PİYANGODAN EV ÇIKTI...!

30.Bölüm...

“Dilek tut anne…” dedi Ae Cha. Hemen in na’nın yanında sandalyenin üzerinde ayakta duruyordu. Kısacık boyu yüzünden masaya ulaşamıyordu. Bu yüzden her defasında altına en az 3 tane yastık koyarlardı. İn na ellerini çenesinin altında birleştirerek gözlerini sımsıkı kapatıp dileğini tuttu. Her anne gibi onun da dileği sadece yanında ayakta dikilen kızı içindi.

Pastanın mumlarını üfleyip gözlerini geri açtı. Hemen yanında ellerini birbirine vurarak zıplayan kızını kucağına alıp kocaman gülümsedi. Kızının gülümseyişi ise şuan aldığı en güzel hediyeydi. Ae cha’nın burnunu sıkıp “sen dilek tut demeyi nereden öğrendin bakalım küçük hanım?” dedi. Ae cha kahverengi saçlarında duran doğum günü şapkasını düzelttikten sonra başını babasına çevirdi.

Jea başını havaya kaldırmış ıslık çalarak sağa sola bakıyor hiçbir şeyden haberim yokmuş taklidi yapıyordu. Ae cha süt dişlerini göstererek jea’yı taklit edip bilmem demeye çalıştı. Babasını taklit etmek hoşuna gittiği için diğer yandan da kıkırdıyordu. Onun gülüşü içeridekilerin kahkahalara boğulmasına sebep oluyordu.

Jea ellerini birbirine sürterek “Şimdi hediyeleri verme sırası.” Diyince ae cha ellerini birbirine vurup sevinçle annesinin gözlerine baktı. Gözlerini yine kocaman açıp merakla annesinin ne yapacağına bakıyordu. İn na onun yanağına küçük bir öpücük kondurup “En güzel hediyeyi az önce ben aldım.” Dedi Aynı öpücük ae cha dan annesine geçtiği sırada.

Jea dudak büzüp “babaya hani?” diyince Ae Cha yüzünü babasına çevirip dil çıkardı. Kolları in na’nın boynuna dolanmıştı. Jea kızının böyle bir tepki vereceğini biliyordu. Ae cha birini öpüyorsa eğer ya ondan hediye alıyor yâda özel bir gün demekti. Jea dudak büzüp “Küstüm seninle.” Diyip bir de çocuk gibi kollarını birbirine dolayıp kaşlarını çattı.

Ae cha babasının küs taklidi yapmasını sevdiği için başını annesinin göğsüne gömüp tüm dişlerini göstererek babasına gülümseyince jea kızına aynı gülümsemeyle gülüp park min’in etrafından dolanıp in na’nın yanına geldi. Ellerini kızına uzatıp kendisine gelmesini isteyince Ae cha minik kollarını annesinin boynundan çekip jea’ya uzandı. Park min uzaktan mutlu aile tablosu gibi gözüken manzaraya bakmaya dayanamıyordu.

Jea sanki bir anda hayatlarını alt üst edecekmiş gibi geliyordu. Ama onu izlemekten de geri duramıyordu. Ae Cha’ya çok güzel baba olmuştu. Beklide hyun wu dan daha çok yakışmıştı jea’ya; belki de bu yüzden onlara baktığında kalbi milyonlarca parçaya ayrılıyordu. Gözlerine çöken hüznü elleriyle iteleyip gülümseyerek çantasından bir paket çıkarıp in na’ya uzattı.

Kız gülümseyerek paketi alıp masanın üzerine koyacağı zaman ae cha’nın “Anne aç.” Sözü üzerine paketi yavaşça açmaya başladı. Kızının jea’nın kucağından başını merakla uzatışına bakıp gülümseyerek içinden tanrıya milyonlarca defa teşekkür etti. 4 yaşında ki bir kız çocuğuna göre Ae cha çok zeki ve usluydu. Jea’nın verdiği isim belki de Ae cha’ya uyan en iyi isimdi. Paketin içinden çıkan fotoğraf albümü ile elinde ki paketi masaya bırakıp merakla fotoğraf albümünün kapağını açtı.

İlk sayfada bembeyaz gelinlikler içinde in na’nın resmi vardı. Titreyen Elleri tek başına resmi çeken kişiye gülümseyen kızın yüzüne gitti. Ae cha resme bakıp “Annem çok güzel.” Dedi. İn na ise yutkunamayacağını hissediyordu. Kabarık gelinliğin içinde gelmesi gereken kişiyi beklediğini hatırlıyordu. Yüreği sızlasa da her şey daha kolay gözüküyordu gözüne. Daha dayanılırdı. Birinin kolunu omzuna koyup kendini göğsüne bastırdığını hissetti. Bir başka minik ellerin yanağından akan yaşları sildiğini…

İn na başını kaldırıp hemen yanında dağ gibi duran iki mucizeye baktı. İkisi de onu korumak için yanında dimdik duruyordu. Yüzün de gezinen minik eli yakalayıp dudaklarına götürdü. Kızının yanında ağlayan biri olmamıştı in na ama gördüğü resim kalbinin kırılmasına sebep olmuştu. Ondan önce yaşadığı hiçbir ilişkinin bir önemi yoktu. Hiç birin de böyle üzülmemişti. Albümün diğer sayfasını çevirdi. Karnı burnun da elinde kocaman bir kek dilimiyle çekilen resimle keyfide biraz olsun yerine gelmişti.