“Kazandık mı kazanmadık mı şimdi bu evi?” dedi Hyun wu Ji. Karşısında çirkef bakışlarını esirgemeyen kadına öfkeyle bakıyordu. Kadın sinirle yüzünü çaprazda duran adama çevirip “Bizimle dalga geçmiyorsunuzdur umarım.” Dedi tehditkâr tavırlarla.
Mağaza müdürü cebinden çıkardığı mendille terleyen anlını sildikten sonra “Neden avukatlarınızla gelmiyorsunuz?” dedi tam bir saattir ne kadın bir şey anlamış nede adam bir şey anlamıştı.
İkisi de aynı anda ayağa kalkıp “emin olun öyle yapacağız.” Dedikten sonra öfkeli bakışlarını birbirlerine kenetledikten sonra aynı anda kapıya uzanıp ellerinin birbirine değmesiyle yine aynı anda ellerini çekip birbirlerine öfkeyle baktılar.
Hyun wu Ji kapıyı açıp hışımla dışarı çıktığında kapıda bekleyen arkadaşına “Gidelim” diyip peşi sıra sürükledi. Park min; yoo in çıktığı an önünü kesip “Neler oldu?” diye sorduktan sonra arkadaşının kolunu tuttu. Yoo in giden adamın arkasından öfkeli bakışlarının hedefinde tutarak bildiği ne kadar hakaret varsa sıralıyor söylediği hiçbir sözden de utanç duymuyordu.
İki kız evlerine döndüklerinde yoo in yatak yerine televizyonun karşısına geçip bir elinin tırnaklarını kemirerek düşünürken diğer elinde kumandayla televizyonun ekranını hızla değiştiriyordu. Park min iç çekerek kızın yanına oturup “Bugün bir şey yok anlaşılan televizyonda.” Dedikten sora hemen önünde duran masanın üzerine beklemekten şişen ayaklarını uzatıp dinlenmesine izin verdi.
Yoo in kızın söylediği sözden bir şey anlamamış bir halde eli ağzında kıza dönüp bakınca park min başını iki yana sallayıp ellerinin arasına aldı. Yoo in bu seferde dünyadan kopmuştu. Kız umursamaz tavırlarıyla yine yaptığı işe dönerken birden elindeki kumandayı kanepeye vurup ayağa kalktı.
Park min beklenmeyen bu davranış karşısında oturduğu yerden sıçrayıp ayağa kalkan kıza dik dik baktıktan sonra elini göğsüne koyup hızlı atan kalbinin sakinleşmesini beklerken yoo in kıza dönüp “Kalk gidiyoruz!” dedi. Kız “Nereye daha yeni geldik.” Demesine bile izin vermeden arkadaşını peşi sıra sürükledi.
Bu adama evi asla vermeyecekti. Ve bu konuda yüzde yüz kararlıydı.
Mahkeme günü…
Yoo in avukat bulup mağazayı mahkemeye verirken fark etmeden mahkemelik durumuna düşmüş yine sinirden tırnaklarını kemirerek mahkeme saatini bekliyordu. Park min ise o gün nerden çıkardım bu kızı dışarı diye kendine kızıyordu. Ağrısız başı git gide ağrımaya başlamıştı.
Dalgalı saçlarını geriye itip geniş alnını ovalarken “Bu evi o adama kaptırmamak konusunda eminsin dimi?” dedi. Günlerdir “O ev benim” diye evin içinde bağırıp duruyordu. Hemen karşı taraflarında duran hyun wu duvara yaslanmış kollarını birbirine düğümlemiş halde sadece bu çatlak kadın yüzünden başına gelenlere inanamıyordu.
Basit bir ev için ona göre yoo in kıyameti koparan arsız bir kadındı. Mahkeme için görevli dışarı çıkıp dava adıyla yoo in’i ve hyun wu ji’yi içeri çağırınca ikisi de ilk kez birbirlerine bakıp bundan sonra ne olacaklarını düşündüler.
İçeri girip davanın seyrini takip ederken yoo in Na’nın anladığı tek şey davanın 3 yıl sonraya ertelenmesi olmuştu. Oturduğu yerden kalkıp sanki Amerikan filmlerinden bir sahne yaşıyormuş gibi “İtiraz ediyorum.” Diye bağırıyor diğer yandan da sağ elini söz almaya hazırlanan lise öğrencisi gibi kaldırıyordu.
Ne avukat, ne hâkim, ne de hyun wu böyle bir tepki beklemediğinden şaşkınlıkla yoo İn’e bakarken hyun wu kızı dürtükleyip “Ne saçmalıyorsun sen?” dedi dişlerini sıkıp sessizce söylemeye çalışarak.
Yoo in dürtüklemenin etkisiyle havaya kaldırdığı elini indirip “Ben şey…” diye başlarken ağzında bir şeyler geveliyor ama itirazını bir türlü dile getiremiyordu.
Hâkim gözlüğünü biraz aşağı indirip gözlüğünün üzerinden yoo İn’e bakarak “Sadede gel…” dedi.
Yoo in saçmalamanın verdiği etkiye “İtirazımı geri çekiyorum.” Diye ağzının içinde geveledikten sonra çocuk gibi dudaklarını büzdü. İstemeden kendini filmlerden birinde sanıp da böyle anı bir tepki vermişti. Belki de uyuya kalmıştı duruşma boyunca…
Hâkim söylenerek mahkeme salonunu terk ederken verdiği karardan gayet memnun ayrılmıştı. En azından bu iki dengesiz insanı 3 yıl sonra görmek daha mantıklıydı. Belki de o zaman içinde emekliliğini isterdi. Bütün bir mahkeme boyunca sadece atışmaları dinlemişti. Konu ile alakası olmayan bir sürü şey.
Yoo in dudaklarını büzerek dışarı çıkacağı sırada; hyun wu yanından geçerken durup kıza “Saçmalamasaydın bu duruşma bitmiş olacaktı!” diye azarladıktan sonra arkasına dönüp bakmadan gitti. Yoo in de neden bu kadar saçmaladığını anlamamış bir halde kendine kızıyordu. Tırnaklarını kemirerek çıkarken hyun wu’nun arkasından söylenmeyi de ihmal etmiyordu.
“Salak şey! Sanki ben böyle olsun istedim. Hıh! Sanki her gün bir mahkemeye katılıyorum.” Dedi. Ama kararlıydı da bu evi ona kaptırmamaktan yana. Park min’in yanına döndüğünde mahkemedeki rezilliklerini atlayarak sadece 3 yıl beklemesi gerektiğini dile getirdikten sonra “Bu evi asla ona kaptırmam…” diyerek cümlesini bitirip evinin yolunu tuttu.
Hızla hazırladığı valizini çekiştirerek park Min’in evini terk ederken bu evi asla ona kaptırmayacağını günlerdir dile getirdiği gibi dile getiriyordu. Park min sadece başını sallıyor ve susmayı tercih ediyordu. Bu ev ona göre tam bir belaydı.
Yoo in çevirdiği taksiye atlayıp yine peşi sıra park min’i sürüklerken “Neden bunu daha önce düşünemedim ki?” diyordu. Eve yerleşme fikri kafasına dank ettiğinden bu yana kafasında bir sürü plan vardı. Yoo in kız arkadaşına dönüp “Eşyalıydı ev dimi?” dedi. Mağaza müdürünün söylediği sözleri nedense bir türlü hatırlayamıyordu.
Park min yine iç çekerek “evet” dedikten sonra bu kızın bir an önce bu ev saplantısından kurtulması için dua etti. Neden böyle saçmaladığını anlayamıyordu bir türlü.
İstedikleri adrese geldiklerinde yoo in cebinden çıkardığı küçük kâğıda yazılı adrese bakıp etrafını taradı işte tam ileride apartmana doğru yürüyen gri ceketli birini gördüğünde onu anında tanıdı. “seni aşağılık düzenbaz!” diye söylendi kendi kendine… Park min daha ne olduğunu anlayamadan yanından hızla ayrılan arkadaşını arkasından baka kalırken fark ettiği şeyle nutku tutuldu. Yoo in koşarak hyun wu’nun üzerine atlayıp onu yere düşürdükten sonra üzerine oturup “Seni aşağılık düzenbaz” diye bağırdı.
Hyun wu daha düşmenin etkisiyle kendine gelememiş yaşadı şaşkınlığın şokunu yaşarken duyduğu hakaret içeren sözlerle şaşkınlığı iki katına çıkarken kadına baka kaldı. İkisi de aynı anda “Senin burada ne işin var” diye birbirlerine bağırırken kaderleri artık onlar için ağlarını örmeye başlamıştı.
Peki, bu anlaşamayan iki delinin arasında kalan Park min ve Jea Jong ne yapacaklar? Mantıklarını kaybedip onların oyuncakları mı olacaklar yoksa bu iki çocuğu adam mı edecekler?
Bölüm sonu…
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PİYANGODAN EV ÇIKTI...!
RomanceYoo in sevgilisinin aldattığını öğrendikten sonra en yakın arkadaşında kalmaya başlar ve bir gün arkadaşının baskıları yüzünden dışarı çıkıp alış veriş yaparlar. Alış veriş sırasında kazandığı çekiliş bileti hayatını tamamen değiştirecektir. Hyun-wu...