13.Bölüm...

58 7 3
                                    

“Ne demek istiyorsun sen!” diye bağırdı in na karşısında umursamaz gibi duran adamın öfkeli bakışlarına karşılık olarak. Hyun wu’nun neden benimle evlendin sorusuna karşılık ancak ani çıkışlarla karşılık verebilir durumdaydı her ne kadar yüzüne ateş bassa da…

Hyun wu gayet ciddi bir şekilde kıza bir adım daha atıp sorusunu tekrar etti. “Neden benimle evlendin?”

In na adamdan iyice uzaklaşarak arkasını dönüp odasına doğru yürüdü. “Sen neden benimle evlendiysen o yüzden çıkarcı pislik!” dedi giderken. Park minden duyduğu şeyler yüzünden hyun wu ya inanmak yâda güvenmek istemiyordu. Bir gyu ri si vardı ona rağmen kendisiyle evlenmişti. Ve bu kalbini kırıyordu.

Hyun wu duyduğu sözle olduğu yerde kalıp kızın odasına girişini izledi. Eli istemeden kalbine gitti. Bu geçmişten gelen bir anıdan farksızdı.

10 yıl önce…

“Neden gyu ri? Neden?” demişti hyun wu kızın kollarını tutarak. “Madem beni sevmiyordun neden benimle birliktesin?” kız kollarını adamın ellerinden kurtarmaya çalışırken çırpınıyordu. Bu soru onun midesinin kasılmasına sebep oluyordu ama yinede cevap vermek zorunda hissediyordu kendini. Kollarını ondan kurtarıp biraz uzaklaştıktan sonra “Sen neden benimle isen o yüzden!” diye bağırdı.

**

Elini kalbinden çekti hyun wu. Bütün kadınlar ona göre aynıydı. In na da aynı gyu ri gibi acımasızdı. Onu sevmiyordu. Çakılı kaldığı yerden ayrılıp kendini serin havaya bıraktı. Bahar ayı kendini yaza bırakmalıydı ama nedense sonbahar ayında ki serinlik vardı havada. Üşüdüğünü hissetti hyunwu.

In na ise odasına girdiği dakika karşısında peri masallarından çıkma çift kişilik yatak durunca olduğu yerde kala kaldı. Bu yatağı birlikte uyumak için seçmişlerdi ama evlilikleri ancak kâğıt üzerindeydi. Hyun wu; gyu ri ile evliydi ve öyle kalmaya gayet niyetli gözüküyordu.

Adamın odasında duran resim geldi aklına ona baktığında nasıl kızdığı. Yanağından sicim gibi yaş taneleri akmaya başlayınca düşüncelerini beyninde uzaklaştırmaya çalıştı yorgundu. Bir haftadır düğün nişan bir de üstüne karakol derken hiç dinlenememişti. Dolabına yöneldi. Yerleştirilen kıyafetler onun ağlama isteğini arttırıyordu. Çift çorapları, çift eşofmanları, hyun wu’nun kıyafetleri. Özenerek yerleştirilmişti her biride.

Kız hemen alt katta duran eski pijamalarından birini alıp üzerine geçirdi. Daha fazla dolaba bakmaya tahammülü yoktu. Üzerini giyerken de kendi kendine söyleniyor hyun wu’nun taklidini de yapmayı ihmal etmiyordu. Saçlarını da başında toplayıp kendini sıcak yatağına teslim etti. Onu biraz daha düşünürse gidip tekmeleyebilirdi. Gözlerini aydınlık havaya inat sımsıkı kapattı.

**

Hyun wu başını içeri bir hırsız gibi uzatıp karanlık evde şöyle bir bakındı. Diğer yandan “Hale bak kendi evime bir hırsız gibi giriyorum!” diye söyleniyordu. Sabah ki tartışmadan dolayı ın na arkasını dönüp odasına gitti ise belki de odasında bir odun saklıyordu ve onu almaya gitmiştir diye düşünmeye başladığından bütün gün sokaklarda dolanmış geç bir saatte de uyuma ihtimaline karşılık eve dönmüştü.

Başını içeri uzatıp karanlığa gözünün alıştığına emin olduğunda “In na…” diye içeri seslendi kısık bir sesle… Eğer uyuyorsa uyandırmanın âlemi yoktu. İçerden cevap gelmeyince kızın hepten uyuduğuna kanaat getirip bedenini de içeri sokup yavaşça kapıyı kapattı. Derin bir nefes aldı bunun üzerine. Hava bu gün hyun wu ya inat gibi yağışlı ve soğuktu.

Islak saçlarını biraz dağıtıp etrafı ıslatırken duraksadı. Eğer yoo ın na etrafı ıslattığını görürse muhtemelen kafasını kopartır süs niyetine şamdana takardı. Aklına gelen görüntü ile tüyleri diken diken oldu. Birden doğruldu hyun wu aklına daha farklı bir şey gelmişti. “O benim karım ve ben bir erkeğim.” Dedi kendi kendine. Diğer yandan kendini tastık eder gibi başını da sallıyordu.

PİYANGODAN EV ÇIKTI...!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin