Sabah Ice'ın elimi yalaması ve Kavun'un yüzüme oturmasıyla uyandım. Sanırım artık normal bir şekilde uyanamayacaktım. Elimi yüzümü yıkayıp kahvaltıya indim. Bulut tam bir gece insanıydı o yüzden sabahları zinde olmazdı pek, aynı bu sabah olmadığı gibi...
"Kaçta uyudun be sen?" dedim ağzıma zeytin atarken. "Odama girer girmez." dedi ve kahvesinden büyük bir yudum aldı. "Ben de onu diyorum 1'de uyudun ne bu halin?" dedim.
"Ada üzerine yığılıvereceğim şimdi bak." dedi ve teslim olurcasına ellerimi havaya kaldırdım.
"Babamlar yok mu?" dedim. "Çıktı onlar toplantıları varmış" dedi kafamla onayladım. "Bizi sen bırakırsın değil mi canım abim." dedim şirin şirin. Burnumu sıkıştırdı ve gülümsedi. Bu evet demek oluyordu.
Kahvaltıdan sonra üzerimi giyinmeye çıktım, giyindikten sonra Kavun'u öpüp aşağı koştum. Ceyla gelmiş Bulut'la sohbet ediyordu. Geldiğimi fark ettiklerinde hep beraber dışarı çıktık. Arabaya bindik ve okula doğru yol aldık.
Okul binasından içeri girdiğimizde kırmızı koltuklarda oturan Bora ve Deniz'i fark ettik. A bu arada şu mesele. Ben kafamda bir şeyleri netleştirmek isterken iyice dağıtmıştım kafamdaki düşünceleri. Bu yüzden akışa bırakmaya karar vermiştim. Zaten planlı yaşayan ben değildim, Ceyla'ydı.
Ne zaman ki hayatımla alakalı plan kurup kararlar almaya kalkışsam elime yüzüme bulaşıyordu zaten. Bu zamana kadar hep böyle olmuştu. 'Denemekten zarar gelmez' diye diye o cümlenin anlamını yitirdim kendi içimde resmen.
Bora bizi fark edince abartılı bir şekilde el salladı biz de sınıflara uğramadan onların yanına geçtik. "Selam çikolatalarım." dedi heyecanla. "Şş 18 naber?" dedi Ceyla'nın yanağını sıkarak. Ceyla gözlerini kısıp Bora'ya baktı bu temasından hoşlanmadığı aşikardı. Bora şımarıkça gülümseyip bakışlarını bana çevirdi. "Senden naber Maviş:?" dedi. Derin bir nefes alarak "İyi diyelim iyi olsun." dedim.
"Neden, iyi değil misin yoksa?" dedi şüpheyle.
"Ben öyle bir şey mi dedim şimdi?" Ceyla'dan istediğini alamamıştı şimdi de bana sataşıyordu.
"Ne dedin?" dedi gözlerini karpuz kadar açarak. Derin bir nefes aldım tam cevap verecekken Deniz araya girdi.
"Şansını zorlamasan mı daha fazla?" dedi ve bir nevi beni kurtarmış oldu.
"Tamam son bir şey deneyeceğim." dedi işaret parmağını kaldırarak. Kimseden bir tepki gelmeyince elini çantasına götürdü. Ne çıkaracak diye beklerken o aradığı şeyi bulamadığı için yüzü düştü. Çünkü çantasının içine bakmadan arıyordu havalı havalı ama istediği olmamıştı. Sinirle soludu ve çantanın içine baktı.
Gülümseyerek Capri-Sun çıkardı ve bana uzattı. Tam alacakken geri çekti kaşlarımı çatıp ona baktım. "Neyin olduğunu söylersen senindir." dedi ciddiyetle sonra hemen ciddiyetini bozup ellerini çenesine koyup dinleme pozisyonunu aldı.
"Bora kantinde satılıyor farkındasın değil mi arkadaşım?" dedim. Anında yüzü düştü ve Capri-Sunı uzattı. Ceketinin yakalarını düzeltti, çantasını alıp yanımızdan ayrıldı. Trip çekecektim. Hem de Bora'dan. Ay en çekilmeyecek insandan. "Geçmiş olsun." dedi Ceyla gülerek, yüzümü buruşturdum.
Dersin başlamasına az kaldığı için ayaklandık tam ilerleyecektim ki kolumu biri tuttu. Dönüp baktığımda Deniz'di. "Mavi bir şey sorabilir miyim?" dedi. Kaşlarımı havalandı ve tamamen ona döndüm. "Ben sınıftayım." deyip yanımızdan ayrıldı Ceyla.
"Seni dinliyorum." dedim içimde istemsizce oluşan heyecanı bastırmaya çalışırken.
"Birkaç gündür iyi misin?" dedi ciddiyetle.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hipotalamus /Texting-Ara Verildi
Novela Juvenil0537***: İnsanlar kalpleriyle aşık olmazlar biliyor muydun Deniz? 0537***: Aslında aşık olacağımız kişiyi seçen beyindeki hipotalamusumuz. 0537***: Ve benimki seni seçmiş... 25.08.2020 yazmaya başladım 01.10.2020 yayımladım🌸 Reklam yapmazsanız sev...