BÖLÜM (4)

33.7K 1.8K 546
                                    

SATIR ARASI YORUM YAPMAYI VE BEĞENMEYİ UNUTMAYIN...

İYİ OKUMALAR..🌹

******

Ne dediğinin farkında mıydı bu çocuk?

Yaptığı meslek gün gibi ortadaydı ve benim şu hayatta belkide en çok korktuğum şeydi. Adamın yaptığı meslekten delicesine korkan bir insanın, onunla karsi karşıya gelip konhsmasi akli dengesi yerinde kimsenin yapacağı iş değildi.

Ben bu işin en ufak bir kısmında bile yer almazdım. Alamazdım.

"Sacmalama Ilgaz. Ne konuşacağız, en önemlisi nasıl konuşacağız? Adam göstersin bize dünyanın kaç bucak olduğunu taksın bileğimize kelepçeyi. Saçmalama Allah aşkına." Ellerimle saçlarımı karıştırıp kendi etrafımda sinirle dönerek yine Ilgaz'a bakacak şekilde durdum. Bileklerine kelepçe takılması onlar için pek korkutucu bir olay değildi. Ama benim için dünyanın en büyük olayı olurdu!
"Zaten adamın beni bulmaya çalıştığına eminim. Beni tekrar görürse nezarete atacağını söyledi. Üzgünüm ama bu sorunla karşı karşıya gelecek kadar cesur değilim."

Kesinlikle o kaçık adamla tekrar asla karşı karşıya gelemezdim.
Asla...

*****************

Ayaklarımı sürüyerek elimdeki poşetleri kapının yanına bırakıp salona ilerledim. Biraz rahatlamak için yürümeye karar vermiştik ve markete uğramıştık geri dönüşte.

"Konuştunuz mu?" Biz evde yokken gelen Ali, Yağmur'un dizlerine uzanmış yatıyordu.

"Konuştuk ama Ilgaz'in fikri asla kabul edilemez. Ben etmiyorum." Ali bir anda oturduğu yerden kalkıp benim yanıma doğru geldi.

"Nedenmiş?"

"Sananeymiş." Benim kelimemden sonra Barış lafa atlayıp sessizliği bozdu.

"Adam polis bizimki korkuyor." İstemsiz bir şekilde dişlerim sıkılaşmış, gözlerim kapanmıştı. Elimin altındaki yastığı sinirle Barış'a atıp oturduğum yerden kalktım. Mesleği şu bir haftadır aklımdan çıkmıyorken zaten beynim zonkluyordu birde duymak beni çileden çıkartan tek şeydi.

"Bu konu hakkında konuşmak istemiyorum. Hepinizin suçunun ceremesini ben çekmem! Siz konuşun gidinde."

"Savaş bir şey desene sende ne diye put kesildin. Gelmeden ikna edicez, ikna edicez diyordun." Dedi Barış. Bu cümlesi biraz ima barındırıyordu çünkü ilk başta her şey onun yüzünden olmuştu.

Bir dakika, bir dakika. Onlar buraya beni ikna etmek için mi gelmişlerdi?

Bu kesinlikle arkadaşlık el kitabına aykırı hareketlerdi.
Hani birimiz yandığında hepimiz ateşe atlayacaktık?
Hani birimiz uçurumdan atalarsa digerleride arkamızdan gelecekti?

Hangi salak koymuştu bu kuralları? Ve neden kimse uygulamıyordu?!

Bunlar bildiğin kurbanlık koyun gibi bacaklarımdan asıp adama derimi yüzsünler diye göndereceklerdi beni.

"İzel. Güzel kardeşim. Adamın fotoğrafını biz mi çektik. Sen çektin. Bizi nereden tanısın adam?" Bahaneye bak. Çekmedikleri adamın fotoğrafını göndermeyi biliyorlardı ama!

Pis hainler.

"Adana'ya tekrar gitmeyeceğim." Son noktayı koyup salondan çıkacağım sırada Ali'nin sesini duydum.

"İzel. Bak ben gelmeden adam hakkında biraz bilgi bulmaya çalıştım. Adam İstanbul emniyetinde komisermiş. Adana'ya iş için gitmiş. Ve bir kaç gün önce İstanbul'a dönmüş." Dedi Ali ellerini birbirine çarparak.

POLİS FOBİSİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin