6.Bölüm

55 4 0
                                    

Hyun wu kızı öpmeyi birden bıraktı burnuna gelen şeker kokusu midesinin kasılmasına sebep oldu. Kızı çaktırmadan yeniden kokladı. Bu koku ondan gelmiyordu. Başını hemen yana çevirdiğinde portmantoda asılı duran yoo ın na’nın ceketini gördü. Burnuna gelen koku içinde farklı şeyler uyandırıyordu. Sora’nın bedeninden bedenini çekip kıza dikkatlice baktı.

Gerçek bir kadın gibi gözüküyordu gözüne ama önceden ona baktığında ki içinin gıcıklanması geçmiş gibiydi. Hyun wu kızdan iyice uzaklaşıp “Neden daha sonra içmiyoruz bu şarabı.” Dedi. Kız daha ne olduğunu anlamadan açılan kapıyla birlikte kendini kapı dışında bulmuştu. Hyun wu ya neler olduğunu soran bakışlar atıyor ama onun sert ve katı yüzünde bulamadığı cevaplar içinin kemirmesine neden oluyordu.

Hyun wu kapıyı kapatıp kendini kapıya yasladı. Neyinin olduğunu anlamaya çalışıyor ama bir türlü bulamıyordu. Burnuna gelen o şeker kokusu neden ondaki bütün şehveti alıp götürmüştü? Aklına gelen düşünceyle rengi biranda atmış başını iki yana sallamak zorunda kalmıştı. “Erkekliğim neden kaybolsun ki?” dedi. Şeker kokusu gelen cekete baktı. Koku yüzünü yalayıp geçerken kendini rahatsız hissettiğini fark etti.

Ceketini alıp temiz havaya bırakmak için kendini dışarı attı. Yoo In na ise evinin yolunu tutmuş yukarıda olan asansöre neler neler sayıyordu içinden… Gelen asansöre binip kendini biran önce yatağına atma isteğiyle sabırsızca ayağını yere vuruyordu. Kapının önüne geldiğinde çantasından çıkardığı anahtarıyla birlikte kapıyı açıp kendisini sıcacık evine attı.

Ağlamaktan ağrıyan gözleri yavaş yavaş kapanıyordu. Ayaklarını sürüyerek odasının kapısına geldi ve yavaşça kapıyı açtı. Başta acıyan gözleri yüzünden gördüğü manzarayı algılayamayıp güneş gözlüklerini çıkardıktan sonra bir kez daha karşısında ki manzaraya baktı. Birkaç kez gözlerini kırptı ama görüntü değişmeyince elinde tuttuğu güneş gözlüğünü yere düşürdü.

Yoo In na odanın içindeki değişikliğe şaşkınlıkla bakıyordu. Yatak örtüsünün pohang steerlers takımının örtüsü olduğunu fark etti ilk başta. Daha sonra Resimlerinin duvardan indirildiğini yerine farklı resimlerin geldiğini fark etti.

Parfüm şişelerinin yerin de tıraş kolonyası erkek parfümleri olduğunu… Bir süre daha gözlerini kapayıp açtı. Odadan dışarı çıkıp tekrar girdi. Bu doğru olamazdı. Yanlış odaya bile geldiğini düşündü ama aynalı komidini her şeyin doğruluğunu ispatlar tarzdaydı.

Öfkeyle dişlerini sıktı. “Hyun wu aklın sıra benden intikam mı alıyorsun sen!” diye dişlerinin arasında mırıldandı. Onu yakaladığı yerde kafasını kopartıp sevmediği futbol takımı nevresiminin içine koyup aşağı fırlatacaktı. Odasından çıkıp doğruca hyun wu’nun odasına gitti. Darmadağınık odanın tam ortasında durdu. Bu öfkeyle odayı ateşe verebilirdi ama bunu yapmayacaktı. Onu ele geçirmekti ilk hedefi.

Darmadağınık odanın hemen köşesinde duran çizim masası gözüne çarptı. Onun çizim masasıyla ne yaptığını merak ederken yakaladı kendini öfkesinin arasında. Sonra başını iki yana salladı. Masanın hemen yanında duran boru gibi duran bir sürü kâğıttan bazılarını eline alıp masanın üzerine açtı.

İlk çizim anlayamadı tarzda mimari bir yapıya benziyor ama bir türlü emin olamıyordu. Bir kâğıt bir kâğıt daha derken fark etmeden tüm çizimlerini çıkarmıştı. En son kâğıda uzandı yoo In na kâğıt ona farklı gelmişti diğerlerine oranla kâğıdın daha kalın olduğuna kanaat getirdi. Merakla kâğıdı bulunduğu kutudan çıkardığı saniyeden kapıda duran adamın sesiyle olduğu yerden sıçradı.

“O kâğıdı hemen bıraksan iyi olur!” diye gürlemişti hyun wu odasının tam ortasında hayatını karıştıran kıza öfkeyle bakıyordu. Yoo In Na onu görmenin verdiği etkiyle olsa gerek odasına yaptığı şey aklına gelip kağıdı hızla açtı. Kâğıttaki uzun saçlı kız dikkatini çekti. Bebek gibi bir yüzü vardı. Hyun wu dan yaşça küçük gözüküyordu. Adam kızın kâğıdı hızla açması ile iki adımda kızın yanına gelip ellerinden kâğıdı alıp “Bir anlaşma yapmıştık!” diye bağırdı.

Bu onun özel hayatıydı ve yoo ın na anlaşmayı bozmuştu… Kız başını dikleştirip adama dik dik baktı. “Evet, bir anlaşma yapmıştık ve sen o anlaşmayı ihlal ettin!” diye çıkıştı yoo ın na ellerini beline koyarak. Hyun wu ne yaptığını düşünürken kızın odasını öyle bıraktığı aklına gelip kızdan bir adım uzaklaştı.

“öyle olabilir. Ama sende şuan benim özel hayatıma…” derken yoo ın na öfkeyle sözünü kesip “Başlatma özel hayatına!” diye bağırdı. Hyun wu bu kızın ahlaksız cümlelerine bir türlü alışamamıştı. Kadın gibi duruyor olsa da çocuktan farksızdı. Diğer yandan ağzı bozukluğu ile ona her defasında hayret ettiriyordu.

Hyun wu “Biraz yavaş ol!” diye uyarsa da ın na bunu şuan önemseyecek durumda değildi. Şuan odasını karıştıran adama öfkeliydi. Aklına gelen şeyle duraksadı. Eğer odasına girdiyse iç çamaşırlarını da görme ihtimali vardı. Adama yine öfkeyle bakıp “Yoksa!” diye bağırdı. Hyun wu böyle bir bağırış beklemediği için olduğu yerde sıçrayıp ne olduğunu anlamaya çalışırken kızın üzerine yürüdüğünü fark ederek geri geri gitmeye başladı.

Şiddete meraklı olan bu ağzı bozuk kızın ne yapacağı belli olmazdı. Diğer yandan o küçük beyninden ne geçtiğini de merak ediyordu. Yoo ın na dişlerini sıkarak “Çekmecelerimi karıştırdın mı?” diye sordu. İçindeki özel eşyalarına o ellerle dokunma ihtimaliyle tüyleri diken diken olmuştu.

Hyun wu kızın başta ne demek istediğini anlayamadığı için duraksayıp “Ne” diye sorarken yoo ın na bunu fırsat bilerek adamın üzerine atlayıp karnına karnına yumruk geçirmeye başladı. Diğer yandan da “çekmecelerime dokundun mu seni aşağılık sapık” diye bağırıyordu. Hyun wu kızı durdurmak için kollarını kavrayıp onu etkisiz hale getirmeye çalışırken “Konuşabiliriz. Açıklayabilirim” diyordu.

Kız bu sözleri duydukça daha çok sinirleniyor adama yumrukları geçirmeye çalışıyordu. Kollarını kurtaramayışı nedeniyle dengesini kaybedip hyun wu’nun üzerine doğru düşerken göz göze geldi. Şaşkınlıktan ne yapacağını şaşırmış bir halde adama baktı bir süre.

Nefesinin kesildiğini hissetti burnuna gelen mistik kokuyla. Hyun wu da burnuna gelen şeker kokusuyla irkildiğini hissetti. Bu gün bu koku yüzünden bir süredir birlikte olduğu insanı dışarı atmıştı. Koku ikisinin de başını döndürüyor karşı konulmaz bir çekim uyandırıyordu.

Hyun wu kızın kollarından yavaşça ellerini gevşetip kendilerine toparlanma şansı tanırken yoo ın na çözülen ellerle kendine gelip hyun wu’nun üzerinden kalkıp “Odamı hemen temizle!” diye bağırıp arkasına bile bakmadan kendini dışarı attı. Kalbine gitti ister istemez eli.

“Benim neyim var?” diye mırıldandı kendi kendine. Maratonda yarışan bir koşucun kalp atışlarına sahipti yoo ın na… Nefes alıp verişi de kalp atışına oranla aşağı yukarı aynı hızdaydı. Temiz havanın kendine iyi geleceğine inanarak üzerine ceket almadan kendini dışarı bırakmıştı. Hafif esintili hava ona hem iyi geliyor hem de üşütüyordu.

Ama vücudunu basan sıcaklıktan az da olsa kurtulmuştu şimdi. Hyun wu ise odadan hızla çıkan kızın ardından nefes alıp verişlerinin hızlandığını fark etti. Neden böyle olduğunu anlayamıyordu. Hayatında ilk kez bu kadar heyecanlandığını hissetmişti hyun wu.

Kendinde olmadığını, hastalandığını düşündü. Bunu düşünmek her şeyden daha basit daha kolay gözüktü gözüne. Odasından çıkıp kızın eşyalarını eski yerine koyarken ister istemez ellerin çekmecelere gitti. İlk çekmecede bulduğu iç çamaşırlarıyla yüzü kızararak hızla kapattı. Dikkatli bakamamış ve kızın iç çamaşırlarını biran merak etmişti.

Kapattığı çekmeceyi açma isteğiyle uzandığı anda kendini durdurdu. Bunun doğru olmadığının farkındaydı ama bir sapık gibi kendine engel olamıyordu. O kıyafetlerin altında ki mahremiyeti merak ediyordu. Kendini kontrol edemeyeceğini anlayıp zorla odadan dışarı çıktı. Eğer biraz daha orada kalmış olsaydı yapacağı yanlışlardan sorumlu olmak zorunda kalabilir ve bu deli kızın şiddet ve hakaretlerine maruz kalabilirdi.

Kızı düşünürken yakaladığında kendini duraksadı deli gibi çarpan kalbine gitti eli. Titreyen ellerinin altında deli gibi çarpan kalbi ona hayretler verirken ağzından zoraki 3 kelime çıktı.

“Benim… Neyim… Var?”

Bölüm sonu…

PİYANGODAN EV ÇIKTI...!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin