BÖLÜM (12)

30.3K 1.7K 383
                                    

İYİ, KEYİFLİ VE GÜZEL OKUMALAR DİLERİM...

-----------------Tırnak uçlarımdan, saç tellerimin ucuna kadar yayılan bir sızı gözlerimi açmam için beynime uyarı sinyalleri gönderirken beynimin içerisi savaş alanı gibiydi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

-----------------
Tırnak uçlarımdan, saç tellerimin ucuna kadar yayılan bir sızı gözlerimi açmam için beynime uyarı sinyalleri gönderirken beynimin içerisi savaş alanı gibiydi.

Neden bütün vücudum bu şekilde sızlıyor ve  uyuşukluk hissi bütün hücrelerime yayılmış bilmiyorum. Sadece ağrının sağ tarafımda daha fazla ve yoğun olduğunu biliyorum.

Birbirine yapışan kirpiklerimi aralayıp sağ tarafımdaki ağrı ile yüzümü buruşturmuş bulundum.
Acıyordu. Ve herkese göre kendi canı tatlıydı ve haliyle benimde canım tatlıydı. Ve bu acıyı iki hatta üç katına çıkartıyordu.

Bulanık görüşüm önce bulunduğum yeri idrak etmek için etrafta dolandı ardından kolumdan yukarıya doğru uzanan kabloyu fark ettim. Serum hortumuydu bu. Hastanedeydim. Neden?

Bir bir zihnime düşen anılarla yaşadığım farkındalık anından hemen sonra kolumdaki acıya sebep olan anı bir defa daha tekrar tekrar yaşadığımı hissettim. En çokta Dağhan'ın doğrulttuğu silahın ucunda olduğum kısmı.

Sahi o neredeydi? İyi miydi? Yaşıyor muydu? Ben bilincimi yitirdikten sonra neler olmuştu? Ben bayıldıktan sonra ona bir şey olmuş muydu?

Telaş ve korku acıdan daha fazla bedenime yayıldığında yataktan doğrulmak istedim. Ama o anda koluma giren sancıyı yok sayıp gözlerim dolsa da oturur pozisyona geçmek için kendimle bir savaşa girdim. Dağhan neredeydi? İyi miydi?

Benim sonunda kendimle girdiğim savaşı kazanıp oturu pozisyona geçip kolumdaki serumu çıkartmak için bir hamlede bulunduğum an olduğum odanın kapısının aralanıp içeriye bir beden girmesi ile ellerim hâlâ serumun bantlı kısmında dururken gözlerim kapıya doğru çevrildi.

Bir hemsire elinde, icerisinde birkaç tıbbi malzeme olan metal bir tepsi ile içeriye girdiğinde bana bakıp telaşla yanıma geldi.

"İyi misiniz? Kalkmamanız gerekiyordu?"

Umursamadım. "Dağhan nerede?"

"Dağhan?" Dedi kimden bahsettiğimi anlamak ister gibi.

"Yeşil gözlü, esmer, uzun boylu bir adam. Benimle birlikte gelmiş olması gerek. Nerede o?" Dedim ama o iki üç saniye bana zehir gibi geldi. Boğazım kupkuruydu. Asırlardır su içmemiş gibiydim. Dilimi dudaklarımın üzerinde gezdirdim. Dudaklarım da kuruydu.

Hemşire elindeki tepsiyi bırakıp kapıya doğru adımladı. Ve bedenini çıkartmadan başını çıkartarak birkaç saniye öyle durup geri içeriye girdi. Onun hemen ardından da Dağhan girdi odaya.

Yatağa doğru yaklaştığında serum takılı olan sol kolumu kaldırıp yaklaşmasını söyledikten hemen sonra kolumu boynuna dolayıp sıkıca sarıldım. Benimle eş zamanlı bedenime dolanan kollar kolumdaki serumun içerisinde bulunan ilaçtan daha fazla dindirdi sanki acımı.

POLİS FOBİSİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin