26. Kraliçe Arının Dönüşü

33.6K 2.7K 1.8K
                                    

Oy vermeyi unutmayın lütfen

26. Kraliçe Arının Dönüşü

Yataktan kalktığımda kendimi öylesine dinç hissediyordum ki, yorganımı düzeltirken mırıldandığım şarkıya saçma sapan danslarla eşlik ettim. Zafer sarhoşluğu alkol sarhoşluğundan bin kat güzelmiş meğerse. Kaan yüzünden bozuk olan moralim bir anda düzelivermişti.

Banyoya giderken sesimi daha da arttırıp bağıra bağıra şarkı söylemeye başladım. İtiraf etmek gerekirse Ezgi'nin neden böyle biri olduğunu yanlış anladığımı fark ediyordum. Onun yaşadıklarından dolayı böylesine kötü birine dönüştüğünü düşünürdüm ama sanırım bu duyguyu tatmak için böyle biriydi. Her gününü bu duyguyla yaşamak kim bilir ne kadar güzeldi. Bağımlılık yaratan bir şey olsa gerekti. Tabii aramızda büyük fark vardı; ben Robin Hood gibi bir şeydim.

Başka bir şarkıya geçip hazırlandıktan sonra evden çıktım. Bakalım Ezgi bugün de okulu kıracak mıydı, yoksa kuyruğu dik tutup gelecek miydi? İki seçenek de kabulümdü. Gelmezse kraliçe arının hezimetinin bir gün daha tadını çıkarırdım. Gelirse de büyük ihtimalle kraliçelerin savaşına bizzat tanık olurdum.

Okula gidip sınıfa girdiğim an İrem koşarak beni karşıladı. "Bombayı ben vermek istiyorum, lütfen duymadım de," dedi heyecanla.

Onun bu yerinde duramayan hali keyfimi daha da yerine getirdi. "Bomba bir haber duymadığıma eminim."

"Melis okuldan atılmış. Arkasında tabii ki Ezgi var," deyiverdi bir çırpıda.

Öyle bir kahkaha attım ki, sınıftakiler dönüp bana baktı. Sırama doğru yürürken arkamdan gelen İrem, "Bu kadar sevineceğini tahmin etmemiştim," dedi şaşkınlıkla. Senelerdir oturduğum sırama oturduğumda, içimin hiç bu kadar huzurlu olup olmadığını düşündüm. Ah, kesinlikle olmamıştı. Kaan'la görüştüğüm günlerin ertesinde hissettiğimden bile daha tatlı bir duyguydu bu zafer duygusu. Çünkü bu mutluluk başkasına bağlı değildi, tamamen benimle ilgiliydi. Başarmıştım, çarpışma gerçekleşmişti. Ezgi hayatında ilk defa başkalarına yaptığı şeyin tadına kendisi bakmış, küçük duruma düşmüş, okuldan kaçarcasına gitmiş ve Melis okuldan atılmıştı. Tüm bunların yaşanmasını sağlayan kişi ben olduğumdan, Ezgi'nin birkaç günlüğüne devrettiği tahtına tekrar çıkması hiç problem değildi benim için.

"Birbirlerine zarar vereceklerini her zaman biliyordum," dedim keyifle sırıtarak. "Haklı çıkmış olmak beni sevindirdi. Demek ki hayata dair bir şeyler öğrenebilmişim."

Tam o sırada Ezgi sınıfa girdi. Eğer bir film sahnesinde olsaydık bu sahne kesinlikle ağır çekim olurdu ve Ezgi'nin saçları rüzgârda ahenkle dans ederdi. Yüzünde her zamanki kendinden emin gülümsemesi ile sırasına doğru yürüdü. Bu bir zafer yürüyüşüydü.

Kızları küçük bir gözlemle ayırabilirdiniz. Gerçek manada sert kızlar vardı ki bunlar genelde ağır durur, sessiz takılır ama bir bela durumunda sessiz atın çiftesi misali onlara bulaşanı pişman ederlerdi. Bazı kızlar ise belayı uzak tutabilmek için sert gibi davranırlardı. Ve bazıları vardı ki, sadece gülümserdi. İşte bunlar beladan uzak durmaya çalışan kızlar değil, belanın ta kendileriydi. Tıpkı Ezgi gibi... Bu gülümseme, yılan tıslamasından çok daha tehlikeliydi.

Ezgi'nin hemen arkasından parazitleri girdi.

"Melis'i sen mi attırdın gerçekten?" diye sordu hevesle, 'muhtar' Kübra. Okulumuzun dedikodu kraliçesinin lâkabı muhtardı.

Herkes Ezgi'den gelecek cevabı beklerken Ezgi sırasına geçip sandalyesine yan bir şekilde oturarak Kübra'ya döndü.

"Söyledikleri gibi intikamını aldın yani?" diye sordu bu sefer Kübra. "Video da internetten yok oldu. Kimse geri yükleyemiyormuş."

İLHAM PERİSİ | KITAP OLUYORHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin