Oy vermeyi unutmayın lütfen ♥
Köşkle çok kısa sürede anlaşmaya varıldı ve benim bulduğum otel iptal edildi. Halama Gökay'ı çağırdığı için bir kez daha minnet duydum. Bu kadına daha ne kadar minnet duyabilirdim acaba? Ve en önemlisi ona olan bu borcumu nasıl ödeyecektim?
"Akşam yemeğine ne dersin?" diye sordu Gökay.
Pencereden görünen harika günbatımı manzarasına baktım. "Harika olur derim."
Buraya adım attığımız andan beri üzerime tuhaf bir huzur çökmüştü. Öylesine güzel bir enerjisi vardı ki pamuklara sarmalanmış gibi hissediyordum.
Gökay buranın mutfağını çok iyi bildiği için sipariş konusunda ona güvenmemi istedi. Bu işi seve seve ona devredip manzaranın tadını çıkardım ve son ışıklar çekilmeden önce manzaranın harika bir fotoğrafını çektim.
Yemeklerimiz gelene kadar işle ilgili konuştuk. Gökay'a gelecek kaygımdan ve yapmak istediklerimden, daha doğrusu ne yapmak istediğimi bilmediğimden bahsettiğimde bana güldü.
"Ne gülüyorsun?" dedim huysuzca. "Dalga geçilecek bir şey mi bu?"
"Dalga geçmek için gülmüyorum. Ne yapmak istediğini aslında bulmuşsun ve bunun farkında değilsin, ona gülüyorum. Ne sanıyorsun ki? Hayat amacını bulduğunda bir anda havai fişeklerin patlayıp, ilahi varlıkların seni alkışlayacağını mı? Önüne bir kapı açıp boynuna çiçekli kolyeni taktıktan sonra artık bu yoldan gidebilirsin diyerek uğurlamayacaklar seni. Şu intikam işine o kadar odaklanmışsın ki kendinin bile farkında değilsin. Gelecek dendiğinde sadece bu intikamdan sonrasını düşünüp orada üzgün bir Açelya görüyorsun. Bırak şu başkasına bağlı duyguları. Kendine yönel artık."
Gökay yine açık sözleriyle beni dumura uğratmıştı. Neyse ki bunun farkına varıp açıklama yaptı.
"Az önce şirketten çıkacak diğer şarkıcılar için bulduğun fikirleri bana anlatırken ne kadar heyecanlıydın farkında değil misin? İşleyen bir düzeneğin içindeki bir dişli olmak hoşuma gidiyor dedin bana. İşte bu kadar basit Açelya. Sen, sahne ve gösteri sanatları yönetimi -ya da artık adı her neyse- işte o tarz bir bölüm okumalısın. Benim uzmanlığıma girmediği için pek bilmiyorum ama istersen senin için araştırırım."
Gökay'a önce aval aval baktım, sonra gülmeye başladım. "O kadar haklısın ki," dedim gülerken. "Kahretsin Gökay, benim hakkımda bile nasıl bu kadar haklı olabilirsin."
Yüzünde bir böbürlenme ifadesiyle, kabararak arkasına yaslandı. "Benim adım Gökay Yıldırım, güzelim. Haklı olmak için yetiştirildim."
Neyse ki girdiği bu rolden çabuk çıkıp kıkırdadı.
"Üzerimden büyük bir yük kalkmış gibi," diye itiraf ettim hissettiklerimi. Hafiflemiş gibi hissediyordum.
"Belirsiz gelecek insanın üzerine kâbus gibi çöküyor değil mi?"
"Hem de nasıl! Ama sen bunları yaşamamışsındır tabii."
Hafifçe gülümsedi. "Açelya, ben sandığın gibi çocuk yaştan itibaren her şeyi doğru ve mantıklı yapan, tüm hayatını planlayan o kişi değilim. Seni endişelendiren şey ne yapacağını bilmemendi. Benimki ise tam tersi, ne yapacağımın belli olmasıydı. İnan, senin durumundan çok daha kötü bir durum. Benim yolum çizilmişti ve sürekli şunu düşünüyordum; benim gerçekten istediğim şey bu mu? Sonuçta Ayfer teyzenin bende büyük emeği vardı. Beni öz oğlu gibi yetiştirmişti. İleride bana ihtiyacı vardı. Ben de onu çok seviyordum ve yardımcı olmak istiyordum; ama gerçekten istediğim şey iş adamı olmak mıydı yoksa vefa borcundan dolayı mı bunu istiyordum? Bunu kaç gece düşünüp uykusuz kaldığımı sana anlatamam."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İLHAM PERİSİ | KITAP OLUYOR
ChickLitAçelya, Casper lakabının hakkını verecek kadar silik bir kızdı. Ta ki dünyaca ünlü rock grubu Argo'nun solisti ile yolları kesişinceye dek... Narin yapraklarını önemsemeden fırtınaya âşık olan bir çiçeğin hikâyesi... "Köklerim topraktan vazgeçmiş, y...