BÖLÜMÜ BEĞENMEYİ VE YORUM YAPMAYI UNUTMAYIN.
KEYİFLİ VE GÜZEL OKUMALAR.
-----------------
Çapkın bir şekilde gülüp öne doğru eğilerek bakışlarını yüzümde dolandırdı. "Aksini söylediğini hatırlamıyorum, zira iki defa peşimde yakaladım seni. Birinde de genellikle platoniklerin yaptığı gibi elinde kamera ile fotoğrafımı çekiyordun."
"Seni öyle bir amaçla çekmediğimi biliyorsun." Dedim çektiğimi itiraz etmedim ama o amaçla yapmadığımı belirterek. Hoş bunu bildiğini biliyordum ama benimle uğraşmak için yapıyordu.
"Biliyor muyum?" Dedi dudağının bir kenarı yukarıya doğru kıvrılırken.
"Biliyorsun!" Diye onun tam tersi şekilde homurdandım.
"Hiçte bilmiyordum ama hadi öyle olsun." Dedi beni sinir krizine sokacak kadar eğleniyormuş gibi bir şekilde.
"Belkide aşığımdır." Dedim onun benimle alay etmesi sinir tellerimi hepten kopartmışken.
Tamam çok çekici ve yakışıklı olabilirdi ama aşık olunmayacak kadar kaba biriydi.
Dağhan benden bu cevabı kesinlikle beklemiyordu. Anlaşılan yine ona aksi bir sekilde karşılık vermemi bekliyor olmalıydı ki eğlenen yüz ifadesi bir anda gerilmiş ne yapmaya çalıştığımı tahmin etmek ister gibi üzerimde dolanmıştı. Oturduğum yerden kalkıp yatağın etrafını dolanarak onun oturduğu yere geldim.
"Belkide senden hoşlanmışımdır." Sağ elimi kaldırıp işaret parmağımı yüzüne değdirdim. Dudağımı dişlerimin arasına alıp ona bakmayı sürdürürken yavaşça dişledim. "Belkide bütün bu çevirmen hikayesi sana olan ilgimdendir."
Şaşkınlıkla yüzüme bakmaya devam edişi ne kadar komiğime gitse bile gülmemek için büyük bir çaba harcayarak kendimi frenledim. "Ya da bu fotoğraf mevzusu şirket seni istediği için değil de ilk başta ben seni çekmek istediğim içindir. Ben senden hoşlanıp çektikten sonra seni şirkete önermişimdir." Diye kısık bir sesle mırıldandım. Söylediklerimin hiç birisi gerçek değildi ama bunu bir ben biliyordum.
Parmaklarımı yanaklarına değdirip oradanda saçlarına çıkardım.
Saçları o kadar yumuşaktı ki...
"Ama sende itiraf et. Benimle birlikteyken zamanın nasıl geçtiğini bile anlamıyorsun." Oturduğu yerden kalkıp tam karşımda durup gözlerimin içine baktı.
"Dağhan..." Fısıltı şeklinde çıkan ses tonum ile sertçe yutkunmuş, adem elması bir aşağı bir yukarı hareket etmişti. Belimde hissettiğim parmaklar beni huylandırınca başımı aşağıya eğip oynadığım küçük oyunun zaferi ile gülerek yine gözlerine bakmak için başımı kaldırdım.
Sanırım birilerinden hoşlanan ben değildim.
O daha ne olduğunu anlamadan belime koyduğu elleri arasından çıkıp parmağımı ona doğru salladım. "Seni kesinlikle sapıklıktan dava edeceğim."
Ne yapmaya çalıştığımı anlamayarak öylece olduğu yerde donmuş bana bakıyordu.
"Ve kendinden yaşça küçük birisine ilgi duymak. Hadi abicim yaa. Kendi yaşıtlarınıza bakın." Dedim bana sürekli küçük küçük demesine imada bukunarak. Çantamı omzuma takarak Dağhan'in bir şey demesine izin vermeden odadan çıkıp merdivenlere doğru yöneldim.
Birde bana sürekli laf söylüyor.
Böyle bir şeyi yapmak...
Kesinlikle hiç benlik bir şey değildi. Ama o kaba adamın bir derse ihtiyacı vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
POLİS FOBİSİ
Novela Juvenil❝Geçmişinde yaşadığı travmatik bir olaydan dolayı polislik mesleğinin adından bile ölesiye korkan bir kadın, farkında olmadan başına ömürlük bela olacak bir başkomiserle Adana sokaklarında denk düşer. Adamın polis olduğunu öğrendiğinde korkuyla ora...