"İyi okumalar!"
⚫️
Serenay odasının kapısının tıklatılması ile birlikte karşısındaki boy aynasından gözlerini ayırmadan coşkulu çıkan sesiyle "Gel." dedi.
Odasına ağır adımlarla giren babaannesine bakıp gülümseyerek "Babaannem sen miydin?" dedi sevgi dolu bir sesle. Babaannesine sarıldı ve yanağını öptü.
Babaannesi geri çekilerek özenle hazırlanmış torununu süzdü. "Ne güzel olmuşsun sen öyle." Serenay üzerine açık gri yatay ince çizgileri olan ve vücudunu saran koyu gri kısa kalın triko bir elbise giymişti. Altına file desenli siyah külot çorap giymişti. Günlük hayatında kısa giymeyi pek tercih etmezse de bugün giymek istemişti.
Serenay kahkaha atıp göz kırparak "Kimin torunuyum sonuçta?" dedi.
Babaannesi on beş gündür evlerinde misafirdi. Senede iki üç kez ziyarete geldiği evlerinde bir aya yakın kalıp yaşadığı şehre yani memleketlerine geri dönüyordu. Serenay babaannesini çok seviyordu. Çok düşkündü babaannesine.Küçükken annesi çalışırken belli bir yaşa kadar babaannesi bakmıştı kendisine. Bu yüzden belki bu kadar çok düşkündü.
Suzan Hanım ufak bir iç çekmeyle birlikte torununa baktı düşünceli ve buruk gözlerle. "Aynı benim gençliğime benziyorsun. Sana baktıkça gençliğimi görür gibi oluyorum. "Torununun saçlarını okşadı. "Saçlarım da böyle seninkiler gibi gürdü, uzundu."
"Sen hala çok güzelsin babaanne." dedi Serenay hafif bir gülümsemeyle.
"Güzelliğimiz mi kaldı artık kızım? Gelmişim yetmiş beş yaşıma. "Suzan Hanım yatağa oturdu ve imalı gözlerle torununa baktı. "Sen de pek süslenip püslenmişsin. Derse gidiyorsun diyeceğim ama bugün pazar. Nereye böyle? Gezmeye mi?"
Serenay kocaman gülümseyerek "Evet bugün pazar ama yine dersle alakalı babaanneciğim." dedi. Kahverengi gözleri mutlulukla parlıyordu. "Haftaya vizeler başlıyor. Gökhan'la ders çalışacağız. Beni evine davet etti. Evinde ders çalışacağız. Göktuğ da olacak. Belki Canan da gelebilirmiş bilmiyorum."
"Senin neden süslenip püslendiğin anlaşıldı şimdi." Babaannesi imalı bir sesle konuşup başını salladı. "Bırak bu ders sınav işlerini. O arkadaşlarından söz ettiğin zaman gözlerinin parladığını görmüyorum ben sanki. "
Serenay gülümsemesini bozmadan "Hangi arkadaşlar babaanne?" dedi.
"O isimleri birbirine benzeyen çocuklar var ya." dedi Suzan Hanım çattığı kaşlarıyla elini hareket ettirerek. "Onlar."
Serenay babaannesinin cümlesine gülerek "Babaanne sana inanmıyorum! " dedi. "Onlar benim arkadaşım."
"Ben gördüğümü söylüyorum sadece kızım." dedi Suzan Hanım istifini bozmadan.
Serenay babaannesine hiçbir yanıt vermeyip tek kulağına sallantılı bir küpe taktı ve elbisesiyle aynı boyda olan yatağın üstündeki haki rengi montu eline alıp üzerine giydi.
Hala yatağın üzerinde oturmayı sürdüren babaannesinin yanağını öptü vedalaşırcasına Serenay. "Ben gidiyorum babaanne. Gelmem akşamı bulur. Annemle babam da gezmeye gittiler pazar bugün malum. Sen de evde yalnızsın. Sıkılmazsın değil mi?"
Babaannesi de Serenayın iki yanağından öperken "Sıkılmam kuzum." dedi. "Televizyon izlerim ben de siz gelene kadar. Dizim çıkacaktı. Dizimi izlerim."
"Tamam babaanne. Eve geldiğimde görüşürüz o zaman."
Serenay içine çalışacağı dersin kitabını ve notlarını koyduğu büyük çantasını koluna takıp babaannesini ardında bırakarak o anın sabırsızlığıyla evden çıktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIRILAN
Teen Fiction~ Serenay eğitimini sürdürdüğü üniversitesinde yaşadığı zorbalıklar yüzünden yatay geçiş yapıp üniversitesini değiştirerek yepyeni bir başlangıç yapmak ister. Fakat bu yaptığı yeni başlangıçta kendisini neleri beklediğini bilmemektedir. Kısa bir za...