O zorlu gecenin üstünden daha sakin sayılabilecek günler geçmişti. Gediz'le telefonda konuştuğumuz kadarıyla, ablasının ona anlattıklarımın ardından büyük bir sessizliğe gömüldüğünü öğrenmiştim. İşe gitmeyi bıraktığını ve kahvaltının ardından gün batana kadar bahçedeki masada öylece oturduğunu da söylemişti. Annesi kızının bu haline bir anlam veremez bir halde onunla konuşmaya çalışmışsa da bir sonuç alamamış.
Gediz'e ablasıyla konuşup konuşmadığını sorduğumda ise onu sadece gözlemlediğini söylemişti. Her ne kadar yalnız bırakmak istemediğini belirtse bile ikimizin de bildiği gibi marinadaki işler tek başını yürümüyordu ve birisinin o kadar çalışanın başında durması gerekiyordu. Zaten marinayı bu aralar hem o hem de ben oldukça boşlamıştık ve yeniden ipleri ele almanın zamanı gelmişti. Önümüz sezondu ve kesinlikle bir çeki düzene ihtiyacımız vardı.
Dudu'yla konuşmamın ardından toplantıdan önce marinada bulunacağımı söylemiştim ve öyle de yapacaktım, bugün marinaya gidecektim. Ama oraya gitmeden, benim için o kadar büyük olmasa bile, Melek için büyük bir adım atacaktık. Bugün kızım için okul bakacaktık.
Sancar'ın atmış olduğu konumu takip ederek cadde boyunca ilerlediğimizde biraz ileride bahsettiği okul kampüsünü de görmem bir oldu. Açıkçası bu kadar iyi bir yer beklemiyordum, beni şaşırtmıştı. Demek ki evde yaptığım konuşma işe yaramıştı ve bu kısa zaman diliminde araştırmasını güzel yapmıştı.
Açık otoparka girdiğimizde, Melek'in de heyecanlı bir şekilde etrafını izlemesi beni daha da mutlu etmişti. Buradan memnun kalacağına emin gibiydim ama kitabı da kapağına göre yargılamamak gerekirdi. Okul yöneticileri ile görüştükten sonra kesin bir karara varabilirdik.
Melek arabadan inip de babasına sarıldığında, çantamı omzuma takarak onların bu halini izledim.
"Ne düşünüyorsun?" Sancar Melek'in göz hizasındayken sorusunu sordu. Birazdan okulun bahçe kapısından girecektik ve Melek'in düşüncelerini daha iyi anlayabilecektim.
"Güzel gözüküyor." Gördüklerinden memnun kalmışçasına başını salladığında, Sancar eğildiği yerden kalkarak bir elini Melek'in omzuna koydu.
"Bir de içerisine bak bakalım."
Melek önden bahçeye girdiğinde, bu kadar çok büyük bir alan beklemiyordum. Dönemin çoktan başlamasından dolayı etrafta birçok öğrenci vardı, Melek'te yakında bu öğrenciler gibi olacaktı.
İster istemez içten bir şekilde buna sevinirken artık kızımın hayatının bir düzene girmesi ona çok iyi gelecekti, bunu biliyordum.
"Beğendin mi?" Sancar sorduğunda önümüzden etrafını inceleyerek yürüyene Melek'e bakıyordum. Bakışlarımı kızımdan çekmeden başımla onayladım. Aslında burası oldukça içime sinmişti. Eğer Melek'te beğendiyse, bence bir sorun olmayacaktı.
"Merkezde olması çok iyi. İkimize de yakın olacak." Saçımın tutamını kulağımın arkasına sıkıştırdığımda bu detaya dikkat ettiği için bir yandan mutlu olmuştum. En azından kararlarıma saygı duyduğunu gösteriyordu. Ya da ben öyle olmasını umuyordum.
"Bodrum'un en iyi özel okullarından bir tanesi." Başını sallayarak yüzünde bir gülümseme ile söylediğinde, bir yandan da Melek'i işaret ediyordu. Melek'in bakışları biraz daha ileride olan basketbol sahasına kaymıştı. "Kızıma da bu yakışırdı zaten."
Duyduklarımla adımlarımı yavaşlattığımda, zaten okul binasının önüne gelmiştik. Bu detayı neden şimdi söylediğini bilmiyordum ki gerek de yoktu.
Çalışıyordum, kendi paramı kendim kazanıyordum ve Sancar'a bağımlı değildim. Eğer bununla beni korkutabileceğini sanıyorsa, fena halde yanılıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tamam Mı, Devam Mı?
FanfictionSeninle beraber bir ev yapmaya çalıştım. Ama kapılar başka tuzaklara açıldı, merdivenler ise bir koridora çıkmadı. Değişmeye başladım. Çenemi kapalı tutmaya, daha ağır başlı, daha güzel, daha az uyanık olmaya çalıştım. Sonra da beni öldürdün, hem de...