❝Geçmişinde yaşadığı travmatik bir olaydan dolayı polislik mesleğinin adından bile ölesiye korkan bir kadın, farkında olmadan başına ömürlük bela olacak bir başkomiserle Adana sokaklarında denk düşer.
Adamın polis olduğunu öğrendiğinde korkuyla ora...
SELAM CANLARIM... YENİ BÖLÜMLE KARŞINIZDAYIM. BOL BEĞENİLİ BİR BÖLÜM OLUR UMARIM...
İYİ OKUMALAR...
***************
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Dıt, dıt, dıt, dıt...
Elimdeki ev telefonundan hallice olan ve bir türlü çalışmayan ankesörlü telefonu, telefon kulübesinin camına atarak sinirle sırtımı cama yaslayıp aşağıya doğru oturdum.
Ya kartı kabul etmiyordu yada bu telefon kulübesinde ki telefonun bile gıcıklık yapası vardı.
Çöktüğüm yerden kalkıp etrafa bakındım. Bir parkta neden kimse yoktu? Kimsenin mi dışarıya çıkıp hava alası ya da nefes alasıları gelmemişti?
Şu anda beklide yapabileceğim en mantıklı şey Daghan'ı aramaktı fakat ben sakarlık mı desem aptallık mı desem bilemediğim bir şekilde elimden telefonu suyun içine düşürmüştüm.
Hoş sanırım birde korkudan parkta kaybolmuştum ve eski yerime de dönemiyordum.
Parkın etrafında hâlâ lambası yanan evlere doğru koşarak dinlenmenin verdiği ve benim bol bol içime depolamış gibi çektiğim nefeslere güvenip son hız önümdeki eve doğru yanaşıp alacaklı gibi kapıyı çaldım.
Çaldım, çaldım ve sinirle kapıyı yumruklamaya devam ettim.
"Ne var alacaklı gibi kap-"
"Telefonun var mı?" Çatallaşmış ses tonum ve koşmaktan inip kalkan göğsüme baktı bir süre içerden çıkan adam. "Kimsin sen?"
Kesinlikle sorulması gereken en mantıklı fakat benim için en gıcık soru buydu sanırım. Kimsin sen? Hemen oturup sana kim olduğumu anlatamaya başlayacağım bende zaten.
İçimde patlamaya hazır bir volkan gibi köpüren sinirimi dizginleyerek ellerimi dizlerime koyup biraz soluklandım.
"Bakın beyefendi sadece otuz saniye telefonunuzu kullanabilir miyim demek için geldim ben vermeyeceksiniz yok deyin gideyim." Ellerini önce ceplerine sokmuş ve aradığını bulamayınca telaşlı yüz ifadesiyle içeriye girip geri dışarıya çıkmıştı.
"Ne yapacaksın telefonu?"
"Sevgilimi arayacağım." Beklediği cevap kesinlikle bu değildi anlaşılan beni kovar gibi dışarıya atmıştı. Hayır sorun, sevgilim olan adamın mesleğini söyleyemiyor oluşumdu.
Bir söylesem her cümlemde geçirecektim de işte...
"Beyfendi yanlış anladınız ben abimi arayacağım. Sanırım kayboldum ve eve dönmem gerek annem merak etmiştir telefonumu da düşürdüm."
"Hadi kardeşim hadi yürü git başka kapıya, akşam akşam elin sarhoşlarıyla uğraşamam ben. Abisini arayacakmış." İtildiğim kapıdan ayrılıp bir kaç ev yandaki kapıya ulaşıp çaldım.