Ae cha çalan kapıyla annesinin duşta olduğunu umursamadan kapıyı açtı. Babasının evden gitmiş olmasına üzülse de birkaç blok ötede bir ev tuttuğunu bildiği için çokta yaygara çıkarmamıştı. Dahası jea kızından uslu bir şekil de durmasını istediği için kabul etmişti.
Ae cha açtığı kapıyla karşısında duran adama bakıp gülümseyerek kapıdan çekildi. Yine jea’nın isteğini yerine getirip karşısında duran adamı sevmeye çalışıyordu. Hyun wu kızını kollarına alıp kapıyı kapattıktan sonra burnuna dokunarak “Anne nerede?” dedi.
Eve gelir gelmez kızını kollarına almasına rağmen annesini de sormayı ihmal etmiyordu. Ae cha ilerde ki beyaz kapıyı işaret edip babasının koluna dokunduktan sonra aşağı gösterdi. Hyun wu kızın bu kadar konuşmaya üşengeç olmasına gülerken “hiç annesi gibi dırdırcı değil benim küçük kızım” dedi. Diğer yandan da kızının yanağına küçük bir buse konduruyordu.
Kız babasının söylediği kelimeleri anlamasa da önemsemeden koridorda koşup bir kapıdan içeri girdi. Hyun wu kızın o deli gibi koşuşunun nereye olduğunu bilmese de arkasından gülümsedi. Ae cha inanılmayacak derecede sevecen bir kızdı. Gösterdiği kapının önüne gelip hiç düşünmeden kapıyı pat diye açtı. İçeri girdiğinde ise şaşkınlıkla ne yapacağını şaşırdı.
İn na duş kabininin içinde köpüklü saçlarını durulamaya çalışırken girmişti içeri. Bir süre sağa sola bakınıp tam çıkacağı sırada in na’nın gözlerini açmasıyla olduğu yerde kalmak zorunda kaldı, hemen arkasından in na’nın güçlü çığlıkları doldu kulağına…
O şaşkınlıkla “Açıklayabilirim.” Diyip iki elini kaldırarak açıklama yapmaya çalışsa da in na eline geçen şampuan şişesini fırlatırken “Lanet olası şu kapıyı kapat.” Diye bağırıyor diğer yandan hemen yan tarafta duran beyaz havluyu bedenine sarıyordu.
Hala saçından omzuna dökülen köpükler vardı ve hali son derece komik gözükse de fazlasıyla çekici de duruyordu. Hyun wu kızın bağırışlarıyla dışarı çıkıp son fırlatılan sabun kalıbının kapıda çarpan sesiyle derin bir nefes aldı. Eli göğsünde hızla atan kalbini sakinleştirmeye çalışıyordu. Diğer yandansa yanaklarına fırlayan kana engel olamıyordu. Elini kapıdan çekip Ae cha’nın yanına gitmeyi düşünürken olduğu yerde sıçradı.
Tam karşısın da merakla bakan Ae cha’ya ne söylemesi gerektiğini düşünürken kızı kollarına alıp “Bizim Ae cha’mızın canımı sıkıldı yoksa?” dedi küçük olduğu için yüzünün kızardığını anlayamamış olması sayesinde biraz rahatlamıştı… Kızla birlikte oturma odasına geçerken “babacık seninle oyun oynayacak…” dedi. Olabildiğince sevimli davranmaya çalışsa da bu ae cha’yı huzursuz ediyordu.
Jea ona hiçbir zaman küçük bir kız gibi davranmamış her zaman benim kızım akıllı ve yapabilir demişti. Bu da Ae cha’nın huzursuz olmasına sebep oluyordu. Küçük bir kız çocuğundan beklenenler büyük olduğu için Ae cha iyi idare ediyordu ama şimdi kafası karışıyordu.
Bu yüzden oyun bile oynamak istemiyor sadece evin içinde amaçsızca koşuyordu. Jea’nın evde olmayışı gün geçtikçe Ae cha’yı huzursuz ediyordu. Diğer yandan ikinci bir baba vardı başında ve sürekli bizim ae chamız diye bahsediyordu.
Bu da küçük kızı huzursuz ediyordu. Babasının koluna dokunup yine aşağı göstererek elindeki küçük ayıcığı aşağı bıraktı. Hyun wu kızın ne demek istediğini anlamaya çalışsa da beceremedi. Başını biraz eğerek “benim küçük kızım bana ne demek istedi?” dedi. Bu onun için iyice karışık gelmeye başlamıştı. Küçük kız tıpkı bir yetişkin gibi iç çekip “Aşağı indir!” dedi. Anlamayan adama da kaşlarını çatmayı ihmal etmiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PİYANGODAN EV ÇIKTI...!
RomanceYoo in sevgilisinin aldattığını öğrendikten sonra en yakın arkadaşında kalmaya başlar ve bir gün arkadaşının baskıları yüzünden dışarı çıkıp alış veriş yaparlar. Alış veriş sırasında kazandığı çekiliş bileti hayatını tamamen değiştirecektir. Hyun-wu...