20.Bölüm...

48 4 2
                                    

“İn na…” dedi hyun wu kızın omuzlarından elini çekip kendinse bakmaya zorlayarak. İn na her zaman ki gibi çocukluk etmiş ve hyun wu ya küsmüştü. Adam karısının yüzünü kendine doğru çevirip içtenlikle gülümsedi. Sabah yaşanan ne olursa olsun karısı onu sevdiği için kodeslik olmuştu. İn na; hyun wuya çok kızamadı.

Geçmişte kaldığı şeyler için kocasına kızmak istemedi. En azından kocasının yanında olduğunu görebiliyordu. Adamın başını kendisine çevirmesine gülümseyerek karşılık verdi, hyun wu ne yaparsa yapsın onu hep affedecek gibiydi. Bu yüzden bazen kendine kızıyordu ama çok üstünde durmuyordu in na. Nede olsa hep kendisini aptal gibi hissetmişti bu yüzden çok koymuyordu bu durum ona…

**

“Bu doğru değil…” dedi Gyu ri ayağa kalkıp ellerini yumruk yaparak Az önce jea’nın söyledikleri doğru olamazdı. Hyun wu onu bırakıp bir başkasıyla birlikte olamazdı… Başını iki yana salladı. Jea’nın işine gelecek davranışlarda bulunmak istemiyordu ama elinden bir şey gelmiyordu. Hyun wu’nun bir başkasıyla evlenmiş olması gerçeğine dayanamıyordu. Dayanamazdı.

Yüreğinin her köşesi her odacığı ateşe verilmiş gibi yanıyordu. Henüz birkaç saniye olmuştu öğreneli bu gerçeği ama şimdiden kendin iyi hissetmiyordu. Jea oturduğu yerden kalkıp kızın tam önünde durup ellerini omuzlarına koydu. Gyu ri ile geçirdiği 10 yılın ardından onun verebileceği tepkileri az çok tahmin edebiliyordu. Gyu ri omzuna konulan elleri elinin tersiyle itip “Benden uzak dur!” diye bağırdı onun dokunuşu bedenine elektrik verir gibi çarpmış ve daha çok sinirlenmesine sebep olmuştu.

Jea kızın verdiği tepkileri pek umursamadı. Böyle olacağını zaten biliyordu. İç çekip ellerini gyu ri’nin omuzlarına koyarak doğrudan gözlerinin içine bakıp “Sakin ol!” dedi. Gyu ri sakin olmak istemiyordu. Öfkesini, kırgınlığını dışarı vurmak istiyordu ama jea tam yanındayken bunu yapamıyordu. Onun ellerinin talimatına uyarak hızla kalktığı yere yavaşça oturdu.

İstem dışı olarak yanağından süzülen birkaç damla yaşı elinin tersiyle silip “Bu doğru değil” dedi yeniden. Hyun wu verdiği sözleri daima tutmuştu ve verdiği sözü asla bozmuş olamazdı. Jea kızın önünde diz çöküp ellerini avuçlarının arasına aldı. Şuan ilk önceliği gyu ri’nin sağlıklı düşünmesini sağlamaktı. Kız adamın ellerinden yavaşça ellerini çekip hemen yanına düşürdü.

Onun dokunuşundan nefret ediyor, midesi bulanıyordu. Ona her baktığında aklında sadece bir görüntü canlanıyordu. Lise yıllarına ait bir hatıra. Her gün her saniye yazdığı hatırayı, anıyı okuyup jea’ya duyduğu nefreti iki katına çıkarıyordu. Jea kızın ellerinin arasından ellerini çekişine gülümsedi.

Dokunuşundan kızın nefret ettiğini çok iyi biliyordu. Bunu da çok önemsemedi. Bundan birkaç yıl önce bu kızı sevmeyi bırakmıştı. Cebinden çıkardığı resmi kıza uzatıp bakmasını istedi. Gyu ri önüne uzatılan resimle soluğu kesilip ne yapacağını şaşırdı. Bu işkencenin biran önce bitmesini istiyordu ama nasıl?

Elleri titreyerek resme uzandı. Hyun wu’nun içinde olduğu resim her şeyi doğruluyordu. Beyaz damatlığının içinde son derece yakışıklı dururken kabarık gelinlik giyen doğallıktan tamamen uzak olan kızıla çalan saç rengine sahip bir kadın koluna girmiş otuz iki dişini göstererek gülümsüyordu fotoğrafı çeken kişiye.

Gyu ri ellerinin arasında tuttuğu resmi avucunun içine alıp buruştururken yanağından akan yaşlara bir şey yapamıyor aksine akmasına izin veriyordu. Jea’nın başının üzerinden karşıya gözlerini kilitleyip titrek bir sesle “benden ne yapmamı istiyorsun?” dedi. Jea bunu yapıyorsa mutlaka bunun bir karşılığı bir bedeli vardır.

PİYANGODAN EV ÇIKTI...!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin