Jungkook konuşmasını bitirip arkasını döndüğünde yine Yoongi'yle göz göze geldi. Yutkunup yavaş adımlarla pratik odasına ilerledi. Odaya girdiği an diğerleri de sohbeti bırakıp Jungkook'a baktılar.
Hoseok : Hayırdır Jungkook ? Önemli bir şey mi ?
Jungkook gergin bir şekilde elini ensesine attı. Ne zaman bir şeyi anlatamayacak hissetse farkında olmadan böyle yapardı ve hyungları da fazla üstelemezdi ama bu sefer durum farklıydı.
Yoongi : Gelsene sen benle bir.
Yoongi yavaş adımlarla ayaklandı, ardından da Jungkook ilerleyip kapıdan çıktı. İlerdeki sandalyelerin önüne ilerleyip durdu Yoongi.
Yoongi : Kimdi o ?
Jungkook : Hyung..
Yoongi : Ailenle ilgili bir şey mi ? Yoksa Rosé-
Jungkook : Sonra konuşsak ?
: : :
Yuqi : İzin verdiler mi yani katılmamıza ?
Miyeon : Haziran'daki geri dönüşümüze kadar hiçbir programa katılmayacağımızı söylemiştiniz. Fikrinizi değiştiren ne ?
Menajer N : Programın yapımcıları sizin de katılmanız için çok ısrar etmişler. Hayranlarınız uzun zamandır sizi görmediği için merak ediyorlar. Katılım için yapılan hayran oylamalarında en fazla oya sahip 3. grupsunuz şu an. Şirket ilk başta reddetmişti ama-
Shuhua : Ama ?
Menajer N : Özel bir sahne gerçekleştirmenizi istediler. Geliri de diğer sahnelerinizden daha yüksek. Sizin için de çok iyi olur diye düşünüyorum.
Minnie : Düşünceli haliniz gözlerimizi yaşarttı. Hep böyle miydiniz acaba ?
Menajer N : Her zaman size yardımcı olmak için çabalıyorum zaten.
Minmie aldırmayarak etrafa bakındı. Bu olaylar esnasında Soyeon'un arkasında durmadıkları için başkanları ve menajerlerine sinirliydi. Menajer sessizliğe bürünen kızlara bakınca kaşlarını çattı.
Menajer N : Soyeon ve Soojin nerde ?
Yuqi : Revirdeler.
: :
Jungkook : Hadi hyung binsene. Yoruldum, bir an önce otele gitmek istiyorum demiyor muydun az önce ?
Yoongi Jungkook'a garip bir şekilde baktıktan sonra önlerindeki araca bindi. Normalde Jungkook'la aynı araçta gitmedikleri için ikisi de başta garipsedi. Jungkook artık zamanının geldiğini düşünerek söze başladı.
Jungkook : Bugün beni arayan... Soyeon'du.
Adını duymasıyla içinde bir ürperti hisseden Yoongi tüm bedenini Jungkook'a doğru çevirdi. O günden sonra verdiği sözü harfiyen yerine getirmişti Soyeon. Yoongi'yle iletişimini kesmiş ve karşılaşmamak için elinden geleni yapmıştı. Yoongi bu duruma onun kadar iyi dayanamamıştı. Jungkook'a sürekli durumunu sorup bilgi almaya çalışmıştı. Koridordan aşağı inerken gördüğünde bir süre durup onu seyretmişliği bile vardı. Ama Soyeon böyle davranmamıştı. Elinden geldiğince uzak kalmıştı Yoongi'den. Bu yüzden Jungkook'u aramış olması Yoongi'yi de endişelendirmişti.
Yoongi : İyi mi ? Başına bir şey mi gelmiş ? Söylesene lan.
Jungkook : Seni ..merak etmiş.
Mutluluk bazen 3 kelimeye bile sığabilirdi. Seveni mutlu etmek için bir bakış veya içten bir cümle bile yeterli gelebilrdi. Yoongi'nin hissettiği şeyler çok güçlüydü o anda. Onsuzken çektiği acı öldürücü geliyordu. Onu görmese bile adını duymuş olması ona huzur verebiliyordu. Dışarıdan aşırı sinirli bir kedi gibi görünüyordu. Konu Soyeon olunca yumuşayan bir kedi..
: :
Soyeon : Bitmedi mi hala?
Soojin : Az kaldı. Birazdan çıkarız.
Soojin yataktaki minik kardeşine baktıkça gözleri doluyormuş gibi hissediyordu. Revirdeki doktor ilaçların pek fayda etmeyeceğini söylediğinde ne yapacağını bilememişti. İlaçlardan çok ruh halinin düzelmesine ihtiyacı olduğunu hepsi biliyordu, şirketin yönetim katı hariç. Lütfen birazcık daha dayan, dedi Soojin içinden. Turları bittikten sonra Kore'ye dönünce onların görüşmesi için elinden geleni yapacaktı. Kendine söz vermişti. Kimse kardeşinin mutluluğundan önemli değildi artık. Soojin şefkatle Soyeon'un başını okşarken yüzünde oluşan ufacık gülümseme dikkatini çekti. Elinde tuttuğu telefona bakmayı sürdürürken gözleri dolmuştu minik kızın. Soojin yavaşça eğilip ekrana baktığında Soyeon'u sarsan kişiyi gördü. O an aralarındaki şeyin gerçekten de çok güçlü olduğunu tekrar fark etti.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
