SİSLİ GECELER

85 1 0
                                    

Sisli ve karanlık bir Karbak gecesiydi ki zaten Karbak genelde soğuk ve karanlık gecelerin şehri idi. Elya, Karbak'ta yaşayan sıradan çiftçinin bir kızıydı. Saçları şarap kızılı, gözleri zümrüt yeşili güzel bir kadındı. Kendi bildiğini okuyan, inatçı birisiydi ancak komşuları tarafından sevilirdi. Herkes onu gördüğünde selamlarını verir, gülümserdi.

Ancak Elya'nin herkesten gizlediği bir ilişkisi vardı. Karbak Lordunun mutlak adamlarından Sir Alcander ile birlikteydi. Elbette aşık değildi fakat Sir Alcander'i sefil hayatının bir kurtuluşu olarak görüyordu. Sessiz adımlarla evin kapısına doğru ilerledi. Kapının kolunu tutup yavaşça kendine doğru çekti. Tam kapıdan çıkarken arkasından bir ses yükseldi.

" Bu saatte nereye gidiyorsun abla?" Bunu soran Elya'nin on üç yaşındaki küçük kardeşi Lyla idi. Elya kardeşine doğru döndü, ona sarıldı. " Birkaç işim var, birisini görmem gerek babamlara sakın soylememelisin Lyla. En kısa sürede geri döneceğim." Elya, kardeşinin yanağından öptü ve kapıya doğru uzanıp gitti.

Sir Alcander onu ormanin derinliklerinde, bir ağacın altında bekliyordu. Elya adama doğru seslendi. Adam, Elya'yı görür görmez ona sarılıp öptü. " Size hasret kaldım efendim" tüm nefesiyle adamın gözlerinin içine doğru bakarak ona olan özlemini dile getirdi.

" İnan bana bende seni çok özledim Elya" fakat bir sorun vardı adam keyifsiz ve suratı asık bir haldeydi. Elya adamın halini fark etti ve ne olduğunu sordu. Adam kafasını yere doğru devirdi. " Yakında savaş başlayacak" dedi üzgün ve umutsuz bir sesle. Elya adamın haberini duyunca gözleri doldu.

" Gidiyor musun?" Diye sordu.

" Üzgünüm Elya ama en yakin zamanda döneceğim sana tekrardan söz veriyorum" Sir Alcander elleriyle kadının belini sardı. Kızın dudaklarına ufak bir öpücük kondurdu. " Hoşçakal Elya" dedi sesi titreyerek. Elya'nin yaşla dolmuş gözleri aktı. "Hoşçakalın efendim." Diye karşılık verdi.

Adamla ayrıldıktan sonra Elya yavaş ve üzgün bir şekilde evine doğru yürümeye başladı. Hava o kadar sisliydi ki etraf görünmüyordu. Elya evine doğru geldi, kapının yarım bir şekilde açık olduğunu fark etti. Eve doğru hızlı adimlarla hareket etti. Eliyle kapıyı geriye doğru itti. Gördüğü manzara karşısında şok icinde kaldı. Annesinin kafası sert bir eşya ile parçalanmış, babasinin ise kesik boğazından kanlar akıyordu. Elya çığlık çığlığa kaldı. Onun çığlığı tüm köyü inletti, herkes yanına doğru koşmaya başladı. İnsanlar karşılaştıkları görüntü ile tıpkı Elya gibi korku içinde kaldılar. Elya bu olanlara anlam veremedi. Kimin ondan ve ailesinden ne istediğini anlamadı. Hemen kardeşinin odasına doğru koştu ancak kardeşi evde yoktu. Belki kaçmıştı ya da kaçırılmıştı. Hiçbir şey bilmiyordu, annesinin yanına doğru eğildi ve hıçkırıklara boğuldu. Bir anda kalabalığın içinden bir adam sıyrıldı. Sağ gözü bantlı ve sol yanağında da derin çizikler bulunan bir adam elini Elya'ya doğru uzattı. Elya adama anlamsız bakışlar attı, ne olduğunu bir türlü bilmiyordu. " Hemen benimle gelmelisin"

Adam, Elya'ya seslendi.

KILIÇLARIN YÜZÜ 1.KİTAP KIZILIN RESMİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin