33.BÖLÜM ~ KÜÇÜK BİR ŞEY

123 28 3
                                    

Neymiş bakalım bu küçük bir şey? Okuyun bakalım dmsööxö

---------
Uyandığımda Ayaz'ın kollarının arasındaydım ve o uyuyordu. Dün baya geç yatmıştık. Aceba saat şu an kaç olmuştu? Üstümde bir halsizlik vardı ve kalkmaya niyetim yoktu. Ayaz'a iyice sokuldum, o ise gözlerini açtı.

"Güzelim," diye mırıldandı uyku mahmurluğu ile.

"Canım,"dedim elimi suratına uzatırken. Suratını sevdim. Yeni çıkmakta olan sakallar elime garip bir his verince kıkırdadım.

"İyi misin?" dedi.

Kafa salladım. Yanağından öptüm. Burnuma bir fiske vurdu ve gözlerini geri kapattı.

"Uyuyacak mısın? Dün gece o kadar mı yoruldun?" dediğimde gözlerini açmadan tebessüm etti.

"Başım ağrıyor biraz, az daha uyuyalım,"dedi.

"Masaj yapayım mı?" dedim.

"Çok güzel olur,"derken beni iyice üstüne çekti.

Ellerimi başının iki yanına götürdüm. Elleri sırtımı seviyordu. Okşuyordu. Ben ise onun başına masaj yapmakla meşguldüm.

"Saat kaç? Kahvaltıyı kaçırmayalım," dedi.

"Bilmiyorum, bakmadım,"dedim.

"Bakalım," derken yandaki etajerin üzerindeki telefona uzandı. Üzerinde olduğum için zor aldı. Sonra gülmeye başladık.

"Aşkım,"dedi telefona bakarken.

"Noldu?"

"Saat 13.40" deyip güldü.

"O kadar olmuş mu ya?" dedim.

"Olmuş,"deyip güldü.

"Kahvaltı bitmiştir şimdiye," dedim.

"Öğlen yemeği başlayacak," deyip güldü.

"Sabaha doğru uyuduk, gayet normal bu saatte kalkmamız," dedim gülerken.

"Ben tost yemiştim ama acıkmışım," dedi.

"Kahvaltı yemeye başka bir yere gidelim," deyip güldüm ve karnımın guruldaması gerçekten çok acıktığımı belli ediyordu.

Ayaz zaten gülüyordu ama bu sefer kahkaha attı. "Sen gerçekten çok acıkmışsın, hadi kalk."

Omzuna vurdum ve karnına oturdum.

"Kalk çabuk, yoksa az sonra üstümde değil altımda kalacaksın. Yemek yemeye de gidemeyeceksin," dediğinde omuz silktim.

"Sen bilirsin,"dediği an kendimi yatakta buldum. Boynumdan öptü.

"Demiştim sana," deyip güldü.

"Ama ben acıktım," dedim.

"O zaman hazırlanalım ve çıkalım, beraber güzel bir kahvaltı yapalım, seni İstanbul'da en güzel kahvaltı hazırlayan birine götüreceğim. Doğa ile iç içe, çok güzel bir yer, ona göre giyin," dedi.

"Ay, çok merak ettim. Ama önce banyo olmam gerek," dedim.

"Ben de olacağım," dedi.

"Gel o zaman, küveti dolduralım mı?" dedim yalvarır gibi.

"Olur," dediğinde telefon çaldı. Benim telefonumdu. Almira arıyordu.

"Sen doldur küveti, Almira arıyor. Ben konuşup geliyorum," dedim.

HAYATIN EN DEĞERLİ HEDİYESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin