası olarak benimle akşam yemek yiyeceksin." Melek başını kaldırıp bana baktığında gözlerimi büyüterek bende ona baktım.

"Anneciğim." Bu Melek'i uyarıcı tonumdu. Umarım fark etmiştir.

Kaşlarını çatarak omuzlarını silktiğinde eğer ona hayır dersem inatçılığıyla bana kök söktüreceğini ve zaten kısıtlı ama değerli olan zamanımızı perdeleyeceğini anlamıştım.

"Tabii kalsana." Zehra eliyle arkasında kalan koca konağı gösterdi.

Başımızı olumsuzca sallarken dudaklarımı birbirine bastırmıştım. "Pek iyi bir fikir olduğunu sanmıyorum Zehra."

Sancar'la ve annesiyle aynı masaya oturmak mı? Hiç sanmıyordum. O masada oluşabilecek gerilimi şu anda bile iliklerime kadar hissedebiliyordum.

"Hadi anne." Melek eliyle beni konağa doğru çekiştirirken maalesef onun arkasından hareketlenmek zorunda kalmıştım. "Ben babamdan izin alırım."

"Melek, lütfen." Onu durdurmak istiyordum ama bir taraftan da istemiyordum. Kızımı mutlu edebilecek her türlü fırsatı gerçekleştirmek istiyordum. Eğer bu yemek yeme fikri onu sevindirecekse birkaç saat katlanabilirdim. Başka ne yapabilirdim ki?

Tamam Mı, Devam Mı?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin