18.Bölüm...

45 4 0
                                    

Gyu ri’den alıntı:

Her gününüzü her saniyenizi kayıt altında tutmak… Bir sürü resmin üzerine isimler yazmak… Bazen adının ne olduğunu düşünmek… Siz hiç bu kadar korkunç bir şeyi yaşadınız mı? Geçmişiniz olmadan geleceğinizin olduğunu düşündünüz mü? Ya da daha acısı her gün yeniden doğup anne ve babınızla tanıştınız mı? Haksızlıklarla dolu hayatınız da en büyük haksızlığınız sevdiğinizi sonsuza dek kendinizden korumak istemenizdir… İşte bu yüzden sevgilim seni en çok kendimden korudum ben…

**

“Burası çok güzel…” dedi in na bir tutam bakır rengi saçını parmağıyla çevirirken telefonda merakla dinleyen kıza. En azından hyun wu ile gerçekten evli olduklarını bildiği için artık jea’nın peşine düşebilirim diye düşünüyordu park min; in na’yı dinlerken. Son zamanlarda tek düşüncesi jea olmuştu ama arkadaşına olan sevgisi yüzünden jea’ya yanaşamıyordu. Bir süre daha kızı dinledikten sonra “Kapatmam gerek” diyip in na’nın cevabını bile beklemeden telefonu kapattı. Daha fazla beklemek istemiyordu jea’yı aramalı ve duygularını açmalıydı. En azından park min böyle düşünüyordu.

Bir süre boş boş telefonun ekranına baktı. Aramak ve aramamak arasında sıkışıp kalsa da gözlerini sımsıkı kapayıp arama tuşuna bastı. Telefon çalarken de gözlerini açmadan içinden “Bir, iki, üç…” diye saymaya başladı. Üçüncü çalışta açılan telefonla jea’nın konuşmasına izin veremeden “Sus ve beni dinle.” Dedi. Eğer onun sesini duyarsa asla devamını getiremeyecek ve saçmalayıp telefonu kapatacaktı. Derin bir nefes daha alıp “Ben ve sen…” diye başladı ama nedense aldığı nefes sanki ciğerlerine ulaşmamış gibi tekrar derin bir nefes alıp devamını getireceği sırada arkadan gelen sesle sustu.

Telefonu açanın jea olmadığını anladığında telefonun ucundakine “Kimsiniz?” dedi. Neredeyse bir salak gibi tanımadığı birine her şeyi itiraf edecekti. Telefonun ucundaki ses “Kim olmamı isterdin?” dedikten sonra şuh bir kahkaha attı. Park min duyduğu sesle midesinin kasılmasına izin verirken yanağından akan yaşlara hâkim olamıyordu. Jea’nın hayatında biri olmadığını düşünmek saçmalıktı. Hızla telefonu kapatıp yanağından akan yaşları sildi. Arkadaşı için geri çekildiği adamın zaten biriyle görüşüyor olması onu deliye çevirmişti.

**

“Günaydın tatlım.” Dedi İn na yanında yeni uyanan adama bakarak. Tüm gece boyunca çalışan kocasına sevgiyle gülümsüyordu. Kocaman bir ay devirmişlerdi birlikte… Hyun wu karısına gülümseyip kendine çekti. O kadar çok uykusu vardı ki İn na’nın onu kaldırmasını engellemek için göğsüne bastırdı. Kız başını koyduğu adamın göğsüne daireler çizerken onun kokusunu içine çekiyordu. Kocasına her geçen gün daha çok bağlanıyordu. Onun kokusu bakışları her şeyi onu mutlu ediyordu. Her ne kadar hala tam bir odun olsa da…

İn na başını kocasının göğsünden çekip kocaman sırıttı. Tam bir yadır evli olmak onun verdiği tepkileri az çok tahmin etmesine sebep oluyordu. “hadi kalk artık koca bebek.” Dedi kocasının yanağına kocaman bir öpücük kondururken. Hyun wu yapmacık bir şekilde ağlama numarası yapıp bir süre söylendikten sonra derin bir iç çekti.

İn na haklıydı eve bakması gerekti ve işini çok seviyordu. Karısını birazcık kendine çekip dudaklarını dudaklarına bastırdı. Tam bir ay evli olmak biraz olsun utangaçlıktan uzaklaşmasını sağlamıştı. Tamamen arsız olmamıştı ama artık karısına sarılmaktan öpmekten hiçte utanmıyordu. Sevdiği bir kadına dokunduğun da bu durumdan çekinmiyordu.

İn na kocasının karşılığına ise her geçen gün daha da arsız cevap veriyordu. Her geçen gün onu daha çok istiyordu. Utanma çekinme hayatında hiç olmamıştı ama şimdi kendini daha arsız, daha utanmaz hissediyordu. Hızla yapılan kahvaltının ardından kocasını işe gönderip kanepeye iyice kuruldu in na. Artık çalışmak gibi bir kaygısı yoktu. Nasıl olsa evli ve kocasının maaşı hiçte fena değildi. Bir süre televizyonda gezindikten sonra eline telefonu alıp bir süredir görüşemediği arkadaşını aradı birinci aramada cevap gelmeyince ikinci ve üçüncü kez aradı.

PİYANGODAN EV ÇIKTI...!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin