İlk Adım - Bölüm 64

485 26 22
                                    

Sevgili kızımın yoğun istekleri üzerine burada kaldığımızda, sabah her zamankinden daha erken uyanmak zorunda kalmıştık. Çünkü okula geçmeden önce Melek'in eşyalarını alması gerekiyordu ve benim de üstümü değiştirmem lazımdı. Melek bu kadar erken kalkmayı dert etmemiş bir şekilde enerji dolu uyandığında, şaşırdığımı gizleyemeyecektim.

Her ne kadar Refika Hanım hızlı bir kahvaltı hazırlayabileceğini söylemiş olsa da onlara daha fazla zahmet vermek istemiyordum. Zaten yeterince düzenlerini bozmuştuk ve daha fazlasına ihtiyaç yoktu. Tabii annesi geride kalsa, Gediz ondan eksik kalmazdı. Benden önce Melek'e dışarıda kahvaltı yapacağımızı söylediğinde, gözlerimi devirmeden edemedim. Kızım böyle bir teklife hayır demeyeceği için ben de mecburen kabul etmek zorunda kalmıştım.

Eve kısa süreli uğradık ve hızlı bir şekilde işlerimizi halletmemizin ardından, Gediz onu takip etmemizi söyledi. Tabii Melek benim yerime onun arabasıyla gitmeyi tercih ettiğinde şaşkınlıkla kaşlarım havalanmıştı. Biraz da olsa satıldığımı düşünmüş olarak onun arabasını takip ederken, aslında o kadar kötü bir karar almadığımızı fark etmiş oldum.

Dava sürecinin bize ne göstereceğini bilemezdik belki, ama Melek ve Gediz'in arasının bu kadar iyi olduğunu gördükten sonra içimde en ufacık bir şüphe bile kalmamıştı. Bugün Anıl ile görüşebilmeyi başarabilirsek eğer, ardından Melek'le konuşacaktık ve düşüncelerini öğrenecektik.

Gediz'in emin olduğu kadar, en az ben de emindim. Kızım bir sorun çıkarmayacaktı. En azından öyle olmasını umuyordum. Bize uyacağını ve saygı göstereceğini düşünüyordum, çünkü yapacağımız bu evlilik Melek'in iyiliği için olacaktı.

Melek'in okuluna yakın bir yerde, butik bir kahvaltı mekânında durduğumuzda etrafın çok kalabalık olmamasına sevinmiştim. Zaten bütün gözler üzerimizdeydi ve eminim ki her hareketim her zaman olduğu gibi Sancar'a rapor ediliyordu. Her yerde gözü kulağı vardı ve artık tek hedef ben değildim. Etrafımdaki herkes de gözlem altındaydı.

Gediz çayının son yudumunu içtikten sonra saatine bir bakış attı ve ardından Melek'e dönerek konuştu.

"Sütçü köşeyi döndü, okul vakti yaklaştı. Hadi bakalım Melek Hanım." Gediz'in lafının üzerine ikimizde gülerken, gerçekten de okul zamanının geldiğini fark ettim.

Ortam o kadar iyiydi ki bu kısacık zaman biz anlamadan geçmişti. Uzun zamandır ilk defa bu kadar huzurlu bir şekilde kahvaltı ettiğimizi de fark etmeden edemedim.

"Okula da sen götür." Melek'in Gediz'e yönelttiği isteği üzerine bakışlarımı kızıma çevirdim.

Normal bir zaman olsaydı eğer, bu isteğine tamam derdim ama şimdi okulun önünde Sancar'ın olma ihtimalini de göz önünde bulundurmak zorundaydım. Eğer Sancar ve Gediz orada karşı karşıya gelirse, neler olacağını tahmin bile etmek istemiyordum.

Gediz onaylayacak gibi ağzını açtığında, onun bir şey söylemesine fırsat vermeden ben söyledim.

"Ama Gediz Abinin işe gitmesi lazım canım." Melek'in at kuyruğunu parmaklarıma dolayarak konuştuğumda, kızım bana döndü. "Çünkü önemli bir görüşmesi var."

Teknik olarak yalan söylemiş sayılmazdım, çünkü haklı bir sebebim vardı.

"Öyle mi?" Gediz de bunu bekliyormuş gibisinden bir ses tonuyla söylediğinde bakışlarımı ona çevirdim, kaşları havalanmıştı.

"Anıl Bey ile görüşeceksin ya."

Sanki bunu hatırlatmama ihtiyacı varmış gibi.

Dün gece bir karara varmıştık ve hemen harekete geçebilmemiz için de Anıl'la konuşmamız gerecekti. Ne kadar çabuk konuşursak, o kadar iyi olacaktı bizim açımızdan.

Tamam Mı, Devam Mı?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin