SATIR ARASI YORUM YAPMAYI VE BÖLÜMÜ BEĞENMEYİ UNUTMAYIN..
İYİ OKUMALAR..
----------------
"Birden fazla yabancı dil biliyorum. Belki bahsettiğiniz adamla konuşabilirim... Tabi davayı çekmeyi kabul edersen."
Yavaş bir şekilde bedenini bana çevirip kısılan gözleriyle bana baktı.
Yeşillerinin arasına sızan açık sarı renkler bana gösterdiği duygu karmaşasını tam olarak yansıtmıyordu.Ne düşündüğü hakkında bir fikrim yoktu.
Benim tek düşlediğim şey kabul etmesiydi. Bana ihtiyacı var mıydı, devlet yabancı dil bilen birisini bulmaz mıydı düşünmek istemiyordum. Sadece kabul etmesini umuyordum. Çünkü başka hiç bir şekilde onunla anlaşamazdım.Biraz öncekine göre bariz yumuşadığı belli olan ses tonuyla konuştu. "Niye böyle bir şey yapayım ki?"
"Yapmak zorunda değilsin. Benimki sadece teklif. Ki yaptığın mesleği göz önünde bulundurup düşünürsek herkese güvenemeyeceğin apaçık bir gerçek." Yüzümü dikkatle süzüp üzerime doğru bir adım attı. Adam sanki bana çok güveniyor, ben babasının oğluyum.
"Çenesinin düşük olduğu apaçık gerçek olan birisine neden güveneyim peki?" Bu adam konuşurken el altından bana laf mı vuruyordu?
Çenem düşük falan değildi benim...
"Çenesinin düşük olduğu apaçık gerçek olan bir kız babasının hayrına yapmıyor herhalde. O da kârlı çıkacak."
"Yüzünü bile görmek istemediğim bir kıza güvenip iş yapacağımı falan düşünüyorsan unut bunu." Sanki ben senin yüzüne çok meraklıyım.
Deliye bak hele...
"Sen bilirsin. Ama davayı çekene kadar yüzünü görmek istemeyeceğin kızı sürekli göreceksin sanırım. Çünkü aptalca bir fotoğraf mevzusu yüzünden işimden olmak istemiyorum." Gözleri sinirle üzerimde dolanıp yüzümde durdu.
"Bak ben sabırlı birisi değilimdir. Hele de karşımda aptal bir kız çocuğu varken. Sinirlerimi dahada bozup canını yaktırmadan defol git." Çocuk mu demişti bu adam bana? Aranız da çok çok 5-6 yaş vardı.
Ne istiyordu benden ya? Kendisini işinden atacak olsalar ne halt yapardı acaba? Aptal...
"İşinden atılırsın umarım." Sinirle duvarın dibinden ayrılıp kapıya yöneldiğim sıra da koluma değen parmaklar canımı yakmıştı.
Harika. Adam birde zorba.
"Ne dedin sen?"
"Ne dedim ben?" Boştaki elini burun kemerine değdirip sinirle gülüp yüzünü yüzüme yanaşırdı.
"Kızım yemin ederim elimde kalacaksın. Dahada zorlamadan defol git." Bu adam ne diye sürekli beni tehdit ediyordu. Bende onu ederdim. Hoş sonrası pek iyi olmayabilirdi bu yüzden etmiyordum ya.
Yoksa lafta tehdit etmekte ne vardı sanki."Beni tehdit etmen işine ne kadarda uygun bir davranış. Tebrikler. Mükemmel bir çalışansın." Ellerimle aşağılayıcı bir şekilde alkış senfonisi çalarak durdum.
"Daha polis bile diyemeyen birisi için ne kadarda cesurca bir davranış." İşittiğim rahatsızlık derecesi arşa ulaşan kelime ile gözlerimi kapatıp dişlerimi sıktım.
"Tabi ya. Senin gibi zorba birisine de anca başkalarının zayıf noktasıyla uğraşmak düşer." Konuşurken açmadığım gözlerimi simdi açıp benimle dip dibe duran adama baktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
POLİS FOBİSİ
Roman pour Adolescents❝Geçmişinde yaşadığı travmatik bir olaydan dolayı polislik mesleğinin adından bile ölesiye korkan bir kadın, farkında olmadan başına ömürlük bela olacak bir başkomiserle Adana sokaklarında denk düşer. Adamın polis olduğunu öğrendiğinde korkuyla ora...