51- ÖZLEM

412 36 22
                                    

:
:

Yoongi Jungkook'un ısrarıyla kolundaki yaraya pansuman yaptırmış, diğer koluna da serum taktırıp elinde serumuyla odanın önüne gelmişti tekrardan.
Miyeon, Shuhua ve Minnie'yle beraber tekrar yurda dönmüştü. Yuqi kimseyi dinlemediği için Soojin'le beraber hastanede sabahlayacaktı bu gece de.
Jungkook hyunglarıyla konuşmak için koridordan ayrıldığında Yoongi hala aynı yerindeydi. Soojin de dizlerinde yatan Yuqi'nin saçlarını okşuyordu. Yoongi'nin dağılmış hali hepsini çok endişelendiriyordu.

:
:

Jungkook elden ele dolaşan telefonda hyunglarıyla konuşurken sıra Jin'e gelmişti

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Jungkook elden ele dolaşan telefonda hyunglarıyla konuşurken sıra Jin'e gelmişti.

Jungkook : Az önce paylaştığın fotoğrafı gördüm.

Jin : Harika çıkmışım değil mi ?

Jungkook :  Gecenin bu saatinde görmeyi beklediğim son kişi Odeng ti sanırım.

Jin : Fotoğraftaki yakışıklıyı görmedin mi sen ?

Jungkook : Cidden Odeng baya gençleşmiş gibi. Çok iyi çıkmış fotoğrafta.

Jin'in söylenerek telefondan uzaklaştığını anlayan Jungkook, karanlık koridorda kendi kendine gülümsedi. Ardından kulağına gelen tok sesle ciddileşti.

Namjoon : Yoongi nasıl ?

Jungkook : İyi değil.. Burda kimse iyi değil hyung. Soyeon uyanmıyor. Hepimizin canı yanıyor. Ne zaman kendine geleceğini bile söylemiyor doktorlar. Ben... Ne yapacağımı bilmiyorum. Hyunguma bile sahip çıkamıyorum.

Namjoon : Ne demek o ? Bir şey mi oldu ?

Jungkook dolan gözlerini koluna sildikten sonra telefonu tekrar kulağına götürdü. Kendini işe yaramaz gibi hissediyordu. Kimseyi iyi edemiyordu.

Jungkook : Hyung...

Namjoon : Şştt.. Ağlama artık. Bu şekilde ağlayıp durursan tabi ki hyunguna göz kulak olamazsın. Güçlü olman gerek.

:
:
:

Bir elinde tuttuğu serumunu diğer eline alıp kapıyı yavaşça kapattı. Yüzündeki maskeyi biraz daha yukarı kaldırdıktan sonra yatağa doğru ilerledi. Camın arkasından gördüğü halinden çok daha küçük duruyordu bedeni. Biraz orada durup nefes alış verişini seyretti.
Bir an  huzurlu hissetti kendini. Gerçekten olması gereken yerde gibiydi şu an. Ardından kendini toparlayıp yatağın yanındaki sandalyeyi çekip oturdu.
Uyurken çok masum görünüyordu. Hiçbir derdi, endişesi yok gibiydi. Acı bir tebessüm yerleşti Yoongi'nin yüzüne. Ardından yavaşça Soyeon'un eline uzandı. En son dokunduğunda sıcak olan eller, şimdi buz gibiydi.
Ne diyeceğini, söyleyeceğini bilemeyerek kızın yüzüne baktı. Ona kendini anlatsa devamını dinlemek için uyanmak ister miydi ?
Nasıl başlamalıydı ? Ne demeliydi ona ? Niye bu kadar gergin hissediyordu onun karşısında ? Kafasındaki düşüncelerini bir kenara itip Soyeon'un yüzüne çevirdi bakışlarını. Zarar vermekten korkar gibi yavaşça elini okşadı Soyeon'un.

Yoongi : Seni ilk kez gördüğümde...

O gün Soyeon'u izlerken hissettiklerini hatırlayınca yüzüne bir gülümseme yerleşti.

Yoongi : Sahnede çok güçlü bir duruşun vardı. İlk defa rap yaparken kendinden bu kadar emin birini gördüm o sahnede...

O gün yapılan haberler dogruydu aslında. Yoongi gerçekten de Soyeon'a hayran olmuştu. Sonraki gün şirketteki konuşmalarını hatırlayınca yüzü düştü. Soyeon'u üzdüğünü anlamıştı ama konuşmak için yanına gidememişti.
Kim bilebilirdi ki o gün o masada burnundan kıl aldırmayan adam, dalga geçtiği kız için okyanusları aşarak ülkesine geri döneceğini ?
Değişimine kendisi bile inanamamıştı.

Yoongi : O gün seni çok üzdüm değil mi ? Diğer günler yaptığım gibi..

Aklına gelen anılarla gözleri doldu. Canını yakmıştı onun. Hem de birçok kez.. ama her seferinde huzur bulmak için tekrar ona gitmişti. Soyeon'un merhametine hayran oldu o an. Her şeyine hayran olduğu kadına bir kez daha hayran kaldı.

:
:
:

Yoongi : Diğerleri pek beceremiyor pişirmeyi. Genelde Jin hyung ve ben yaparım. Jungkook da arada gelip yapıyor bir şeyler ama Namjoon çok beceriksiz. Cidden bir gün zehirlenirim diye yiyemiyorum onun yaptıklarını.

Yoongi saatlerce Soyeon'a bir şeyler anlattı. Yurttaki hallerinden, pratik odasındaki komik olaylardan, konserdeki inanılmaz olaylardan...
Doktor duyabileceğini söylediği için pes etmeden saatlerce anlattı ona. Dertlerinden bahsetmedi, üzülüp de gelmek istemez diye.
Güneş ışıkları odaya vurmaya başlamışken gözleri tekrar doldu.

Yoongi : Canım yanıyor...

Başını yavaşça Soyeon'un karnına yasladı. Hastane kokusu üstüne sinse bile hala onun kokusu vardı. Kokusuyla mayışırken gözlerini kırpıştırdı.

Yoongi : Canımı yakıyorsun Soyeon.. Tek çaresi de sensin. Dönmen lazım. Kanattığın yaralarımı sadece sen iyileştirebilirsin...

:
:

Yoongi saçında hissettiği parmaklarla gözlerini araladı. Ne kadar zamandır uyuduğunu bilmiyordu. En son hatırladığı Soyeon'a bir şeyler anlattığıyken hala orda olduğunu anladı. Kafasındaki el saçlarını okşarken yavaşça başını diğer tarafa çevirdi. Gözleri aylar sonra tekrar buluştuğunda ikisi de özlemle birbirine bakıyordu. Yoongi uzun zaman sonra nefes aldığını hissetmişti. Göğsüne baskı sonunda azalmıştı. Soyeon'un yüzünde oluşan tebessüm onu mutlu etmeye yeterdi.

Soyeon : Çok uyudum biliyorum... ama sonunda geldim.

Yoongi : Sen geldin ya, gerisi önemli değil ...

BEST UNIT ( Soyeon & Yoongi )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin