Final…
İn na yavaşça gözlerini açıp hemen yanında kolunun üzerinde durup kendisini izleyen adama baktı. Ona öylesine büyük bir aşkla bakıyordu ki bir gün pişman olmaktan korkmuyordu artık. Yüreği hemen yanında ki adama sahipti. Bir kez daha gidebilir olsa bile jea’nın söylediği sözleri tekrarladı.“Aşk sınanmaya değer…”
Hyun wu duyduğu şeyle gülümseyip “Eğer kaderimde sen varsan o kaderi yaşamaktan sonsuz mutluluk duyacağım.” Dedi. Öylesine güzel gülümsüyordu ki in na içtenlikle gülümseyip “Birlikte yaşayacağız” dedi. Tek umudu bundan sonra birlikte olmaktı. Mahvettiği onca şeyden sonra ancak bu şekil de düzeltebiliyordu. Bunun haksızlık olduğunu bilmesine rağmen yüreğini takip etmişti. Hyun wu’nun sert göğsüne başını koyup “Birlikte yaşayacağız.” Diye cümlesini yineledi.
**
“Ae cha evde koşmayı bırak…” dedi. Elini kurulayıp kapıya yönelirken in na. Kız annesini umursamadan evin içi de koşmaya devam ediyordu. Jea evde olmadığı zamanlarda ae cha yaramaz bir çocuğa dönüşmüştü. İn na iç çekip kapıyı açtığında karşısında kır çiçekleri ile dikilen adama baktı.Her gün hiç bıkmadan usanmadan kır çiçekleriyle kapılarını çalıyor bir saatini ae cha’ya ve in na’ya ayırıp gidiyordu. İn na kapıda dikilen adama gülümseyip kenara çekildi. Kendisine uzatılan çiçekleri ise büyük bir zevkle alıp hyun wu’nun yanağına küçük bir buse kondurduktan sonra “Çok güzeller…” dedi.
İn na hyun wu dan gelen her şeye böyle cevap veriyordu. Hyun wu kadına gülümseyip içeri geçti. Ae cha’nın kanepeden kanepeye atlayışına şaşkınlıkla bakarken “Bir sorun mu var?” dedi. Ae cha gün geçtikçe uslu bir kız olmaktan çok haşere bir velet oluyordu.
İn na kıza öfkeli bir bakış atıp omuz silkerek mutfağa yöneldi. Hyun wu ikisinin arasının neden böyle olduğunu anlayamadan başını kaşıyıp bir süre in na’nın arkasından baktıktan sonra Ae cha’ya kucak açıp “Babaya kucak yok mu?” dedi. Olabildiğince sevimli olmaya çalışıyordu.
Ae cha bir koltuğa daha atlarken dönüp adama dil çıkardı ve yaptığı işe; atlayıp zıplamaya devam etti. Ae cha’ya son zamanlarda ne olduğunu anlayamıyordu. Kurma bir bebek gibi olan kızı bir anda canlanmış yaramaz bir yaratığa dönmüştü. Merakla mutfağa girip in na’nın belinden sarılarak “Ae cha’nın nesi var?” dedi. Ne kadar düşünürse düşünsün kızının yaramaz olması ona garip geliyordu.
İn na derin bir iç çekip belline kollarını dolayan adama yaslanıp “bizi protesto ediyor…” dedi. Düşünceleri kısa olsa da jea’ya kaymıştı. Ae cha’yı bir kez daha jea’nın yetiştirdiğine inancı bütünlenmişti. Hyun wu kollarını daha çok sıkıp çenesini de kızın omuzlarına koyarak “alışacaktır…” dedi. Bundan önce yaptığı hatanın bedelini en iyi bu şekilde ödüyordu.
Ae cha’nın onu baba olarak saymamasına itiraz etmek istese de sesini çıkaramıyordu. Ae cha ile jea’yı yakından görmüştü. Kendine kıyasla gerçek baba kız onlar gibiydi. Düşüncelerini zihnin de dağıtıp in na’yı kendine çevirdi. Ona ne kadar çok dokunursa o kadar çok özlüyordu. İn na soran gözlerle ona bakarken eğilip güzel dudaklarını öptü.
Ondan uzak kaldığı zamanlarda utanmamayı öğrenmişti. İn na kollarını boynuna dolayıp öpücüklerini karşılık veriyordu. Kalbi biraz olsun rahatlamıştı. 4 yılın ağırlığı ha deyince asla geçmezdi ama biraz olsun rahatlamıştı işte. Hyun wu aklına gelen şeyle dudaklarını zoraki de olsa kadından ayırıp heyecanla gözlerine baktı.
İsteyeceği şey çokta hızlı bir şey değildi nede olsa. İn na’nın bellinden kollarını çekmeden “bugün bir aile gibi geziye çıkalım…” dedi. Sesinde ki heyecan gözle görülür şekildeydi. Söylerken arada bir yutkunuyordu. İn na şaşkınlıkla kollarını boynundan çekerken “nereye?” dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PİYANGODAN EV ÇIKTI...!
Lãng mạnYoo in sevgilisinin aldattığını öğrendikten sonra en yakın arkadaşında kalmaya başlar ve bir gün arkadaşının baskıları yüzünden dışarı çıkıp alış veriş yaparlar. Alış veriş sırasında kazandığı çekiliş bileti hayatını tamamen değiştirecektir. Hyun-wu...