Bileğini kavrayıp kendisine bakmaya zorlayan adam hyun wu idi. Başını diğer tarafa çevirip onu görmemeye çalıştı in na. Ne yapıp ne edip onun gözlerine bakmayacaktı. Bakmamalıydı da... Aptalca bir yenilgi istemiyordu hayatında… Hyun wu kızın bileğini daha sıkı kavrayıp çenesini de yakaladıktan sonra in na’yı kapıya itti.
Ona bakmalıydı. Ona bakıp onu ne kadar özlediğini; ne kadar sevdiğini görmeliydi. İn na boşta duran eliyle hyun wu’nun çenesinde duran elini itip “Çek o pislik ellerini üzerimden!” dedi. Ama hyun wu onu duymuyordu bile. Eli yeniden kızın çenesini kavrarken hızla ona doğru eğilmeye başladı. İn na’nın gözlerine bakıyordu. Gözlerinin içine sanki en derinliklerine ine bilecekmiş gibi; gözlerine içine bakıyordu.
Ona doğru çekilirken hissettiği acıyla iki büklüm olup kızın üzerinden çekildi. İn na öfkeyle savurduğu tekmeyle hırsla nefes alırken “Sana o lanet olası pis ellerini üzerimden çekmeni söylemiştim.” Dedi. Hyun wu’nun özel bölgesine geçirdiği tekme için içinde en ufak bir pişmanlık duymuyordu. Kapıyı hışımla açıp derin soluklarla evden dışarı çıktı. Diğer yandan da söylenmekten geri durmuyordu.
“Geri zekâlı beyinsiz!”
Asansörün tuşuna basıp asansörün gelmesini bekledi. Bir de utanmadan onu öpmeye kalkıyordu. O dudaklar kim bilir kimlerle kirlenmişti. Hırsla aldığı nefesleri geri verirken bir karar aldı. Gidip kocasını bulmalı ve hyun wu’ya geçirdiği tekmenin aynısını geçirmeliydi. Saatin çok ilerlediğini fark edip arabasını çalıştırdı. Şimdiye Ae cha milyonlarca kez ağlamış olmalıydı.
Arabasını biraz hızlandırıp evinin yolunu tuttu. Diğer yandan da dirseğini cama dayayıp başına destek oluyor hyun wu ile yaşananları düşünüyordu. Gitme diyişi kulaklarında çınlıyordu. Onu düşünmek bile kalbini deli gibi hızlandırırken jea’nın olmayışıyla ona nasıl direneceğini düşünmeye başladı. Arabayı durdurup evin ışıklarına baktı. Ae cha’nın deli gibi bağrışını duyabiliyordu. Yan taraftaki ajumanın camdan başını çıkarıp “Susturun şu veledi!” diye bağırdığını duydu.
Arabadan hızla çıkıp sertçe kapıyı kapattıktan sonra camdan aşağı sarkan kadına baktı. Kadın in na’nın öfkeli bakışlarıyla içeri kaçarken in na yerden aldığı taşı cama doğru fırlattı. Kimse ama kimse kızına velet diyemezdi.
Camın şangırdayan sesiyle annesi kapıya çıkarken in na deli gibi camın altına gitmiş “Sen kimin çocuğuna velet diyorsun!” diye bağırıyordu. Eğer kadını ele geçirmiş olsaydı yolunmuş kaza benzetirdi kadını hatta daha kötüsüne…
Bayan yoo deli gibi bağıran kızını görünce şaşkınlıktan dili tutulmuş sadece “in na!” diye bağırıyordu. Kadın yine başını çıkarmış arsızca in na’nın bağrışlarına cevap veriyordu. İn na kaptığı bir taşı daha fırlatacağı sıra da birinin kolunu yakalamasıyla elindeki taşı yere düşürdü. Babası kaşlarını çatmış “kendine gel!” diye bağırıyordu.
İn na öfkeden deliye dönmüş kadına kısa süreli bir bakış atıp “Eğer bir daha kızıma velet dersen senin o koca ağzını torba gibi büzer başka bir tarafına monta ederim!” dedi.
Deli gibi bakıyordu kadına. Bay yoo; in na’yı iteleyerek içeri sokarken kısa süreli kadına bakıp “Sende bir daha torunum hakkında ağzını bile açma!” dedi. Kadın şaşkınlıkla “Camımı kırdı senin yosma kızın” diye bağırınca adam duyduğu şeyle olduğu yerden kalıp kadına öfkeyle baktı.
Bayan yoo ise duyduğu sözle ağzını kapatırken in na hiçte ailesinin verdiği tepkiyi vermedi. Ayağındaki topukluyu çıkarıp kadına doğru fırlattı. Kadının kafasına gelen topukluyla elini yumruk yapıp keyifle “Yes!” dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PİYANGODAN EV ÇIKTI...!
RomanceYoo in sevgilisinin aldattığını öğrendikten sonra en yakın arkadaşında kalmaya başlar ve bir gün arkadaşının baskıları yüzünden dışarı çıkıp alış veriş yaparlar. Alış veriş sırasında kazandığı çekiliş bileti hayatını tamamen değiştirecektir. Hyun-wu...