Holaaaa, öpücüklüyorum hepinizii :*
Günün şarkı önerisi: Pitch Perfect- Flashlight 🦋
Girdiğim şoktan annemin seslenmesiyle çıkmıştım.
"Maviiii?" kafamı sallayıp kendime geldim. "Efendim anne?"
"Kızım çorbaları koyar mısın?"
"T-tamam."
Servise yardım ederken Deniz konuştu. "Kusura bakmayın ikinciye bölüyorum yemeği. Umut ben memnun oldum." Yerine oturdu yani karşıma... Yani karşımdaki sandalyeye. Tamam şimdi idrak ettim.
Yanımda Ceyla vardı. Deniz'in yanında da Bora oturuyordu. Onun çorbasını koyarken elim titredi. Az kalsın döküyordum.
Herkese koyduktan sonra yerime oturdum. Ve yemeğe başladık. Kafamı tabağımdan kaldırmıyordum. Aileler sohbete dalmıştı Bora da Ceyla'yla şakalaşıyordu, gülüşüyordu. Sonra bi sustular ikisinin de bakışlarını üstünde hissettim. Kaldırıp baktım. Ama Deniz'e bakmıyordum. Deniz zaten kafasını kaldırmamıştı.
"Niye suspus oldun kız?"
"Yemek yiyorum ondan." deyip gülümsedim ve kafamı eğdim. Bora susmadı tabi ki. Tabiiiii ki.
"Sonunda kuzenimle tanıştınız. Umoş siz zaten aynı okuldaymışsınız nasıl tanışmıyorsunuz anlamadım valla." Deniz oturduğundan beri kafasını ilk defa kaldırmıştı.
"Aynı sınıfta değiliz ondandır kuzen." dedi ve o an göz göze geldik. Çekemiyordum bakışlarımı. Öyle bir andı ki sanki her şey bulanıklaştı ve sadece biz vardık. Bakışlarından bir şey anlaşılmıyordu neden hala bakıyordu bilmiyordum. Bilmesem de olurdu. O an dursun istedim zaman. Ama durmadı tabii ki Bora elini aramıza sokup sallamaya başladı.
"Alooo daldınız!" Gözlerimi kaçırdım. Az önce noldu öyle ya.
"Noldu bir kitlendiniz siz?" Bora sus annem bir sus nolur öleceğim burda!
Hiçbir şey söylemeden yemeğimi yemeye devam ettim. Bu yemekten kalbim durmadan çıkabilirsem iyiydi.
Yemek bitmeden anneler kendi aralarında tatil işini konuşup anlaşmışlar bile bize de yemek bitince söylediler.
Gidiyorduk...
O değil de Deniz'le tatile gidiyordum!
Yemek bitince aileler içeri salona geçtiler kalabalık oldukları için. Biz de bahçedeki koltuklarda kaldık. O kadar gergindim ki 15 dakikadır sadece telefona bakıyordum. Saatin dakikasının değişmesini izliyordum. Hatta tam şimdi 16 oldu. Of.
Bora ve Ceyla yine sohbete dalmışlardı. Denizse.. Deniz ne yapıyordu acaba be? Kafamı hiç kaldırmadım ki de göreyim.
Kafamı kaldırdığımda bana baktığını gördüm. Yapma işte şunu yapmaa! Niye bakıyorsun ki uzaktan izlerken her şey daha kolaydı. Ve o yine gözlerini kaçırmadı. Normalde -Deniz'i tanıdığım kadarıyla- gözlerini kaçırırdı Deniz tanımadığı insanlardan. Sevmezdi böyle şeyleri. Ama inatla gözlerimin içine içine bakıyordu. Ben de ona bakmaya başlayınca öyle bakıştık bir süre. Ne kadar süre bilmiyorum çünkü saatler gibi geldi. Sonra araya Bora girdi. Yine...
"Ya Mavi! Umut! İkidir kitleniyorsunuz aşklarım noluyor yav?"
İkimiz de aynı anda Bora'ya döndük. Sonra Ceyla'yla göz göze geldim. Göz kırptı. Kızardım. Kızarmak kadar saçma bir özellik daha yok. Beyaz tenli olmanın zararları...
"Ben bir elimi yüzümü yıkayıp geliyorum hemen."
"Ben bi elimi yüzümü yıkayıp geliyorum hemen."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hipotalamus /Texting-Ara Verildi
Teen Fiction0537***: İnsanlar kalpleriyle aşık olmazlar biliyor muydun Deniz? 0537***: Aslında aşık olacağımız kişiyi seçen beyindeki hipotalamusumuz. 0537***: Ve benimki seni seçmiş... 25.08.2020 yazmaya başladım 01.10.2020 yayımladım🌸 Reklam yapmazsanız sev...