PİYANGODAN EV ÇIKTI...!

16.Bölüm...

Hyun wu dizinde yatan kızın saçlarını okşadı yavaşça. Burnuna gelen hafif şekerimsi koku ona huzur veriyordu. Kız gayet durumundan memnun onun sesine odaklanmış dinliyordu. Uzun siyah saçlarının dalgalarında dolaşan elden gayet memnundu. Şuan üzerinde duran lise formasından bile rahatsız değildi. Onun yanındayken huzurlu ve mutluydu. Kız huzurla gözlerini kapatıp sadece onun hayallerini dinlemek istedi. İçin de onun olduğu peri masalı gibi bir sürü hayal sıralıyordu hyun wu.

Hayallerin arasında fısıltıyla “Seni seviyorum” dedi hyun wu. Her fırsatta bunu kıza söylüyor olsa da onun bunu iyice bilmesini istiyordu. Kız duyduğu sözcükle kapattığı gözlerini huzurla açıp gülümsedi. Onun en iyi bildiği şey hyun wu’nun ona olan aşkıydı. Kız başını koyduğu dizden doğrulup hyun wu’nun gözlerine baktı. Az önce söylediğini gözlerinin içine bakarak söylemesini istiyordu gyu ri. Hyun wu kıza hafifçe gülümseyip az önce kurduğu cümleyi yeniden kurdu.

“Nam gyu ri Seni seviyorum.”

Kız duyduğu şeyle kocaman gülümseyip adamın dudaklarına uzandı. Kalıbına göre hyun wu gayet utangaç biriydi. Ve bu gyu ri’nin çok hoşuna gidiyordu. Kız yavaşça sevgilisinden çekilip onun gözlerine daha dikkatli baktı. Onun dünyası olmak istiyordu gyu ri. Onu sevdiğini tüm dünyaya haykırmak isteyen adamın hayatı, yaşama anlamı olsun istiyordu. Kız adama daha çok gülümseyip “Söz ver bana!” dedi. Şuan tek istediği bu sözü aldıktan sonra huzurlu bir şekilde gününün bitirmesi olabilirdi.

Hyun wu kızın kurduğu cümle ile merakla kıza bakıp neye söz vermesi gerektiğini söyleyince gyu ri adamın boynuna kollarını dolayıp başını omzuna gömdü. Gözlerinin içine baka baka bu bencilce isteği söyleyemeyeceğine karar vermişti. Hyun wu kızın sırtına koydu ellerini yavaşça sırtını sıvazlayıp onun sakin olmasını istedi. O ne isterse istesin kayıtsız şartsız yerine getirirdi. Gyu ri başını koyduğu omuzdan kaldırmadan “Beni sonsuza dek seveceğine söz ver!” dedi. Biliyordu işte bunun bencilce olacağını. Özellikle sonrasında gelen cümle daha bencilceydi. “Ben ölsem bile beni sevmekten asla vazgeçmeyeceğine söz ver!”

Hyun wu duyduğu şeyle tüylerinin diken diken olduğunu hissetti. İçi ürpermiş bedeninin tarifsiz bir korku kaplamıştı. Gyu ri ölümden bahsedebilecek bir kız değildi ama ağzından çıkmıştı işte hyun wu kızı omuzlarından tutup yüzüne bakmak için geriye çekti. Kızaran gözleri gördüğünde nefesinin kesildiğini hissetti ama kıza belli etmemeye çalışmıştı. Sonuçta liseli bile olsa o bir erkekti. Kıza tüm ihtişamlı gülüşüyle gülümsedikten sonra gözlerinin içine baktı. Dünyasıydı gyu ri onun nasıl sevmekten vazgeçebilirdi ki?

“Nam gyu ri seni sevmekten asla vazgeçmeyeceğim. Sen benim sonsuza dek karım olarak kalacaksın.”demişti o an hyun wu. İşte o gün onunla evlilik hayallerinin içine serpiştirdiği bir sözle evlenmişti bu kızla. Kız ona tekrar gülümseyip “Sonsuza dek beni sev.” Dedi. Ve ilk kez onun ona uzanışına şahit oldu.

Hyun wu yavaşça gözlerini açtı alnında oluşan pulcuklar halindeki teri silip hızla inip kalkan göğsüne elini koydu. Az önce gördüğü rüya geçmişinin en keskin hatıralarından biriydi ve uzun zamandır bunu görmüyordu. Hemen yanında uyuyan kıza baktı. Nasıl masum uyuyordu. Bakışlarını kızdan çekip uzakta duran bir nesneye kilitledi. Kime haksızlık ediyordu şimdi hyun wu? Öyle bir his oturmuştu ki yüreğine kalkıp gitmiyordu. Gyu ri ye söz vermişti onu sonsuza dek seveceğine sonsuza dek eşi olacağına ama yapamamıştı işte. Hemen yanında uyuyan kadının kocasıydı o.

Yüreğini söküp atmayı istedi o an hyun wu. O zaman daha kolay olacağını düşündü ama neyin kolay olup olmadığını çözemiyordu işte. Yüreği kafese tıkılmış bir kuş gibi çaresiz ve ürkekti şuan. Neden o rüyayı görmüştü ki? Rüyayı unutmaya çalıştı. Doğrulduğu yatağa yeniden başını koyup uyumak istedi. Hemen yanında uyuyan kıza takıldı gözü. Ona bakmak bile içinin sıkılmasına sebep olduğu için yavaşça sırtını döndü ona. Diğer yandan uykusunda dönüyormuş gibi davrandı. İn na’nın kalbini kırmak istemiyordu.