BÖLÜM (38)

12.9K 1.3K 708
                                    

İYİ OKUMALAR.

SATIR ARASI YORUM YAPMAYI VE BOLÜMÜ BEĞENMEYİ UNUTMAYIN....

Satır arası yorum yapmayı ve bölümü beğenmeyi unutmayın....
Arkadaşlar yaptığınız yorumlar etiketli olan sıralamalarda yükselmemize yardımcı oluyor. Bol, bol, bol yorum yapın..

Arkadaşlar okuyucu sayısına göre beğeni sayısı biraz düşük gibi, ne dersiniz?? Çok çok iş değil, alt üstü küçük bir yıldıza basacaksınız... Lütfen üşenmeyin...

**************

**************

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.





Üzerime çevrilmiş gözlerin sahiplerine baktım yandan yandan. Aslında daha doğrusu bakmaya çalışıyordum başarılı mıydım peki, bilmiyordum.

Bence iyi gidiyordum kimseyle göz göze gelmeyerek.

Tamam bazen beşikteki küçük bebekle bakışıyordum. Onun da sesi çıkmıyordu bana karşı, beni eleştiremiyordu. O yüzdendi sanırım.

Birisi bir şey diyecek telaşı üzerine sıkı sıkıya tuttuğum Dağhan, "Naz," diyerek onu tuttuğum elimin üzerine sıcak elini yerleştirdi. "Sakin ol bir tanem, bacağımı morarttın."

"Sakinim ben! Neden sakin olmayayım?" Diyerek yerimde kıpırdandım.

Tabii ya, çok sakinim. Aşırı sakinim...

"İzel mi Naz mı?" Dağhan'ın babasından çıkan soruya cevap vermek amaçlı hafifçe koltuktan öne doğru çıktım.

"İzel Naz, ama genelde herkes İzel ismini kullanıyor."

Dağhan'ın babası -Turgay- "Anladım." Diyerek başını salladı. Şu anın hiç bitmeyeceğini düşünmeye başlarken Dağhan sanki rahatsız olduğumu en sonunda (!) anlamış olacak ki ayaklanmıştı.

"Bir kalkalım artık baba." Diyerekten Ayaz'ın üzerini düzeltmeye koyulmuştu. O işiyle meşgulken Dağhan'ın babası da kalktı.

"İyi peki nasıl isterseniz," diyerek Ayaz'ın yanaklarından birkaç kez öpüp bana döndü. "Görüşürüz kızım."

Tabii tabii, şöyle uzun zaman sonra görüşürüz. Yaşıyor olursanız...

Kendi kendime düşündüğümü dışa vurarak "Umarım." Diye fısıldadım. Beni duymuş olacak ki dudaklarından kısa bir tebessüm geçmişti.

"Ben inanıyorum çok yakında tekrar görüşeceğiz." Diyerek bana içten bir gülümseme bahşedip Dağhan'a birkaç şey söylemişti. Lâkin onları dinlenemeyecek kadar Ayaz'ın beni çekiştirmesiyle uğraşıyordum.

"Pasta yiyelim, hayır hayır dondurma." Evet, birde Ayaz 'kalacağım' mızmızlanmasını yapmasın diye Dağhan ona giderken ne istiyorsa ondan yiyebileceğine dair bir söz vermişti.

POLİS FOBİSİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin