36. Ölmeye Niyetli Çiçek

32.9K 2.5K 854
                                    

Lütfen oy vermeyi unutmayın ♥ 

ve tabii yorum bırakmayı daaa ♥


36. Ölmeye Niyetli Çiçek

Ezgi kızların dediği kadar vardı gerçekten de. Aman Allah'ım! Bırakın insanlarla konuşmayı, yüzlerine bakmadı. Yalnızca parazitleriyle takıldı. Dünkü linç sonrası fotoğraflarını silince en azından bir gol yemiş olduğunu düşünmüştüm ama ne mümkün! Ezgi'ye hayat bile gol atamaz. Fotoğrafları anlaşma yaptığı markanın sildirdiğini, bir süre hayranların sakinleşmesini bekleyeceklerini, bundan sonra markanın koruması altında olduğunu anlatmıştı.

Ah bir de Argo tabii, hehe.

Buna göz devirmekten başka verilecek bir tepki var mıydı?

Günüm Ezgi'nin salınarak dolanmasını ters ters izlemek, Deniz'in Ezgi'yi çekiştirmelerini dinlemek ve Onur'un kim olduğunu Bora'ya sormadığım için yediğim azarlar ve komplo teorileriyle geçti. Kızların Kaan ve Demir'le ilgili başka bir şey söylemediğinin farkındaydım. Ve Deniz artık alıştığım, 'Açelya, artık bir şeyler yap. İstesen Ezgi'yi yok edersin,' konuşmalarını yapmamıştı. Sanırım onlar da psikolojimin geldiği noktayı fark etmiş, beni biraz kendi halime bırakmaya karar vermişlerdi.

Kötü bir gün, çok daha kötü bir sona doğru sürükleniyordu. Babam okul çıkışı yanına gitmemi yazmıştı. Hatta emretmişti. 'Okul çıkışı yanıma gel.' Bu kadar.

Emrine itaatsizlik kabul edilir bir şey olmadığından çıktığımızda doğruca babamın yanına gittim. Berrin teyze yine danışmadaydı. Beni görünce hemen kollarını açıp bana doğru yürüdü.

"Hoş geldin küçük böcek," dedi beni sımsıkı sararken. Bir an gözlerim doldu. Şefkate ihtiyacım olduğunun farkında değildim. "Hayat seni yoruyor gibi sanki?"

Kollarından çıkıp yüzüne baktım. Yaşlar yüzünden bulanıklaşan görüşümü düzeltebilmek ve akmalarını engellemek için gözlerimi ovuşturdum. "Nereden anladın?"

Çenemden tutup nazikçe başımı kaldırdı. "Seni ben büyüttüm sayılır çocuğum, anlamaz mıyım hiç?"

Elini çektiğinde başımı yere eğdim. Tekrar çenemden tutup kaldırdı. "Ne olursa olsun başın hep dik dursun Açi. Hadi gel seninle konuşalım biraz. Babanın bir saat daha işi varmış zaten."

Berrin teyzenin peşine takılmış yürürken, keşke aile üyelerimizi seçebilseydik diye düşündüm. O zaman Berrin teyzeyi anneannem, Savaş ve Bora'yı ağabeylerim, Murat'ı küçük kardeşim olarak seçerdim. İrem ve Deniz'le de üçüz olmak isterdim. İşte, alın size mutluluğun resmi...

Bir odaya girdiğimizde karşılıklı oturduk.

"Anlat bakalım."

Anlatayım da, nereden başlayacaktım ki? Tam başlayacakken vazgeçtim. Biraz düşündüm.

Berrin teyze, "Âşık mı oldun?" diye pat diye sorunca öylece kalakaldım. "Evet, âşık olmuşsun," diye devam etti. "Eyvah eyvah. En tehlikeli zamanlar. Üniversite sınavına da çok az kaldı."

"Sen bari yapma Berrin teyze," dedim sitem ederek. "Babam birazdan üniversite sınavının yaklaştığıyla ilgili bir dünya uyarıda bulunacak zaten."

Uzanıp saçımı okşadı. "Benim endişe ettiğim de o zaten güzel kızım. Yoksa ben senin o üniversite sınavının hakkından geleceğinden eminim. Babanın huyunu biliyoruz. Seni iyice darlayacak şimdi. Notlarının düştüğünü ve şu okuldan kaçma olayını anlattı. Çok sinirliydi."

İLHAM PERİSİ | KITAP OLUYORHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin