40.BÖLÜM~ZARA (FİNAL)

324 29 17
                                    

İşte final. İşte duygusallık. Buyrun efendim. Ben çok duygulandım. Sıra sizde. 🥰

-------
Zaman baya bir geçmiş, ben olanları iyice sindirebilmiştim. Abim ve kardeşime alışmıştım. Demirhan kızımıza isim bulmuştu. 'Zara' olsun demişti. Ayaz ve Sara ismine uyuyor. Anlamı da çok güzel: asil, güzel, iyi huylu. 9.ayın başlarındayım ve artık onu taşımak çok zorlaştı ama nefes alışverişlerim düzeldi. Şu an rahat bir pozisyon buldum ve televizyon izliyorum. Ayaz ve Demirhan işe gitti. Almira ise Barın abime gitti. Neden mi? Hamile olup olmadığından şüpheleniyor. Demirhan'ın ise henüz bir şeyden haberi yok.

"Annem, sıkıldın mı sen? Babayı arayalım mı?" diye konuştum Zara ile. Telefonu aldım ve Ayaz'ı aradım.

"Aşkım," diye açtı telefonu. Güldüm ve cevap verdim.

"Aşkım, sıkıldık da biraz, seni aramak istedim," dedim.

"İyi yapmışsın canım, napıyorsunuz bakalım?"

"Yatıyorum ve televizyon izliyoruz," dedim.

"İyi, gelirim ben birazdan, sıkıldım ben de, sonuçta akşama az var, akşama kadar çalışmak zorunda değilim," dediğinde güldüm. O da güldü.

"Ben çok yorgunum, zile basma, kendin gir," dedim.

"Almira nerede?"

"Bir yere kadar gidip gelecekti," dedim.

"Ben bir arayım onu, çabuk dönsün," dedi.

"Rahat bırak kızı, işleri var," dedim.

"Tamam, dikkat et," dedi.

"Tamam canım, sen de dikkat et, seni çok seviyoruz, görüşürüz."

"Ben de sizi çok seviyorum, görüşürüz," dedi ve kapattık. Karnımı sevdim. Ara sıra kramplar giriyordu. Barın abim bunların yalancı sancı olduğunu söylemişti. O yüzden pek endişe etmiyordum artık.

"Güzel Zara'm benim, bir tanem," dedim. Sonra her zamanki düşündüğüm şeyi düşünmeye başladım. Ben kızımı çok seviyordum. 9 aydır karnımdaydı ve ben ona çok bağlanmıştım. Annelik çok başka bir şeydi ve ben onu asla bırakamazdım. Annem bizi, üç evladını da nasıl bırakmıştı? Sürekli bunu düşünüp duruyordum. İsteyerek yapmış olasılığı bana çok az gelmeye başlamıştı. Annelik çok başka bir şeydi.

Kalktım ve su almak için mutfağa ilerledim. Bardak almak için uzandığımda karnıma giren ağrı ile elime aldığım bardağı yere düşürdüm. Lanet olsun. Her zamanki sancılarımdan birisi olabilirdi. Telaşlanmamalıydım. Geriye bir adım attım ve ayağıma giren camla beraber inledim. Kendimi sandalyeye bıraktım. Cam ayağımda değildi Allah'tan. Sadece kanıyordu. Zorla da olsa bakabilmiştim ayağıma. Karnıma 5 dakika sonra giren ağrıyla inledim ve elimi karnımın altına koyup derin bir nefes aldım.

"Sakin ol, sakin ol," diye tekrarladım. Ağrım geçince yerde dağılan bardağın parçalarını toplamak için yere çömdüm.

"Başıma iş açtım, bu ne ya?" diye söyelenerek toplamaya başladım. Çöpe attım ve küçük parlayan şeyleri elime alamadığım için süpürgeyi getirmeye içeriye geçtim. Almira gilin odasındaydı en son. Oraya gittim ve süpürgeyi aldım. Mutfağa geçip süpürmeye başladım. Tekrar giren sancı ile süpürgeyi durdurdum. Elim karnıma gitti.

"Gelecek misin anneciğim? Babayı arayalım mı?" diye konuştum. Sancı her beş dakikada girmeye başladı. Tezgaha kollarımla yaslandım. Derin derin nefesler aldım. Telefonum içerideydi ve zorlukla içeriye geçtim. Suyum falan da gelmemişti, neden böyle sancım vardı? Ayaz'ı telaşlandırmak yerine Almira'ya haber vermek en mantıklısıydı. Hemen aradım. O da zaten hemen açtı.

HAYATIN EN DEĞERLİ HEDİYESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin