Oy vermeyi unutmayın lütfen. Oy sınırı koymak istemiyorummm.
(Kaan'ı görüp okumadan çıkmayı düşünen varsa önce sondaki duyuruyu okusun. öptüm. )
*
Kaan / 2008
"Kaan, hava buz gibi oldu oğlum artık," dedi annem kapıda dikilerek. "Her gün beklemene gerek yok."
Annem ona okuldan önce bize gelmesini söylediği günden beri her sabah kapımızın önündeki basamaklara oturup Fulya'yı bekliyordum. İlk birkaç seferden sonra çekinmeye başladığını fark etmiştim çünkü. Çekinmesini istemiyordum, her gün onu beklediğimi bilirse çekinmezdi.
Köşeden dönüp benim onu beklediğimi görünce hemen gülüp el sallıyordu. Sanki burada hâlâ istendiğini gördüğü için mutlu oluyordu. Sokağın köşesinden bizim eve kadar da koşarak geliyordu. Hafta içi her gün istisnasız bir şekilde bu yaşanıyordu. Sıralama bile değişmiyordu. Ne ben onu beklemekten vazgeçiyordum ne de o bana gülümseyip el sallamaktan ve bana doğru koşmaktan.
"Bana o kadar soğuk gelmiyor," diye yalan söyledim. Aslında ben de donuyordum beklerken. "Hem her gün beni burada görmeye alıştı. Ya görmediğinde onu istemediğimizi düşünürse?"
Fulya'dan önce sabahları kalkıp hazırlanmak, annemin zoruyla kahvaltı yapmak ve okula gitmek birer işkenceydi. Fulya'dan sonra ise hevesle bekler olmuştum.
"İçeride bekleyeceğim diye söylersin sen de."
Üstümüze vuran ama hiç ısıtmayan sabah güneşinin kıstığı gözlerimi yoldan çevirmeden yanıtladım. "Olmaz."
"Nedenmiş?"
Zaman zaman beni bunun için ikna etmeye çalışıyordu annem ama bilmediği bir şey vardı: Burada beklememin tek sebebi Fulya'nın onu beklediğimi görmesini istemem değildi. Onun beni görünce gülümsemesini, bana doğru koşmasını izlemeyi seviyordum. Beni ikna etmeye çalışmakla daha fazla uğraşmaması için itiraf ettim.
"Sadece onun için beklemiyorum. Beni görünce gülümsemesini izlemeyi seviyorum."
Annemin hafifçe güldüğünü duydum. "Ah benim deli fırtına oğlum! Kim derdi içinden iflah olmaz bir romantik çıkacak diye. Hem de bu yaşta!"
Dönüp ona baktım. "İflah olmaz ne demek?"
"Sonra anlatırım," dedi gülerek. "Siparişini de hazırladım. Çıkınca gelir alırsınız. Tabağı eve geri getirmeyi unutma tamam mı?"
Fulya bir keresinde annesinin kabak tatlısını çok sevdiğini, önceden hep yaptığını söylemişti. Annesinin mutsuz olmasının onu ne kadar üzdüğünü biliyordum. Geçtiğimiz günlerde birden aklıma gelmişti. Anneme söylediğimde gerekli malzemeleri alıp Funda teyze için yapmıştı. Okul çıkışı Fulya'ya sürpriz yapacaktım.
"Teşekkür ederim anne. Unutmam merak etme."
"Rica ederim oğlum. Sen hep böyle düşünceli ol ben sana hep yardım ederim."
Annem öpücük atıp içeri girdi. Ben de gözlerimi yeniden ilerideki köşeye dikip beklemeye devam ettim.
"Günaydın Kaan."
Kafamı çevirip önümden geçmekte olan Melda teyzeye baktım. Melda teyze, salçalarını mahvettiğim Müjgan teyzenin karşı komşusu ve kız kardeşiydi. Geçen sene onunla da ufak bir olayımız olmuştu ama neyse ki Müjgan teyze gibi onun da gönlünü almıştım.
Fırından ekmek almış evine dönüyordu. Mis gibi taze ekmek kokusu karnımın açlıkla guruldamasına neden oldu.
"Günaydın Melda teyze."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İLHAM PERİSİ | KITAP OLUYOR
Literatura FemininaAçelya, Casper lakabının hakkını verecek kadar silik bir kızdı. Ta ki dünyaca ünlü rock grubu Argo'nun solisti ile yolları kesişinceye dek... Narin yapraklarını önemsemeden fırtınaya âşık olan bir çiçeğin hikâyesi... "Köklerim topraktan vazgeçmiş, y...