Evett. 40 bölüm var ve siz 20.bölüme kadar geldiniz. Yani kitabımızı yarıladık demek oluyor bu. İyi okumalar. Seviliyorsunuz.
---------
(Ayaz'ın Anlatımıyla)
Pek çok işten ya kovulmuştum ya da ayrılmıştım ama hiçbirinde böyle olmamıştım. Şu anki beni kovan müdürün yanından pek iyi ayrılmamıştım. 'Ailen seni nasıl yetiştirdi? Sorumluluk alamıyor musun?'gibi şeyler söyledi. Aileme neden laf ediyordu ki? Ben de bu sinirle beni her daim yanında bulunduran,canımı bile verebileceğim kardeşimi, abimi, Demirhan'ı üzmüştüm. Çok ters konuşmuştum ama o da ters konuştu. Sara'ya orda kalmasını söylemiştim. Aklım orada kalmıştı ama motorumla hız yapmaya ihtiyacım vardı. Otobana çıkmıştım ve hızla motor kullanmaya başlamıştım. Ardından da eve geçtim. O adama olan öfkem asla dinmeyecekti. Aileme laf atıyordu, hem de bilip bilmeden. Çoğu insan böyleydi işte. Önyargılı. Bilip bilmeden konuşan. 'Ağzından çıkan kelime o insanı üzer mi?' Düşünmeyen. Ben de yaptım. Demirhan'a aynısını ben de yaptım.
Şu an yatağımın üzerinde oturuyorum. Telefonumda olan ailemin resmine bakıyorum. Gözlerim dolu dolu. Annemin o güzel saçlarına baktım. Kardeşimin o masumluğuna. Babamın mavi gözlerine baktım. Onları ne kadar çok özlediğimi fark ettim. Aklımda canlanan anılar ağlamama neden oldu.
Ne zaman geldiklerini bile bilmiyorum ama odamdan içeri Demirhan girince gözyaşlarımı koluma sildim. O da sessizce yanıma geldi ve oturdu. Gözyaşlarım tek tek süzülürken ona belli etmemek için başımı diğer tarafa döndüm ve akan gözyaşlarını tekrar sildim. O anda da elimdeki telefonun ekranını kapattım.
"Kardeşim,"dedi. Onun da sesinin titrediğini hissetmiştim.
Hiçbir şey diyemedim.
"Özür dilerim lan. Biliyorsun beni işte, anında celalleniyorum. Abilik yapmak kolay mı sandın lan?"dedi ve omzuma elini koydu.
Yutkundum. "Ben de özür dilerim, salak adamdan yediğim tüm lafların öfkesini senin üzerine kustum,"dediğimde öyle bir sesim titredi ki. Bazen kendimi o kadar güçsüz hissediyorum ki anlatamam. O zamanlarda tüm yükümü Demirhan'ın üzerine yüklüyordum. O üzerinden atabiliyordu çünkü.
Bana sıkı sıkı sarılınca ağlamamak için kendimi tuttuğum gözyaşlarım kendini bıraktı. Hıçkırıklarla ağlamaya başladım. O bana ne zaman böyle sarılsa küçük, 5 yaşındaki Ayaz'a dönüyordum. O benim her şeyimdi. "Aileme laf etti lan, bilmiyor ki sadece 5 yaşına kadar yanlarındaydım, 'Ailen seni nasıl yetiştirdi?' dedi bana. Hiçbir şey diyemedim o an biliyor musun? İçim acıdı. Onların özlemi kalbimi sızlattı. Çok özledim lan."
Demirhan "Ağlama,"derken sesindeki tınıdan onun da ağladığını hissetmiştim.
"Abim,"dedim. Daha sıkı sarıldım.
"İşe aldım seni, hadi yine iyisin,"dedi. Sarılmayı bıraktı ve gözyaşlarını sildi.
"Gerek yoktu, ben bulurdum iş," dedim.
"En başından beri seni almam gerekirdi yanıma,"dedi.
"Öyle bir şey yok,"dedim.
"Neyse hadi gel. Sara'nın yanına gidelim,"dediğinde onu durdurdum.
"Demirhan, Almira'ya karşı ne hissediyorsun?"dedim.
"O çok farklı,"dedi sadece.
"Deniz'den bile mi?"
"Evet. O herkesten farklı,"dedi ve gülümsedi.
"Sen aşık olmuşsun, geçmiş olsun,"dedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAYATIN EN DEĞERLİ HEDİYESİ
Teen Fiction"Bu gece yanımda olsan Yüzüne gonca kondursam Küçücük avuçlarında Sana masallar anlatsam O gece benimle kalsan Sabırsız hayaller kursan Görmeye mevsim saydığın Maviyi bana anlatsan" Biraz durdu ve gözlerimden akan yaşları sildi. Ona uzun uzun baktım...