11.BÖLÜM~AĞLAMA

208 33 1
                                    

"Deniz yakınlarda bir yerlerde kıyafet mağazası varsa Demirhan ile gidip benim için bir tişört bir de eşofman seçer misin? Üzerimdeki bu şeyle hiç rahat edemiyorum,"dedim.

"Tabii ki,birazdan gidip alırız ve geliriz,"dedi Deniz.

Biz konuşurken odanın kapısını tıklattılar.

"Gel,"dedi Demirhan.

İçeri iki tane polis girdi. "Geçmiş olsun,"dedi bir tanesi.

"Sağolun,"dedim.

İkiside kapının önünde dikilmiş bakıyordu.

Demirhan ve Deniz kalktı. "Buyrun siz böyle oturun. Biz de gidiyorduk zaten,"dediler. Bana el sallayıp odadan çıktılar. Odada Ayaz,ben,Çakır ve polisler kaldık. Polisler Demirhan gilin kalktığı yan tarafımdaki koltuğa geçtiler.

Polislerden birisi " Bu bir yaralanma olayı olduğu için sizden ifade almamız gerekiyor,illa şu an ifade vermek zorunda değilsiniz,hazır hissettiğiniz zaman gelebiliriz,"dedi.

"Tamam, şu an ifade verebilirim," dedim.

"Buraya birisi getirmiş sizi, gördü mü o da olanları?"dedi polis.

Çakır lafa atladı. "Ben gördüm her şeyi, onu hastaneye ben getirdim."

"Tamam ikinizin birden ifadesini alalım,"dedi polis memuru. Sonra Ayaz'a baktı. "Sizi dışarı alalım,"dedi.

Onun gitmesini istemiyordum. Hep yanımda olmasını istiyordum. "O benim her şeyimi biliyor, bu olayı da biliyor, lütfen gitmesin, yoksa ifademi veremem,"derken polis lafımı kesti.

"Tamam,"dedi.

"Evet en başından anlatın Sara Hanım,bu yara nasıl oluştu?"dedi öbür polisin yanındaki elinde laptop olan polis.

Derin bir nefes aldım. Ayaz yanımdaydı ve sıkıca elimi tuttu.

Çakır ayak ucumdaki sandalyede oturuyordu. "Anlatmakta zorlanırsan ben anlatabilirim,"dedi.

Onun yaptığı şeylerden bahsetmeyecektim çünkü o benden özür dilemişti. Bana inandırıcı gelmişti. Zamana bırakıp değişip değişmediğini görmek istiyordum.Ama o anlatırsa bahsederdi."Yok,ben anlatacağım," dedim.

"Ben Ayaz ve Demirhan ile gece bir bara gittim. Arkadaşımızın çalıştığı bir bardı. Orada biraz eğlendik. Oradan çıkınca Ayaz ile biraz gezdik. Sonra Ayaz beni gece eve bıraktı. Yaren evde tek diye eve geçmek istemiştim, eve girdiğimde Çakır bize gelmişti. Oturuyorlardı,"deyip yutkundum. Burayı değiştirmem gerekiyordu. Olayı değiştirmem gerekiyordu. Çakır'ın ne kadar pişman olduğunu karşımda bana bakarken daha iyi anlamıştım. "Ben banyoya geçtim. İhtiyaçlarımı karşıladım, Çakır ile aramız pek iyi değildi. Biraz tartıştık. Yaren'e ne oldu anlamadım. Biz tartışırken arkamdan gelip kafama vazo geçirince ben yere yığıldım. Çakır beni kucağına aldı, salona geçtik. Beni koltuğa yatırdı,"dediğimde Çakır kaşlarını kaldırdı. Olayın bir kısmını onun için anlatmamıştım. Pişman olup olmadığını gerçekten zamanla görmek istiyordum.

Polislerden birisi devam etmemi ister gibi kafasını salladı.

Ben ise devam ettim. "Çakır sinirlendi. Ayağa kalktı ve salonda ileri geri yürümeye başladı. Yaren ortalarda gözükmüyordu. Bir anda ağlayarak geldi. Elinde büyük bir bıçak vardı,"dediğimde karnımdaki yaranın tekrar sızlaması ile yutkundum. Sanki o anı tekrar yaşıyordum. Sol elimle sıkı sıkı Ayaz'ın elini tutuyordum. Sağ elimle ise yaramı tuttum.

Ayaz "İyi misin? Devam etmek istemiyorsan etme, sonra anlatırsın,"dedi.

Ona baktım. Bana huzur veriyordu. O gözler zaten ben her baktığımda gözlerimin en derinindeydi.

HAYATIN EN DEĞERLİ HEDİYESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin