Bir önceki bölümü okuyup okumadığınızı kontrol edin mutlaka. Sürekli bildirim sorunu yaşandığı için her bölümden sonra mutlaka 4 5 mesaj alıyorum bu konuda.
Ve tabii ki oy vermeyi unutmayııınn ♥
61. Yıkılan DünyalarOrada oturmuş boş gözlerle bakıyordu. Hayallerinin, emeklerinin, yıllarının yanışını izliyordu. Canının ne kadar yandığını tahmin bile edemiyordum. Bildiğim tek şey, benim canımın da gözlerimizin önünde yanan emekler gibi yandığıydı. Pişmanlık önüne gelen her şeyi yok eden lavlar gibi kaplamıştı içimi. Suçluluk ruhuma kazınmış, kor gibi yanıyordu.
Benim yüzümden...
Hayallerimi yaşamak istemiştim. Hayalimdeki o kişi olmak istemiştim. Bunun sonuçlarına katlanmaya, bedellerini ödemeye razıydım. Peki ya çevrem? Onları hiç düşünmüş müydüm? Onlara da bedel ödetileceği aklıma gelmiş miydi? Hayır.
Benim yüzümdendi. Kafeyi yakanlar bize bir mesaj bırakmıştı. Tek cümlelik, açık ve net bir mesaj.
Kaan'dan uzak duracaksın.
Aylar önce benim Kaan'la okula bıraktığım mesaj gibi bu mesaj da sprey boyayla yazılmıştı. Sokağa, karşı duvara, kaldırımlara yazılmıştı mesaj. Alındığından emin olmak istiyorlardı.
Annemin yanına çöktüm. Şok yüzünden kilitlenmiş vücudum kendini bıraktığında ruhsuz bakan gözlerim yaşlarla dolmuştu şimdi.
"Özür dilerim anne."
Annemin yaşlı gözleri bana döndü. Beni kaldırıp kendisi de kalktı. "Bunun seninle bir ilgisi yok Açelya."
Daha çok ağlamaya başladım. "Nasıl olmaz? Her yere yazmışlar görmedin mi?"
"Ben de çok özür dilerim Aslı teyze," dedi Kaan. "Asıl benim suçum tüm bunlar." Cebinden telefonunu çıkardı. "Hemen şimdi çıkacağım hayatınızdan." O anda vücudum tekrar kilitlendi, organlarım çalışmayı bıraktı. Neyse ki Kaan söylediği şeyi kast etmediğini belirterek ekledi: "Yani onlar öyle sanacak. Önce fotoğraflarımızı sileceğim."
Yeniden nefes almaya başladım ama rahat çekemiyordum içime havayı. Ne olursa olsun bizim yüzümüzden annem zarar görmüştü.
Annem Kaan'ın elinden telefonunu aldı.
"Birkaç ruh hastası yüzünden istediğiniz gibi yaşayamayacak mısınız? Yok öyle!" Bana baktı. "Sen de bir şey söyle Açi."
Cevap vermedim. Kaan'ın söylediği mantıklıydı. Ayrıldığımızı duyurup bundan sonra ilişkimizi gizli yaşamak herkes için daha hayırlı olacaktı.
"Ben seni böyle mi yetiştirdim Açi? Sana yıllardır nasıl istersen öyle yaşaman gerektiğini aşılamaya çalışıp durdum ama boşa çabalamışım sanırım. Siz hemen iki ruh hastasına pabuç bıraktınız."
Ben öyle ya da böyle başıma gelen şeylerle yaşayabilirdim ama aileme yapılmasına izin veremezdim. Ailesini İngiltere'ye yollayan Savaş'ı şimdi daha iyi anlıyordum. "Ben istediğim gibi yaşayacağım diye size zarar gelmesine izin veremem."
"Hayır efendim!" diye çıkıştı. Annem kafesinin yakılmasından çok buna kızmıştı. "Başkalarının isteğine göre yaşamayacaksın. Kendi seçimlerini kendin yapacaksın ve gerekirse bunun için savaşacaksın! Sen de bir savaşın sonucusun Açelya bunu unutma! Bu seni de savaşçı yapar."
Anne ve babamın birlikteliği ve sonrasında bana hamile kalması iki ailede de infial yaratmıştı. Bu hamileliğe son vermesi için iki taraftan da büyük baskı almıştı. Annem ve babam herkese karşı durmuş, benden ve birbirlerinden vazgeçmemişlerdi. Sonuç olarak terk edilmiş, yapayalnız bırakılmışlardı. Onlar için ne kadar zor olduğunu tahmin bile edemiyordum. Okullarını bırakıp çalışmak zorunda kalmış, sonra sırayla okullarını bitirmişlerdi. Onlar için savaş yirmi yaşındayken başlamıştı ve uzun süre devam etmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İLHAM PERİSİ | KITAP OLUYOR
Chick-LitAçelya, Casper lakabının hakkını verecek kadar silik bir kızdı. Ta ki dünyaca ünlü rock grubu Argo'nun solisti ile yolları kesişinceye dek... Narin yapraklarını önemsemeden fırtınaya âşık olan bir çiçeğin hikâyesi... "Köklerim topraktan vazgeçmiş, y...